Arama

Prof. Dr. Atilla Arkan
Nisan 12, 2019
İttifakların gölgesinde 31 Mart Yerel Seçimleri ve gelecek seçimler…

İstanbul seçimleri etrafında tartışmalar devam ediyor. Önümüzdeki hafta sonuç belli olur. Sonucun nasıl olacağı partilerin yol haritalarını belirleyip gelecek seçimlere hazırlık bakımından çok fazla önemi olmayacaktır. Çünkü büyükşehirlerde trendler belli olmuştur.

İttifaklar sebebiyle seçimlerin mahiyeti değişmektedir.

İttifak süreci Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olduğu gibi yerel seçimlerde de etkisini gösterdi. Partiler arası ittifak, Cumhurbaşkanı seçim mekanizmasından kaynaklanan bir şekilde Türk siyasal hayatında bir "rutin", "gelenek" ve "alışkanlık" haline dönüşmektedir. Çünkü seçimlerde "siyasal başarı" artık neredeyse yüzde 50+ ile mümkün olabilmektedir. Bundan sonra da yapısal bir düzenleme yapılmadığı müddetçe bunun böyle devam edeceği öngörülebilir.

Seçimlerde başarıyı belirleyen iki ana unsur vardır: İlki toplumun taleplerini iyi tespit edip buna uygun yol haritası çıkarabilmektir. Aday profili, hangi duyguların seçmeni yönlendirdiği, hizmet anlamında öncelikli talep edilen konular ve bunlara uygun mekanizmalar ve hizmetleri tespit edebilmek önemlidir. Toplumun taleplerinin belirleme noktasında "yenilikçi ve yaratıcı mekanizmalar inşa edebilmek fark yaratabilmektedir. AK Parti topluma kazandırdıklarının ötesindeki yeni ufuklara yelken açabilmelidir.

İktidar partileri toplumsal talebi hissetme konusunda yapısal olarak dezavantajlıdır: Var olan durum ile iktidarın sorunlarını yönetmek ve "başarıdan kaynaklı edinilen alışkanlıklar" yeni eğilimleri görmeye perde olur. 2023 seçimlerinde AK Parti yönetimini bekleyen en önemli zorluk budur. AK Parti yönetimi toplumun "yeni hikâyesini" dinlemeye daha açık olabilmelidir.

AK Parti'nin iktidara geldiği yıldan itibaren seçmen yapısı demografik olarak değişmektedir. Partilerin bu yeni seçmen kitlesindeki değişken toplumsal talepleri daha yakından izlemesi, söylem ve mesajlarını değiştirmesi zorunlu hale gelmektedir. AK Parti'nin 2002 yılında iktidara geldiği tarihte seçmen sayısı 41.291.568 idi. 2023 yılında ise seçmen sayısı yaklaşık 65 milyon kişi olacaktır. Yani AK Parti'nin iktidara geldiği 2002 yılı baz alındığında 2023 yılında oy kullanacak nüfus yaklaşık 24 milyona ulaşacaktır. Bu arada her sene yaklaşık 350 ile 400 bin kişi ölmektedir. Yani 7 ile 8 milyon kişi kabaca seçmen listesinden düşmekte yenileri eklenmektedir. Bu, 2023 yılına gelindiğinde 2002 yılında oy kullanan nüfusun yaklaşık %70'e yakının değiştiği anlamına gelmektedir. Toplumsal talebi okumanın önemi ve "yeni bir hikayenin" izini takip etmenin önemi buradan daha iyi anlaşılabilir. 2023 seçimleri de muhtemelen "ittifaklarla" gerçekleşecektir. Bu ise seçimlerde demografideki bu değişimi yani yeni oluşan sosyolojiyi çok daha önemli hale getirmektedir.

Seçimlerde başarıyı belirleyen ikinci husus ise rakiplerin söylem, aday ve iletişim stratejilerini iyi analiz edebilmektir.

CHP özellikle büyükşehirlerde AK Parti'nin önceki seçimlerde uyguladığı stratejik ve taktik kapanlara kapılmamıştır. Kimlik siyasetine malzeme vermemeye çalışmış, "ideolojik çatışmalardan ve kutuplaşmalardan" bilinçli bir şekilde uzak durmuştur. Kendi yol haritasına olabildiğince sadık kalmaya çalışmıştır. Büyükşehir adaylarını ise halkın taleplerine uygun olarak, uzlaşmacı, halkın değerlerine saygılı ve yerel yönetim tecrübesi olan kişilerden seçmiştir. CHP Türk toplumunda kutuplaşmanın getirdiği yorgunluğu iyi görmüştür. CHP, yerel belirleyicilere daha fazla önem vermiştir. Aikido sporunda olduğu gibi zaman zaman rakibinin gücünü kullanarak başarıya ulaşabilmiştir. Bundan sonra CHP'nin imtihanı dürüstlük imtihanıdır. Seçim sürecindeki sözlerine sadık kalıp kalamayacağıdır. Ekrem İmamoğlu'nun basın ailelerini tehdit etmesi, Bolu Belediye Başkanı'nın belediyenin hiç yardım yapmamasına rağmen Suriyelileri siyasi malzemeye dönüştürmesi CHP adına bu işin ne kadar zor olacağını göstermektedir. CHP'ye kaybettirecek olan kendi elitlerini dönüştürememek olacaktır.

Bu noktada AK Parti gelecek seçimler açısından şunu dikkatle kayıt altına almak durumundadır. AK Parti'nin söylemi ve iletişim stratejileri özellikle CHP tarafından çözümlenmiştir. CHP için AK Parti öngörülebilir bir partidir. Bu AK Parti'nin en zayıf noktalardan birisidir. Bunu aşmanın yolu ise AK Parti aklını olabildiğince çok sesli hale getirebilmektir. AK Parti "parti içi katılım ve istişare süreçlerini" daha sıhhatli ve sıkça çalıştırmak durumundadır.

İttifaklara dayalı seçim yerel ve mikro siyaset üretimini artık daha belirleyici hale getirmektedir.

Büyükşehir, İl ve İlçe Belediye Başkan adayları fark yaratabilmektedir. Ankara'da seçim sonrası seçmenlere yapılan bir ankette seçmen kararlarında %38 adayın etkili olduğunu ifade etmektedir.

Yerelin sorunlarına yönelik çözüm ve politikalar fark yaratmaktadır.

İl teşkilatlarının çalışması fark yaratabilmektedir.

Tüm bunlar iktidar ve yönetme yükünü taşıyan AK Parti'nin her alandaki çözüm üretici ve sonuç alıcı politika üretimini zorunlu hale getirmektedir.

Siyasi rekabet kızışmakta ve ittifakların getirdiği yeni süreçten dolayı burun farkıyla başarıya ulaşılabilmektedir. Artık "her adım" sonuca etki ettiğinden önemlidir.

Prof. Dr. Atilla Arkan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN