Eğitim camiası olarak; iki hafta önce, sevindirici bir haber aldık. Ümitlerimiz tazelendi, ideallerimiz hareketlendi; özlemini duyduğumuz şeylerin ölüp gitmediğini hissedip, gerçekten mutlu olduk.
Milli Eğitim Bakanlığı Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü'nün himayesinde, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü Bilgi İşlem ve Eğitim Teknolojileri Bölümü tarafından, özgün bir proje başlatılmış. 2016-2017 Öğretim yılı, 5 okulda "pilot uygulama" yapılmış; 2017-2018 öğretim yılı, 38 ilçede ve 50 pilot okulda uygulanması planlanmış.
Şükür ki, adı "Harezmi Eğitim Modeli." İlham kaynağı kendi ilim, kültür, medeniyet tarihimiz; planlayanlar, uygulayanlar ve istifade edenler tamamen yerli.
HAREZMİ'NİN KİMLİĞİ
780 Yılında, Horasan'da (Özbekistan'ın Karizmi şehrinde) dünyaya geldi. Dönemin büyük ilim ve kültür merkezlerinden biri olan Bağdat'ta, iyi eğitimler aldı.
Uzun bir süre, Beytü'l Hikme (hikmet evi) adlı zengin ve meşhur kütüphanede yöneticilik yaptı. Matematik, Astronomi ve Coğrafya alanlarında; bilim ve teknoloji dünyasına çok büyük değerler kattı.
Bugünkü bilgisayar biliminin ve dijital elektroniğin temelini oluşturan iki (2)'lik sayı sistemini ve sıfır (0)'ı O buldu. Müstakil bir bilim dalı haline getirdiği "cebir"in ve "analitik geometri"nin kurucusu oldu.
Şam'da bulunan Kasiyum Rasathanesi'nin çalışmaları kapsamında; bir ilim heyetiyle birlikte, yer kürenin bir derecelik meridyen yayı uzunluğunu ölçmek için Sincar Ovası'na gitti. Hint Matematiği'ni incelemek için Hindistan'a giden bilim heyetine, O başkanlık etti.
830 Yılında, 70 bilim adamıyla birlikte özgün bir dünya haritası çizdi. Matematik, Astronomi ve Coğrafya tarihine geçen 14 önemli eser yazdı.
Kitapları önce Latince'ye, sonra diğer Batı dillerine tercüme edildi. Alanında, Doğu'nun da Batı'nın da ilim dünyasını aydınlatan güçlü bir ışık haline geldi.
850 Yılında, Bağdat'ta dünya hayatına veda etti. Arkasında, geometrik büyüme ile katlanarak gelişen bir miras bırakıp gitti.
PROJENİN ÖZELLİĞİ
Alan olarak, bilgisayar bilimi ve teknolojisi seçilmiş. Uygulama süreci için; birbirini tamamlayan ve tetikleyen beş ana zemin tercih edilmiş.
Birincisi; "bilgi işlemsel düşünme." Bir başka ifadeyle; bilgisayar kullanmadan, bilgisayar bilimini öğrenme.
İkincisi; "programlama ve öğretim araçlarıyla bilgisayar bilimi öğretimi." Zihinde başlayıp makinede devam eden sayısal sürecin yönetimi.
Üçüncüsü; "disiplinler arası yaklaşımla bilgisayar bilimi öğrenilmesi". Teknolojinin, Fen ve Matematiğin, Sosyal Bilimlerin, Sanatın ve Sporun birbirine entegre edilmesi.
Dördüncü sırada; "robotik ve oyun tasarımı" var. Uygulamanın aktif unsuru olan öğrenciler; hem eğleniyor, hem öğreniyor, hem de üretiyorlar.
Beşinci zemin; "sosyal bilimler" ile "bilgisayar bilimi"nin entegre olması. Bilim ve teknolojinin sosyal hayata uygulanması; öğrenilenlerin hayatın içinde işe yaraması.
Bu pilot çalışmada; müfredatı da, ders planlarını da eğitimciler hazırlıyorlar. İhtiyaca göre değiştiriyorlar, dönüştürüyorlar; sık sık güncelleyerek uyguluyorlar.
Disiplinler arası yöntem esas alındığı için; aynı anda dört-beş öğretmen, bir sınıfta sorunsuz çalışabiliyor. Ayrıca, okulun ve sınıfın dışına çıkılarak saha çalışmaları yapılıp; öğrenme sürecine onlar da katılabiliyor.
Anlaşılan o ki; büyük ölçüde "özgür" ve "özgün" bir uygulama. Anadolu tabiriyle; darısı bütün okulların; öğretmenlerin, öğrencilerin, mevzuatın, müfredatın başına.
TÜRKİYE'NİN ÖNCELİĞİ
Güneşin Batı'dan doğduğunu zannedenler, bu tür çalışmalara şaşı bakabilirler. İthal bir anlayışın ve yaşayışın ürünü olmadığı için; gocunup karşı çıkabilirler.
Herkese ve her şeye rağmen, uzun ve yüksek atlamalı engelleri aşarak büyüyen ve gelişen Türkiye'nin eğitimdeki önceliği; "kökü mazide olan âti" olmalıdır. Devletimiz ve milletimiz, kadrolarımız ve kurumlarımız el ele verip; yeni, yerli, yeterli bir eğitim modeline doğru yol almalıdır.
Umarız; ümidimizi tazeleyen, güvenimizi takviye eden ar-ge çalışmalarının devamı gelir. İnşallah, Harezmi Eğitim Modeli; bizim de başkalarına ihraç edebileceğimiz yerli markalarımızdan birisi olur.
Bunun için; bazı kişilerin ve kurumların lokal gayretleri, fedakarlıkları yeterli değildir. Ciddi bütçeler ayrılarak, yeterli altyapılar oluşturularak; kaybettiğimiz zamanları geri kazandıracak bir "ar-ge seferberliği" ilan edilmelidir.