Arama

Zekeriya Erdim
Haziran 12, 2020
İsminizle müsemma olun
Sesli dinlemek için tıklayınız.

Eskiden beri, bazı isimleri ve soy isimleri duyunca hayret ediyorduk. Sahiplerinin tercih etmiş olmalarını, kabullenmelerini, değiştirmeden kullanmaya devam etmelerini anlamakta güçlük çekiyorduk.

Geçtiğimiz günlerde, yakınlarımızdan birinin; 34 yıl sonra ismi değiştirildi. Kendisine, fıtratına daha uygun olacağı söylenen bir isim verildi.

Bu vesileyle, "isim" koymanın da ismi ile "müsemma" olmanın da gereğini, önemini hatırlamış olduk. Meselenin üstünden geçip, bilgimizi ve algımızı güncelleme ihtiyacı duyduk.

Biz, varlık âlemi içinde bulunan her şeyi; adı ile anarız. Hayatı, gidişatı; isimlerin algı dünyamızdaki karşılıkları ile anlarız, kavrarız.

Allah, insanların atası olan Hz. Âdem'e; önce isimleri öğretmiştir. Tarih; kişileri ve kurumları, olayları ve durumları, isimleri ile kaydetmiştir.

Onun için; herkese ve her şeye, bir isim veririz. Kişisel, kurumsal, toplumsal hafızaya aktarırken; isimleri, anlamların sembolleri haline getiririz.

O halde; insana ve eşyaya verilen isim önemlidir. Ayrıca, herkesin ve her şeyin "ismi ile müsemma" yani "adı gibi" olması temenni edilir.

Öte yandan, bu; bütün dinlerin ve toplumların ortak konusudur. Hayatın belirleyici unsurları olan "temel değerler" ile isimler arasında, uygunluk aranır ya da bulunur.

İSİM VERMEK, DEĞİŞTİRMEK

İnsanlara hem söylenişleri, hem de anlamları bakımından doğru ve güzel isimler vermek; annelerin ve babaların öncelikli haklarından ve görevlerinden biridir. Uzman kişilerin bilgi ve beyanlarına göre; benlik-kimlik-kişilik oluşumu, isimlerin anlamlarından ve açılımlarından ciddi derecede etkilenir.

Eski Türkler, çocuk doğunca geçici bir isim verir; gençlik yıllarında değiştirirlerdi. Zaman içinde ortaya çıkan ilgisine, yeteneğine, başarısına, becerisine bakarak uygun bir isim verirlerdi.

İslam tarihi boyunca, tevhit inancına uygun isimler tercih edildi. Müslüman olmadan önceki isimler; anlamı ve açılımı bakımından uygunsa korundu, değilse değiştirildi.

Bir rivayete göre, Hz. Muhammed (sav); "Kıyamet gününde hem kendi adlarınızla, hem de babalarınızın adlarıyla çağırılacaksınız; onun için, çocuklarınıza güzel adlar koyun" demiştir. Ayrıca, anlamı bakımından aykırı olan yahut olumsuz şeyleri çağrıştıran isimlerin değiştirilmesini istemiştir.

Eskiden olduğu gibi günümüzde de din değiştirenler isimlerini de değiştiriyorlar. Amel defterinin eski sayfalarını ve satırlarını silip, yeni bir başlangıç yapmayı tercih ediyorlar.

Modern dünyanın kültür ve medeniyet mücadelelerinde, en etkili silahlar kelimeler. Bir ülkenin ve toplumun anlam ve algı dünyasını değiştirip dönüştürmek isteyenler; önce, isimleri ve sıfatları değiştirecek hamlelere yönelirler.

İSMİ İLE MÜSEMMA OLMAK

Anlaşılan o ki; isimler ve sıfatlar, dünya hayatımız için de ahiret hayatımız için de önemlidir. Anlamlarına ve açılımlarına uygun davranmak ise; huzur ve güven ikliminin temel unsurlarından biridir.

Genel olarak, "insan" ismi ile anılıyoruz. Haklarımız bakımından da sorumluluklarımız bakımından da diğer varlıklardan ayrılıyoruz.

Özel olarak, her birimizin bir adı var. Tanıyanlar, bilenler, resmi kayıtlara göre iş görenler; bizi Ahmet, Mehmet, Ayşe, Fatma gibi isimlerle çağırıyorlar.

Dinler açısından; "Müslüman, Hıristiyan" gibi adlarla anılıyor ve ona göre yaşıyoruz. Kavimler bakımından; "Türk, Arap" gibi millet isimleri taşıyoruz.

Sosyal sorumluluklar kapsamında; "anne, baba" gibi sıfatlarımız var. Meslek mensupları; yaptıkları işlere göre, "doktor, avukat" şeklinde isimlendiriliyorlar.

Siyasette seçilenlerin, bürokraside atananların, sivil toplum kuruluşlarında adananların, özel sektörde çalışanların; bulundukları makamlar ile oynadıkları rollere uygun isimleri yahut sıfatları oluyor. İnsanlar onları; "Müdür, Genel Müdür, Bakan, Başkan" olarak biliyor.

Bütün bu isimlerin ve sıfatların; lafzından öte manasının, manasından öte maksadının olduğunu bilmeliyiz. Bir yandan, varlıkları doğru isimlerle ve sıfatlarla anarken; öte yandan, anlamlarına ve açılımlarına uygun davranarak "adı gibi" olma niyeti ve gayreti göstermeliyiz.

Hz. Peygamber'in beyanına göre; herkes kendi sürüsünün çobanıdır ve o sürüyü iyi gütmekten, yönetmekten sorumludur. Hz. Ömer'in hassasiyetine göre ise; Fırat kenarında bir kuzuyu kurt yese, onun hesabı Halife'den sorulur.

İsimler ve sıfatlar, değerler dünyasının anahtarları gibidir. Bazı kapılardan, cennete açılan otlaklıklara; bazı kapılardan, cehenneme çekilen bataklıklara gidilir.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN