Hat san'atı'nın büyük isimleri - 70
Anadolu'nun Akçakavak kasabasında doğan Hüseyin'in baba adı Ramazan'dır. Kendisi İstanbul'a geldiğinde, önce Galata-Kulekapısı'nda mum fitilciliğiyle uğraşmış, ardından Eminönü-Zindankapısı'nda ipçilik yapmıştır. Bu sebeple halk arasında İpçi (Hablî) Efendi adıyla tanınmış, eserlerinde de Hüseynü'l-Hablî veya Hüseyin bin Ramazan imzasını kullanmıştır.
Anbârîzâde İmam Derviş Ali'den (ö. 1726) aklâm-ı sitteyi öğrenip hicrî 1120 (1708)'de icâzet aldığı gibi, daha sonra hocasına dâmad olmuştur. Müstakimzâde'nin anlattığına göre, güreşe meraklı olan Hüseyin Hablî, bir defasında Yenikapı Mevlevîhânesi yakınındaki meydanda devrin meşhur pehlivanı Çuhadar Velî ile güreşip, onu yenmişti. Bu sporun meraklılarından olan Hâfız Osman da (bkz. Hat San'atının Büyük İsimleri-7) seyrettiği bu müsabakayı talebesi Anbârîzâde Derviş Ali'ye anlatırken, Hüseyin Hablî'nin ondan hat öğrendiğini duyunca, kendisiyle görüşmek istediğini söylerse de, Hüseyin Hablî, bir fırsatını bulup da Hâfız Osman'la tanışmak imkânını bulamadığına çok üzülürmüş. Bu hadiseden anlaşıldığına göre, hicrî 1120 (1708)'de icâzet alan Hablî'nin hat san'atını öğrenme müddeti on yıldan daha fazla sürmüştür, çünkü Hâfız Osman'ın vefatı hicrî 1110 (1698)'dedir.
Hüseyin Efendi, Bayezid'deki Eski Saray'da meşk muallimi olarak vazîfeliyken 1732'de "kâtib-i Sarây-ı Sultânî" sıfatıyla Topkapı Sarayı'nın hat hocalığına ve Eminönü'ndeki Yeni Vâlide Camii'nin ikinci imamlığına getirilmiş, ayrıca Ayasofya mektebinde de hat muallimliği yapmıştır.
Birçok mushaf, en'âm, delâil, evrâd, kıt'a ve murakkaa yazan Hüseyin Hablî hicrî 1157 yılı Şâban'ının ilk günlerinde (1744 Eylül ortaları) vefat ederek Karacaahmed Mezarlığı'na defnedilmiştir, kabri bugün belirsizdir.
Hâfız Osman'dan bu yana süregelen hattatlar silsilesinde mûteber mevkıi ve çok sayıda talebesi bulunan Hüseyin Hablî'nin yetiştirdiği mühim isimler şunlardır: Yahyâ Fahreddin (ö.1756), Mehmed Hamdi (ö.1784), Yamak Sâlih (ö.1784) ve İbrâhim Afif (ö.1767).
Hüseyin Hablî'nin burada tanıtılan mushafı hicrî 1124 (1712) tarihli olup hususî bir koleksiyonda muhâfaza edilmektedir. Hattatımızın, çok satırlı sahîfeleri bulunduğu için az hacimli olarak tertiplediği bu mushafının serlevhasına bakıldığı vakit, henüz klasik havasını koruyan tezhîbinden gerek desen, gerek işçilik bakımından çok şeylerin artık mâzide kaldığını görmek ve hissetmekten kaçınılamıyor.
Resim 1: Hüseyin Habli Efendi mushafının serlevhası
Resim 2: Aynı mushafdan iki ara sahîfe
Resim 3: Aynı mushafın ferağ kaydı