Hat san'atının büyük isimleri - 76
Konyalı hattatlar içinde öncelikle tanıtılmaya lâyık olan Ebûbekir Efendi'nin baba adı Mehmed'dir. İstanbul'a gelerek Nûruosmaniye külliyesindeki hücrelerden birine yerleşti ve hemşehrisi Kazzazzâde Seyyid Ahmed'den yazı öğrenmeğe başladı; sonraları Hüseyin Hablî'ye (Hat San'atının Büyük İsimleri-70) devamla icâzete hak kazandı. "Râşid" ismi bu sırada kendisine verilen mahlas olmalıdır. Vefâtı Temmuz 1783'dedir, medfeni de belli değildir. On yedi mushaf (1190/1776 târihli nüshası Topkapı Sarayı Müzesi Kütübhânesi-M.26'dadır), birçok en'am ve cüz, murakkaa ve hilye yazmıştır.
Talebesi arasında hüsn-i hattı daha sonraki nesillere aktarmış tek isim sayılan Kebecizâde Mehmed Vasfi Efendi'nin (ö.1831) hazırladığı "Hattatlar Silsilesi"nde Hacı Ebûbekir Râşid'in 44 talebesinin adı veriliyor ve bunlar arasında baş halîfe olarak Konyalı Hacı Hâfız İsmail Şâkir, üçüncü halîfe olarak Nükâtî İbrahim efendiler zikrediliyor. Herhâlde ikinci halîfe de kendisi olmalıdır, ancak bunu belirtmiyor.
Ebûbekir Râşid Efendi'nin san'at hayatı boyunca yazdığı 17 mushafdan kaçıncısı olduğunu bilemediğimiz buradaki mushafı, hicrî 1172 (1758) tarihlidir. Mushafın tarihine bakılırsa bu, Râşid Efendi'nin ilk yazdıklarından olmalıdır. Eb'âdı îtibâriyle küçük (rubu') sınıfına dâhil olan ve 15 satırla sürdürülen bu mushafın yazıldığı kalem de –tabiîsine nazaran– ince açılmış olmalıdır.
Ebûbekir Râşid Efendi bu mushafı, herkesin hayrına koşan Mîr İbrahim isimli bir zâtın sipârişi olarak yazdığını, ferâğ kaydında belirtiyor. Bunun altındaki müzehheb sâhada ise Enderûn-ı Hümâyûn Kitâbhânesi'nin müzehhibi Ali tarafından bezendiği yazılmışdır. Bu zâtın başka bir eserine henüz rastlamadık. Fakat klasik anlayışdaki tezhîbin daha revâcını kaybetmediği, Kur'ân-ı Kerîm'in serlevhasından anlaşılmakdadır.
Resim 1: Ebûbekir Râşid mushafının serlevhası
Resim 2: Aynı mushafdan iki ara sahife
Resim 3: Aynı mushafın ferağ kaydı