Hat san'atının büyük isimleri - 85
Kaynaklarda anılmamakla beraber, bıraktığı eseriyle nâmı zamânımıza kadar gelen ve -kendi beyân tarzına göre- Karahisârî'den feyz almış olduğunu tahmîn etdiğimiz Süleymanü'l-Haccâr (Taşçı Süleyman) isimli bir hattatın burada ayrıntı ve görüntüleriyle tanıtılacak olan çok büyük eb'âdlı Besmele'si, onun araştırılmağa lâyık bir san'atkâr olduğunu gösteriyor. Büyük emekler vererek onbir yılda hazırladığı bu eserin Topkapı Sarayı'nda (GY-1396) ortaya çıkarılmadan yüzyıllarca gözlerden uzak kalışı ve bilinen başka yazısının bulunmaması, kendisinin hattatlara dâir kaynaklarda zikredilmeyiş sebebine bir îzah vesîlesi oluşturmaktadır. Süleymanü'l-Haccâr'ın eseriyle veya şahsıyla ilgili bir vesîkaya da bugüne kadar Topkapı Sarayı ve Başbakanlık Osmanlı arşivlerinde rastlanmamıştır. Hattatımızın haccarlığının nereden geldiği ve XVI. asrın hangi zaman diliminde yaşadığı bizim için meçhûldür.
Aslı 200 x 1000 cm. ölçülerinde olan Besmele, açık nohudî renklendirilmiş pamuklu bir bez üzerine yazılmıştır. Kâğıd veya kumaş üstüne yazılmış bu büyüklükte müstakil başka bir hat örneğiyle şimdiye kadar karşılaşmadık.
Ortadan dikişli iki uzun parçadan oluşan ince dokunmuş bu pamuklu bezin yazılı yüzü, herhâlde şapla kestirilmiş yumurta akıyla hazırlanan bir âhar tabakasıyla doyurulup tılâ olunmuştur. Yüzyıllar içinde bilhassa üst tarafından aldığı rutûbetin tesiriyle yeryer kararmalar görülüyorsa da çürüme yoktur. Ancak pamuklu bezin is mürekkebiyle yazılmış veya çerçeve hâlinde cedvellenmiş kısımları -o zamanlar mürekkebin birleşimine konulan- zâc-ı Kıbrısî (tabiî bakır sülfat) yüzünden kısmen kavrularak erimiş, yırtılmıştır. Yapıştırma usûlüyle kullanılan varak altının rutûbet alan yerlerinde dökülme ve yine aynı sebebten fîrûze mâvisinde de solma, hattâ ağarma hâli görülmektedir. Bu eserde siyah ve fîrûze mavisi renklerle varak altına yer verilmiş, yazı sâhasını her taraftan çeviren 2 cm. enindeki iki şeritli zencerekde tuğla kırmızısı renk kullanılmışsa da, bu, kısmen yok olmuşdur.
Yazının esâsı, 8 cm. ağızlı kalemle yazılmış olan celî muhakkak hattıyla Besmele'dir. Ancak bunun kalem sâhası beş müsâvi şerite ayrılmış olup iki dış siyah, sonraki iki iç şerit altın, ortası da fîrûze rengidir. Besmele'nin ilk harfleri üstüne, dikkat çeken bir resim-yazı çizilip yerleştirilmiştir. Çift minâresi ve cümle kapısı ile görünen bir selâtin câmiinin kubbesinden, üstünde Bismillahi'l-Alîmi'l-Azîm ve Hüve yazılı kandil sarkmaktadır. Bu ibârenin devâmı olduğunu sandığımız, kubbenin iki tarafındaki tezyînî kûfî kelimeler okunamamışdır. Esâsen, tanıtımımızda bu eser sâdece hat san'atı bakımından ele alınmış, muhtevâsına girilmemiştir. Fakat yazılanların çoğunun hadîs metinlerinden oluştuğu görülmektedir.
Resim-yazının yanından başlayarak en üst sırada üçer satırlı bloklar hâlinde sağdan sola doğru muhtelif hat nevilerine yer verilmiştir. Ma'kılî hatla yazılmış Allah-Muhammed lafızları bu blokları sırayla birbirine bağlamaktadır. Alışılmışın dışında, yukardan aşağıya doğru tertiblenmiş satırlar da yerin müsâadesine göre kullanılmıştır. Bâzı hat cinslerinin kendine has isimleri tahrir hâlinde ve renklendirilmeden bırakılmış bir yazıyla üst veya ara boşluğa yerleştirilmiştir. İlk dokuz blokdaki hat nevileri sırasıyla: Kufî, kalem-i sülüs, kûfî, muhakkak, kalem-i Ali, kûfî, ma'kılî, tevkî', müselsel'dir. Kûfî, farklı üslûblarıyla bir kaç defâ tekrarlanmış, hattâ araya kûfî'nin Hz. Ali üslûbuna göre yazılmış şekli de konulmuştur.
"Besmele oku" üstündeki boşluğa yine celî muhakkak hattı ile ve fîrûze zemin üzerine siyah tahrirli altınla Fâtiha sûresi yazılmıştır. Fâtiha'nın başlama ve bitme sınırlarında dikine olarak siyah zemîne altınla yazılmış ma'kılî hattıyla "kelime-i tevhîd" görülmektedir.
Müselsel hattının yazıldığı 9. blok altındaki boşluğa üç satır nesh-i celî, iki satır müdgame hattı dikine yerleştirilmiş; ta'lîk üç satırla da alt tarafı doldurulmuştur. Yine en üstteki bloklara kûfî, nesih, reyhan(î),rık'a (eskiden rıkā' nev'i bâzan bu imlâ ile de yazılırdı) sıralanmış, en sona sekizli yıldız biçiminde müsennâ celî sülüs, altınla yazılmıştır. Müsennâ yazı, hat san'atında çizgi güzelliğinin ters yönde bile ne derecede başarı sağladığını gösteren bir uygulamadır. Bu kanaatin doğruluğunu sekizli yıldız ve çevresindeki yazılar fazlasıyla isbatlamakdadır. Müsennâ celî sülüsün sağ tarafında farklı boyda yedi satır kûfî mevcuddur. Altta ise iki müdgame, üç siyâkat, dört kûfî satır, boşluğu dolduruyor. Besmele'nin son harfi altında ise münâvebeli olarak altın ve fîrûze mâvisiyle yazılmış satırlar da müdgamî-i mecmûa nev'indeki hatladır ve burada Osmanlı hânedânı sıra ile yeralmakdadır.
Besmele'nin ortasına rastlayan sâhada alt tarafa el-Hâc Süleymanü'l-Haccâr, tevkî' hattı ve fîrûze mâvisiyle yazdığı ferağ kaydında, Menteşe vilâyetinin Karpuzlu karyesinden olduğunu ve Ahmed Karahisârî yolunda yazdığı bu esere hicrî 957'de (1550) başlayıp hicrî 968'de (1561) bitirdiğini belirtmektedir.
Sâdece bir hat değil, "tezyînî hat" olarak tasarlanmış ve parçalar hâlinde kalıbdan silkeleme yoluyla tamamlanmış bulunan bu eserin husûsiyeti, kendisine sunulduğunu sandığımız Kānunî Sultan Süleyman'ın devrindeki ihtişâmı –büyüklüğünün yanında– parıltısıyla da aksetdirmesi ve birçok yazı cinsinin dışında, kaynaklarda bahsi geçmeyen bâzı yazı nevilerini de tanıtmasıdır.
Resim 1: Süleymânü'l-Haccâr'ın yazdığı ve günümüze ulaşan en büyük eb'âdlı Besmele.
Resim 2: Besmele'nin baş kısmı.
Resim 3: Besmele'nin son kısmı.