Hat san'atının büyük isimleri - 83
Aslen Ahıskalı olan Süleyman Vehbi, ilim tahsîli için İstanbul'a gelmiş; bu arada İsmail Zühdi'nin (ö. 1806) önde gelen talebesi İbrahim Şevkı'den (bkz. Hat San'atının Büyük İsimleri-82) sülüs-nesih yazılarını meşk etmiş, daha sonra Bursa'ya gelip yerleşerek Karabaş-ı Veli Dergâhı şeyhliğinde bulunmuştur. 19 Zilkāde 1259 (11 Ocak 1843) günü vefâtında dergâhın hazîresine defnedilen Süleyman Vehbi Efendi'nin kabir kitâbesi hâlâ yerindedir. Bugüne kadar, nesih hattıyla yazdığı dört latîf mushafına rastladık; imzâlarında -Bursa'da post-nişînliğe getirildikden sonra- Karabaş-ı Veli Dergâhı şeyhi olduğunu dâima belirtmekdedir. Bu mushafın ferağ kaydında öyle bir beyân bulunmadığına göre, 1825 târihinde henüz Bursa'ya nakletmediği, İstanbul'da oturduğu anlaşılıyor.
Burada tanıtılan hicrî 1240 (1825) tarihli mushafında Süleyman Vehbi Efendi, kendisine İbrahim Şevkı yoluyla intikāl eden İsmail Zühdi üslûbunun -bilhassa ince kalemde- yetkili temsilcisi olduğunu göstermiştir. Yazı sâhaları dairevî olan serlevhası başta, yine aynı biçimli ketebesi sonda olmak üzere, bu mushafın tertîbîne farklılık getirilmiştir. Kimliğini bilmediğimiz müzehhib Karamanlı Mehmed Reşid'in, hicrî 1241 (1826) tarihinde bezediğini belirten imzâsının yeraldığı zer-ender-zer ferağ kaydında dört köşeye -ince sülüs hattıyla- dendanlı dört daire içinde "hattın bâkî, ömrün fânî, kulların âsî, Allah'ın affedici" olduğunu belirten Arabça söz yazılmıştır.
Resim 1: Süleyman Vehbi Efendi mushafının serlevhası.
Resim 2: Aynı mushafdan iki ara sahife.
Resim 3: Aynı mushafın ferağ kaydı.