Arama

Haşmet Babaoğlu
Şubat 7, 2019
Dönüp 1996 sonbaharına bir daha bakmalıyız!

Türkiye, Birleşik Devletler'in anahtar stratejik ortağı olarak kalmak mecburiyetindedir... Türk askeriyesi, bu sonucu elde etmeye doğru daha büyük çaba sarf etmesi için harekete geçmeye zorlanmalıdır. Bu konuda aksiyon planlarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum."
Zamanın ABD Dışişleri Bakanı Warren Christopher'ın Ankara'daki büyükelçisinegönderdiği kripto (gizli) mektubun meşhur "darbe çağrısı" yapan bölümü böyle.
Tarih 30 Ekim 1996.
Salih Tuna dünkü yazısında Christopher'ın mektubundan bahsetti ve yukarıdaki cümleleri alıntıladı.
Gerçekten çok kritik bir vakadır ve üzerinde yeterince durulmamıştır; hatta gözlerden kaçırılmaya çalışılmıştır.
Refah-Yol hükümetinin açıkça hedef alındığı bu mektuptan sadece dört gün sonra Susurluk kazasının geldiğini ve ardından bir takım "derin" düğümlerin hızla çözülüverdiği...
Susurluk bahanesiyle önce "irtica" yaygarasının başlatıldığı, dört ay sonra da "postmodern darbe"nin geldiği...
Unutulmamalı.

***

İsmail Nacar ve Şamil Tayyar'ın kitaplarına aldığı, rahmetli Erbakan'ın da defalarca sözünü ettiği gizli mektupta başka neler yazıyordu?
Bence şu bölümü de hatırlamakta fayda var...
"Türk hükümetinin milli eğilimlerinden ve Başbakan Erbakan'ın ideolojisinden ilham alarak dış politikayı Batı'dan ayırıp Arap ve Müslüman dünyasına doğru yeniden yönlendirmesindendolayı derin endişedeyiz. Kanaatimizce Türkiye'nin İran, Irak, Libya, Nijerya ve Sudan ile bağlarını kuvvetlendirmek konusundaki mevcut tutumu, bizim milli menfaatlerimize aykırıdır, düşmancadır."
İnsan, acaba bugün ABD Dışişleri'nden Ankara'daki elçiliklerine böyle bir mektupgönderilse ne yazılır, diye aklından geçiriyor.
Mesela "Türkiye'nin Rusya ve Çin'le bağlarını kuvvetlendirmek konusundaki tutumu" diye bir ibare geçer mi?olur mu?
Ya da "Türkiye'nin Afrika'da güçlenme çabaları bizim milli menfaatlerimize aykırıdır" diye bir cümle?

***

Hepsi bir yana...
Ne zaman 28 Şubat sürecine dönüp baksam, olup bitenin öncesi ve sonrasıyla hâlâ doğru düzgün ele alınmadığını düşünüyorum.
Hele işin "dışarı"daki ucu hâlâ kaba yorumlar ve sloganlarla geçiştiriliyor. Olmaz!
Özellikle ekim, kasım, aralık 1996'da olup bitenlere ve FETÖ ve uyduruktan ulusalcılar dahil ABD parmağının uzantılarına dönüp bir daha bakmalıyız.
Artık karanlık bir yan kalmasın!

Haşmet Babaoğlu - Sabah

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN