Hat san'atı'nın büyük ı̇simleri - 65
İstanbul'da doğan İsmail Efendi, Süleymaniye semtinde –şimdi müftülüğün bulunduğu sâhada– "Ağakapısı" ismiyle mâruf yeniçeri ağaları dairesindeki mektebin hocası olduğu için bu lakabla anılır. Babasının adını da zikrederek, imzasını ekseriya –burada olduğu gibi– İsmail bin Ali şeklinde koyar. Derviş Ali'nin (bkz. Hat San'atının Büyük İsimleri-4) seçkin öğrencilerindendir ve pek çok talebe yetiştirmiştir. Hâfız Osman'la (bkz. Hat San'atının Büyük İsimleri-7) aynı yıllarda yaşadığı hâlde, onun bulup ortaya çıkarttığı yeni aklâm-ı sitte anlayışının dışında kalarak, Şeyh Hamdullah (bkz. Hat San'atının Büyük İsimleri-1) yolunu devam ettiren üstâdlar silsilesinin sonuncularındandır. Çünkü bir müddet daha geçince, bu yol tamamen dumûra uğrayacaktır. Nitekim, Ağakapılı'nın oğlu Abdullah (ö.1721), babasından hüsn-i hat meşkı alıyorken, onu bırakıp Yedikuleli Seyyid Abdullah'a (bkz. Hat San'atının Büyük İsimleri-8) devâma başlamış ve Hâfız Osman yolunu tercîh etmiştir; diğer oğlu Mustafa ise baba yolundan ayrılmamıştır. Ağakapılı da şahsen Hâfız Osman'ı çok takdîr etmiş ve onun hakkında "Hüsn-i hattı biz bildik, Osman Efendimiz yazdı" demiştir. Hattâ vefatından sonra yazı çekmecesinden Hâfız Osman'ın birçok seçme kıt'asının çıktığı biliniyor.
Ağakapılı, kırktan fazla mushaf yazmıştır. Burada tanıtılan dışında tesbît edilebilenler şunlardır: Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi-EH 139 (1094/1683); YY 892 (1103/1692); Kerem Kıyak Koleksiyonu / İstanbul (1101/1690). Pek çok en'âm, aklâm-ı sitte, kıt'a ve murakkaalarıyla pek beğenilmiş; ancak seksen yaşından sonra elinde titreme başlamıştır. O devrin celî sülüs telâkkisine uygun olarak yaşlılığında yazdığı Şeyhülislâm Feyzullah Efendi medrese ve kütüphânesi (şimdiki Millet Kütüphânesi) kitâbeleri zamanımıza gelebilmiştir. Hâfız Osman'ın Sünbül Efendi hazîresindeki kabir kitâbesi de onun eseridir; sekiz yıl sonra vefat ettiğinde (1118/1706), Kasımpaşa' da –bugün olmayan– Darıderesi mezarlığına gömülünce, vaktiyle Hâfız Osman'a yazdığı kitâbenin isim yeri değiştirilerek kendisi için de tekrar kullanılmıştır.
Burada tanıtılan mushaf, hicrî 1096 (1685) tarihli olup Türkpetrol Vakfı'nda muhafaza edilmektedir. Ağakapılı İsmail bin Ali'nin, Ahdeb (Kanbur) Hasan Çelebi tarafından çok özenli bir şekilde tezhîb edilen bu mushafı hakîkaten dilrübâ bir eserdir. Serlevha, sûrebaşları, mushaf gülleri dikkat çeker, zaman zaman iğne perdahtı da kullanılmıştır. Sûrebaşları içindeki üstübeç mürekkebiyle yazılan rıkā' hatlarının tahrirleri de müzehhibin olsa gerektir. Mülemmâ şemse kabı da hayran olunacak letâfettedir.
Resim 1: Ağakapılı İsmail bin Ali mushafının serlevhası
Resim 2: Aynı mushafdan iki ara sahîfe
Resim 3: Aynı mushafın ferağ kaydı
Resim 4: Ağakapılı mushafının mülemmâ şemse kabı
Prof. Uğur Derman