Hipotalamus, beynimizin 300'de 1'i kadarlık küçük bir parçasıdır. Ön beynin çok gösterişsiz bir bölümünü teşkil eder ve optik çaprazın arkasında, üçüncü karıncığın tabanı ile talamusun altında yer alır.
Yerfıstığı büyüklüğünde ve sadece 4 gram ağırlığındaki bu organımızın tesir ve görevleri, boyu ile kıyas edilmeyecek oranda büyüktür.
Bedenimizin su metabolizmasını düzenleyen hipotalamustur. Suya ihtiyacımız olduğunda, susama hissimizin doğmasını ve böylelikle su içerek gidermemizi sağlar. Vücudumuzun her gün toplam sıvısının yüzde 4'ü kadar suya ihtiyacı vardır. Bu miktarın alınmasını hipotalamus ayarlar. Ne fazla ve ne de eksik olmak üzere.
Merkezi ısıtmalı evlerde genellikle havanın sıcaklığını ölçen ve otomatik olarak kaloriferi açıp kapatan bir termostat bulunur. Bu sayede evin içindeki sıcaklık her zaman aynı seviyede kalır. Hipotalamus da beynimizin termostatıdır. Vücut sıcaklığındaki değişimleri tespit ederek vücudun çeşitli bölümlerine ısınma veya serinlemeyle sonuçlanacak emirler gönderir. Bunaltıcı bir yaz gününde veya hamama da girsek ya da soğuk bir kış gününde kara uzansak, hatta şuursuz durumda yani komada olsak, hipotalamus aracılığı ile beden ısısı oldukça hassas bir şekilde ayarlanır. Günün herhangi bir saatinde beden ısımızda meydana gelecek birkaç diziyemlik (derecenin onda biri) bir artış bile, 'ateşimiz mi var, hasta mı oluyoruz?' diye şüpheye düşmemize sebep olur. Değişme olmamasını, bizim farkında bile olmadığımız düzeni sağlayan, hipotalamustur.
Açlık ve yemek yeme faaliyetleri ile iştah ve doygunluk hisleri de, hipotalamus tarafından düzenlenir. Burada iki merkez vardır ve birine beslenme, diğerine doyma merkezi denir. Bunlar, dolaşan kandaki en küçük oynamaların bile tesirinde kalır. Beslenme merkezi faal olduğu zaman insan acıkır ve yer. Doyma merkezi ise, yeterli yiyecek alındığında, tokluk hissi uyandırarak yeme isteğini durdurur. Protein – yağ – karbonhidrat metabolizmasını dengeler.
Biraz şişmanlayıp 3-5 kilo vermek isteyenler 80 kiloluk bedenlerini o halde tutabilmek için hayatları boyunca 57 ton yiyeceği midelerinden geçirdiklerini unutmamalıdırlar. Bu kadar ton yiyecek arasında, özellikle bedendeki yağın zayıfladığımız günlerde işe yaraması gibi bir avantajını düşünürsek, 3-5 kilo fazlalığın bile kötü bir düzenleme olmadığına kanaat getirebiliriz.
His ve heyecanlarda da hipotalamusun büyük rolü vardır. 4 gram ağırlığındaki bu organımızın heyecanlardaki rolü, yıllar önce yapılmış basit bazı deneylerle ortaya konmuş bulunmaktadır. Hipotalamusun heyecanların merkezi olduğu düşünülmektedir. Bu organımızın çeşitli noktaları uyarıldığında, çeşitli heyecan gösterileri ortaya çıkmaktadır.
Bu noktalardan bazılarının uyarılması öfkeye, diğerlerinin uyarılması ise korkuya yol açmaktadır. Gerek bu gibi neticeleri ve gerekse daha önceki çalışmalardan elde edilenleri göz önüne alan ilim adamları, hipotalamusun heyecanlar açısından önemli bir merkez olduğunu kesinlikle kabul etmişlerdir.
Meme emen bir bebek, annesinin hipotalamusunu uyarır. Hipotalamus da ön hipofizin (memenin süt salgılanmasını canlandıran) prolaktin hormonunun ifrazını başlatır. Öte yandan bu hormon, annenin yumurtalığında yumurtacıkların teşekkülünü önler. Bebeğin süt aldığı sürede, annenin hamile kalması engellenir. Bu da çocuğun anneye bağımlılığı bitmeden yeniden gebe kalınmayacağı manasına gelir.
Vücudumuz çalışmak için oksijene ihtiyaç duyar. Oksijen, vücudumuz içinde kan aracılığıyla taşınır. Eğer yokuş yukarı koşmak gibi zor bir işe kalkışırsak normalden fazla oksijene ihtiyaç duyarız. Hipotalamus ciğerlerimize, daha hızlı nefes almamızı bildiren bir mesaj yollar; böylece daha fazla oksijen havadan akciğerlerimize, oradan da kazanıma aktarılır.
Hipotalamusun yaptıkları bu kadarla sınırlı değildir. Temel beden fonksiyonları; sözgelişi, bedende bulunan yağ ve karbonhidratların metabolizması, uyuma ve zamanı gelince uyanma, büyüme çoğalma devreleri, iştah, kan damarı çapındaki değişiklikler, sindirim salgıları, davranış ve hislenmenin pek çoğu, fıstık büyüklüğündeki hipotalamus tarafından kontrol edilmektedir.
Son yıllarda yapılan araştırmalar, "dermansızlık", "bunama", "kuruntulu iştahsızlık" gibi hallerde de hipotalamusun rolü olabileceğini düşündürmektedir. Beyin fonksiyonlarımız aydınlandıkça da, başka vazifelerinin bulunması kaçınılmaz gözükmektedir.
Cüssesi bu kadar küçük, fakat sınırsız derecede önemli ve aynı zamanda sınırsız derecede karmaşık bir organımız olan hipotalamusun incelenmesi akıllara durgunluk vermekte ve hayranlık uyandırmaktadır. Beynin diğer yapıları gibi sinir hücrelerinden meydana gelen ve görünürde bir farkı olmayan bu organ, nasıl çalışmakta ve bu dev işleri nasıl becermektedir?
Beyinde bulunan oldukça küçük fakat çok işlevleri olan bu organın son derece hassas ve mükemmel fonksiyonları neyin tesiri ile ortaya çıkmaktadır? 4 gram gelen hipotalamusu mikroskop altına koyduğumuzda hücrelerden ve giderek atomlardan oluştuğunu görürüz. Yani temelinde cansız madde bulunmaktadır.
Hipotalamusun sırrı sadece kimyasal, elektrik ve matematik terimlerle açıklanamaz. Açıklamak için muhakkak 'ruh' kavramını devreye sokmak gerekir.
Prof. Dr. Sefa Saygılı