Gazetede bir haber: Düşünceleri kayıt altına alabilecek bir cihaz geliştirilmiş. Söz konusu cihaz ile başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğünü anlayabilecekmişiz. İç konuşmalarımız yazıya dökülebiliyormuş vs.
Haberin içeriğine baktığımızda ise; araştırmacıların sessiz konuşma sırasında oluşan sinyalleri kelimelere dönüştürdüğünü öğreniyoruz. Yani kişi sessizce de olsa konuşuyor, ağız hareketlerinden yazıya dökülüyor. Ayrıca söz konusu cihazın henüz başlangıç aşamasında olduğunu öğreniyoruz.
Kısacası düşünce değil, sessizce konuşma olduğu anlamı çıkıyor.
Yoksa düşüncenin kayda dökülmesi, tespit edilmesi söz konusu değil. Zaten düşüncenin beyinde nasıl olduğu, beyin hücrelerinden ne gibi işlemlerden geçtiği, kelimeler arasındaki farkların nasıl oluştuğu bilinmiyor. Hatta konuşma merkezi bilinse de yerine göre tüm beynin konuşma esnasında aktif olduğu biliniyor. Haber belli ki merak uyandıracak tarzda olsun diye hazırlanmış. Acaba gerçek nedir ona bakalım.
Beynimiz sadece bedenin değil kâinatın en karmaşık nesnesidir. Her biri çevresindeki binlerce hücre ile bağlantısı olan 100 milyar civarında sinir hücresinden (nöron) oluşur. 100 milyar nöron, 100 trilyon sinapsta birleşen 180 bin kilometre yalıtımlı lif vardır. Beynimiz bu haliyle devasa akıl almaz bir biyolojik bilgisayardır.
Toplam ağırlığımızın % 2'si kadar olmasına rağmen tüm enerjimizin % 20'sini kullanır.
Beyindeki sinyaller elektrik hücreleriyle anlaşırlar. Sinyal gönderildiğinde binlerce mikroskobik kanal açılıp artı yüklü iyonların beyin zarı boyunca akmasını sağlıyor. Ardından her hücredeki 1 milyondan fazla minyatür pompa, bir sonraki sinyal için iyonları tekrar yolluyor.
Sinyal bir sinir hücresinin ucuna varınca küçük kimyasal sinyal paketleri (nörotransmitterler) civardaki nöronlara aktarılıyor. Sinaps denen bu bağlantılar, mesajların bir hücreden diğerine iletilmesini böyle sağlıyor. Her nöron yüzlerce, hatta binlerce bağlantı oluşturur ve bu bağlantılar insan düşüncesini harekete geçiren karmaşık yapıları meydana getirir.
Yine her bir nöron binlerce girdi alabiliyor, bunları koordine edebiliyor ve kimyasal türüne bağlı olarak bir sonraki adıma karar verebiliyor.
Ve işin ilginci de mikroskobik mahiyetteki bu işlemler hakkında henüz çok az bilgi sahibiyiz. Sinyalleri hücresel düzeyde çözüp hangi mesaj gidiyor, mesajda ne deniyor bunu anlayabilecek durumda ise hiç değiliz.
Şu da var: Bilim insanları bir nöron ağının başa çıkmamız gereken binlerce duygu ve düşünceyi açıklayamayacağını düşünmektedirler. Kesin olan nokta ise, beynin hangi kısmının farklı türden düşüncelerden ve kararlardan sorumlu olduğunu bildiğimizdir. Sözgelimi karmaşık kelimeler ve konuşma desenleri beynin Broca bölgesinde oluşturulur. Wernicke bölgesi ise duyduğumuz dili yorumladığımız yerdir. Karşılığı ise Broca sayesinde veririz.
Cevap bekleyen ilginç bir soru da, bizim mi beynimizi kontrol ettiğimiz yoksa onun mu bizi kontrol ettiğidir. 2008'de Berlin'deki Max Planck Enstitüsü'nde yapılan bir deney şunu gösteriyor: Elimizi hareket ettirmeye karar verdiğimizde bu durum, biz daha karar verdiğimizin farkına bile varmadan, MR görüntüleyiciyle beynimizde görülebiliyor. Arada geçen zamansa yaklaşık 6 saniye. Bu süre boyunca aslında karar verilmiş oluyor ama elimiz hareket edene kadar zihnimiz bunu fark etmiyor. Bunun yorumu da şu: Beynimiz ve bedenimizi bilinç dışı dediğimiz başka bir oluşum idare ediyor. Ancak sırf hür idare hissimizi korumak için bilinçli zihnimize rapor veriyor.
Prof. Dr. Sefa Saygılı