(Bu makâlenin birinci bölümü geçen hafta neşr edilmiştir)
Şimdi Devlet Arşivleri Başkanlığı'ndaki (Ali Emîrî tasnîfi, III. Ahmed, 571) konumuzla ilgili belgeyi (Resim 1) aşağıda sunuyoruz:
* Başmuhâsebeden hesâb oluna (Dîvânî kırması)
* Berâ-yı bahâ-yi eşyâ-yı mezkûrîn ber mûceb-i defter-i müfredât behesâb-ı guruş (kuruş) 23.300 : 120= 194.20 (Siyâkat)
* İşbu defter mûcibince zikrolunan eşyânın bahâları hesâb olundukda yalnız 194 guruş 20 akçe eder. Fermân, devletlû saâdetlû Sultan(ım) Hazretlerinindir 16 Zilka'de 1134 (Dîvânî)
(Merhum Prof. Dr. Halil Sahillioğlu'dan (1924-2012) öğrendiğimize göre, o tarihlerde 168 mg. ağırlığındaki bir akçede 152 mg. gümüş bulunur;120 akçe de bir kuruşdur. Buna göre akçenin zamanımızdaki karşılığı hesaplanabilir. Ancak gümüşün bu günkü değeri, 1700'li yıllara nazaran altın karşısında düşmüştür ve Nisan 2022'de 900 ayar gümüşün 1 gramı 12 TL.'dır).
* Seyyid Vehbî Efendi ma'rifetiyle tesâvîr içün Kâğıdcıbaşı-i sābık el-Hâcc Mehemmed'den ahz olunub Acem musavvirine teslîm olunan edevâtın müfredat defteridir (Dîvânî kırması)
İsfidâc Kıyye 1 60 (akçe) |
Sülügen-i frengi Kıyye 1 60 (akçe) |
Zencefre Dirhem Fiyat 40……….3 120 (akçe) |
Ohra açık Dirhem Fiyat 100………2 200 (akçe) |
Koyu ohra Dirhem Fiyat 100………2 200 (akçe) |
Bedahşî lâciverd Dirhem Fiyat 40………360 14400 (akçe) |
Açık la'lî Dirhem Fiyat 15………160 2400 (akçe) |
La'lî frengî Dirhem Fiyat 30………20 600 (akçe) |
Taravere frengi Dirhem Fiyat 50………3 150 (akçe) |
Siyah taraver frengi Dirhem Fiyat 50………3 150 (akçe) |
…… frengî Dirhem Fiyat 40……20 800 (akçe) |
……. hindî Dirhem Fiyat 20……30 600 (akçe) |
Acem silusu Dirhem Fiyat 10……30 300 (akçe) |
Somaki Aded 1
1000 (akçe) |
Kalem-i mûy Dirhem Fiyat 50……3 150 (akçe) |
Altun Tefe 1 Deste 20 Fiyat 60 1200 (akçe) |
Yeşil altun Deste Fiyat 5…….75 375 (akçe) |
Sîm varak Deste Fiyat 15…….9 375 (akçe) |
İsfidâc-ı limonî Deste Fiyat 50…….2 100 (akçe) |
Cengâr-ı frengi Deste Fiyat 50…….6 300 (akçe) |
23300/ 120 = 194.62 (194.16 olması lâzım)
* Telhîs mûcibince tezkiresi verilmek buyruldu 27 Za 134 (Sah)
* Arz-ı bendeleri budur ki:
Bâzı tesâvîr içün lüzûm ve iktizâsı olub Seyyid Vehbî Efendi ma'rifetiyle Kâğıdcıbaşı-i sābık el-Hācc Mehemmed'den ahz olunup Acem musavvirine teslîm olunan elvan boyanın müfredât defteridir. Vaz' olunan fiyatları mûcibince bahâsı hesâb etdirildikde yalnız yüzdoksandört guruşa baliğ olduğu Başmuhasebe'den derkenâr olunmuşdur. Ma'lûm-ı devletleri buyuruldukda, hesâb olunduğu üzere meblâğ-ı mezbûre tezkiresi verilmek bâbında fermân devletlû, saâdetlû Sultanım Hazretleri'nindir. (Okunamayan imzâ)
Tezkire-i Hazîne dâde 27 Zā 134
Bu vesîkadaki ifâde tarzından, metinde zikredilen elvan boyanın ve edevâtın Surnâme tasvirlerinde kullanılmak üzere ilk defa satın alınmış olduğu anlaşılmakdadır. Daha sonraki yıllarda yeniden alınmış bulunsa bile, bunların belgesine henüz rastlanmamışdır.
Her iki eserin hazırlanmasının Seyyid Vehbî Efendi idâresinde yürütülmekte olduğu, bu belgede açıkça belirtilmektedir. Zâten kendisi de hurde ta'lîk hattıyla uğraşan Seyyid Vehbî, Kādıasker Abdülbakî Ârif Efendi'nin (ö.1713 ) talebesindendir.
Alınan bu malzemenin hem Levnî Çelebi, hem de İbrahim Efendi tarafından müştereken kullanılması ihtimal dâhilindeyse de, önceliğin Sultan III. Ahmed için hazırlanan Levnî nüshasında olacağı şüphesizdir.
Burada geçen "Acem musavviri" tâbirinin nereden kaynaklandığı anlaşılamamakla beraber, minyatür ressamlığının Osmanlı'ya Îran üzerinden gelişi nazar-ı îtibâre alınarak, böyle bir yakıştırmaya gidildiği düşünülebilir. Esâsen, hem Edirneli Levnî Çelebi'nin , hem de -nereli olduğu belirlenemeyen- İbrahim Efendi'nin tasvirleri Îran üslûbundan bir iz taşımak şöyle dursun, Batı resminden esintilere sahiptir..
Belgede sıralanan elvan boyaların isimlerinden birkaçını şahsen okuyamadığım gibi, kendilerine sorduğum –arşiv vesîkalarıyla âşinâlığı fazla olan- zevâta da okutamadım. Gün gelir, bunları da belki bir çözebilen çıkar.
Şimdi bu malzemeyi bilebildiğimiz kadarıyla tanıtalım:
İsfidâc: Türkçe'de üstübeç denilen beyaz renkli tabiî bazik kurşun karbonat.
Sülügen-i frengî: Tabiatta bulunan turuncu kırmızı renkli kurşun oksitin Avrupa'dan getirilen cinsi.
Zencefre: Parlak kırmızı renkli tabiî civa sülfür.
Ohra: Aşı boyası mânâsına Fransızca'daki okr (ocre, ochre) kelimesinin değişikliğe uğrayarak, Batı çıkışlı bu boya nev'i için daha o zamandan Türkçe'ye girdiği anlaşılıyor. Açık ohra sarı renkli ve bizde tîn-i asfar adıyla tanınan, koyu ohra ise koyu tuğla kırmızısı renkli ve bizde tîn-i ahmer ismiyle bilinen demir birleşiği tabiî boyadır.
Bedahşî lâciverd: En makbulü bugünkü Afganistan'ın kuzeyinde kalan Bedahşan'dan çıkarıldığı için bedahşî olarak anılan ve muhtelif mâden birleşiklerinin tabiî karışımından oluşan parlak lâciverd taşının (lapis lazuli) toz hâline getirilmiş şekli. Belgede adı geçen boyaların en pahalısı budur.
Lâlî: Açık ve frengî olarak bahsedilen bu iki farklı boyanın, kırmız böceğinden (Fr.: cochnille) bin zahmetle elde edilen ve tezyînî sanatlarımızda kullanılan lâl ile münasebeti anlaşılamamıştır, ancak bunlardan birinin Avrupa menşe'li olduğu isminden bellidir.
Taraver(e): Böyle okuyabildiğimiz boya isminin mâhiyeti bilinmemektedir, birinin siyah renkli olduğu; frengî sıfatından ise, her ikisinin de Batı'dan getirildiği anlaşılmaktadır.
Acem silusu: Ahmed Karahisârî'nin TSMK, HS-5'deki büyük mushafının tezhîbinde de kullanılan silunun açık yeşil renkli tabiî bir boya olduğu bilinmektedir.
Somaki: Ağırlık taşı olarak veya bâzı kesici âletlerin bilenmesi için kullanılan tabiî ebrûlu bir mermer cinsi.
Kalem-i mûy: Tezhip ve minyatür çiziminde gereken; kuş yâhud hayvan tüylerinden yapılmış olan fırçalara verilen isim.
Altın: Tezhip ve minyatürde, ezildikten sonra veya yapıştırılarak kullanılan, sarı ve yeşil renkli, önceden dövülerek çok ince hâle getirilmiş altın varaklar. Yerli îmâl edilen varak altınların eb'âdı yaklaşık 5x10 cm.dir; 10 varak 1 deste, 20 deste de 1 tefe olarak adlandırılır.
Sîm varak: Dövülerek inceltilmiş gümüş ince varaklar.
İsfidâc-ı limonî: Limonî sıfatından sarı renkli olduğu anlaşılmakla beraber, bu üstübeç nev'inin mâhiyeti bilinmemektedir.
Cengâr-ı frengî: Batı'dan getirildiği isminden belirlenen yeşil renkli tabiî bakır karbonat (Bakır pası), bu maddenin tatbîk edildiği kâğıda kötü tesirleri olmaktadır.
Yukardaki belgede bahsedilenin, Hüseyin Şâkir-Levnî nüshası Surnâme olduğu varsayılırsa, edindiğimiz bilgilerin ışığında bu eser için şöyle bir hazırlanma takvimi çıkarmak mümkündür:
*15-29 Zilkāde 1132 / 18 Eylül- 2 Ekim 1720: Sûr-ı Hümâyûn (15 gün )
*1 Muharrem 1133 / 2 Kasım 1720 tarihinden önce: Arada geçen bir ay zarfında Seyyid
Vehbî'nin Surnâmeyi kaleme almağa, Hüseyin Şâkir Beyefendi'nin de kendisine gönderilen fasılları hurde ta'lîkle yazmağa başlaması.
*27 Zilkāde 1134 / 8 Ekim 1722'den sonrası: Geçen iki yıllık sürede yazılması biten ve öylece bekletilen bölümlere bağlı olarak, Levnî Çelebi'nin tasvirler için çalışmağa başlaması.
*1137 / 1725: Vehbî'nin bu tarihe kadar veya daha öncesinde; Hüseyin Şâkir'inse kat'î olarak bu tarihde Surnâme yazımını tamamlamaları.
*1140 / 1727-28: Levnî Çelebi'nin tasvirlerini bitirmesiyle Surnâme'nin ortaya çıkışı.
Bitiriliş tarihini bilmediğimiz; fakat nesih hattı ve minyatürleriyle, Suyolcuzâde Mehmed Necib ve İbrahim efendilerin müşterek eseri olan -baş tarafı eksik- diğer Surnâme-i Vehbî'nin (III. Ahmed, 3594), her nedense, yukarda hazırlanma takvimi verilen Hüseyin Şâkir- Levnî nüshasının gölgesinde kaldığı kanaatindeyiz. Sahife ve tasvir sayısı daha fazla tutulan bu eser, büyük bir ihtimalle Pâdişah tarafından Sadrâzam Nevşehirli Dâmad İbrahim Paşa'ya hediye olunmak üzere hazırlatılıyordu; lâkin bu gerçekleştirilemeden 1730 ısyânı patlak verdiği için, her iki Surnâme de III. Ahmed Kütübhânesi'ndeki yerlerini aldı.Temennî olunur ki, bu nüsha da erbâbı tarafından değerince ve yeterince, müstakıllen inceleme konusu edilsin.
Prof. Uğur Derman
Resim:1- Surnâme-i Vehbî'yle ilgili belge (Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Ali Emîrî tasnîfi, III. Ahmed, 571)