Hat san'atı'nın büyük ı̇simleri - 73
1688 yılında Edirnekapı'yla Haliç arasındaki Eğrikapı semtinde doğduğundan dolayı bu lakabla tanınan Mehmed Râsim Efendi'nin babası, aynı semtteki Molla Aşkî mahallesinin imamı hattat Yusuf Efendi'dir. Bu sebeple, san'at hayatının ilk devresindeki yazılarına, mahlasını yazmadan sâdece İmamzâde Mehmed künyesini koyduğu için, ayrı bir şahıs sanıldığı olur veya İmamzâde künyeli diğer hattatlarla karıştırılır. Ancak kırk yaşından îtibâren Mehmed Râsim imzasıyla iktifâ etmiştir.
Babasıyla başladığı ve Hâfız Osman'ın (bkz. Hat San'atının Büyük İsimleri-7) gözde talebesi Yedikuleli Seyyid Abdullah Efendi'yle (bkz. Hat San'atının Büyük İsimleri-8) sürdürdüğü aklâm-ı sitte öğreniminden hicrî 1117 (1705)'de icâzet almıştır.
Medrese ilimlerinden ve edebiyattan da nasîbi olan Râsim Efendi şiir ve inşâ sâhasında kendini isbat edecek eserler bırakmıştır. Kendisinin Dîvânçe ve Münşe'ât olmak üzere iki eseri vardır. Dîvânçesi'nde yer alan bir manzûmesi şöyledir:
"Râsimâ gülşende zevke ehl-i dil âğâz idüp
Şevk ile mutrib terennüm itmede şehnâz idüp
Sen de ey gül-çehre bir şeb def-i hâb-ı nâz idüp
Gel efendim lâle-ruhsârım çerâğân eyle gel."
Râsim Efendi, 1714'de Galata Sarayı meşk hocalığına tâyin edilmiş ve aynı vazîfeyle 1737'de Topkapı Sarayı'na naklolunmuştur. 14 Şaban 1169 (13 Mayıs 1756) günü vefât ettiğinde de doğduğu semti bırakmamış ve Eğrikapı'nın hemen yanındaki kabristana gömülmüştür. Talebesinden Mestçizâde Ahmed Efendi'nin (ö.1761) yazdığı kabir kitâbesi hâlâ yerindedir.
Her iki resmî vazifesi sırasında bin kadar hattat yetiştirdiği söylenen Eğrikapılı Râsim Efendi, Yedikuleli Abdullah Efendi'nin en önde gelen talebesidir. Hattâ, hocasının dar bir zamanda kendisine verilmiş mushaf siparişini Râsim Efendi'ye yazdırttığı ve sonuna Seyyid Abdullah imzasını koyduğu, karşılığında verilen meblağın da neredeyse tamamını talebesine bıraktığı bilinir.
Altmış mushaf, pek çok En'âm-ı Şerîf, kıt'a, murakkaa ve hilye yazan Râsim Efendi'nin celî sülüsle kitâbeleri de vardır. Bunlardan zamanımıza gelebilenler içinde en tanınmışı Azapkapı'daki Sâliha Sultan Çeşmesi üstünde bulunanıdır; ancak, unutulmasın ki bütün bu celîler Râkım (bkz. Hat San'atının Büyük İsimleri-14) öncesi celî anlayışıyla yazılmıştır.
Ta'lîk hattı ile de hemhâl olan Eğrikapılı, bu yazının o devirdeki üstâdı Hekimbaşı Kâtibzâde Mehmed Refi' Efendi'den (bkz. Hat San'atının Büyük İsimleri-11) 52 yaşındayken icâzet almış, kendisi de Refi' Efendi'ye sülüs-nesihten icâzet vermiştir.
Burada tanıtılan ve hicrî 1140 (1728) tarihli olan mushafın nesih ve ferağ kaydındaki rıkā' hatları, Eğrikapılı'nın serîü'l-kalem olduğunun âşikâr delilidir. Sûrebaşındaki rıkā' yazılarının ise üstübeçi solgundur. Bu nüshanın hazırlandığı yılda Lale Devri bütün ihtişâmıyla sürüp giderken, serlevha tezhîbinde henüz Avrupâî bir tesir görülmeyişine san'at nâmına sevinmek gerekir. Çünkü, hatâyî gurubu motiflerin sarılma rûmîlerle şâhâne bir imtizacına şâhid olmaktayız.
Resim 1: Eğrikapılı Mehmed Râsim mushafının serlevhası.
Resim 2: Aynı mushafın iki ara sahîfesi.
Resim 3: Aynı mushafın ferağ kaydı.