Öğretici günlerden geçiyoruz. Kimi kimseler, doğru olmayanı meslek edinmiş görünüyor. İyi insanların yapmaması gereken şeyleri yapıyorlar. Yalan ve ırkçılık gibi ancak kötülükle ve kötü mizaçla açıklanabilecek yollara tenezzül edenler, hatırlanmaya değer bir ömürden vazgeçmiş olanlardır. İftira, inkâr ve yalanı siyasetlerinin temel gıdası yapanlar, bize hakikat adına, doğruluk ve dürüstlük namına ne verebilir?
Siyasi sabıkaları ve geçmişleri temizlenemeyecek kadar kirli olanlar, her türlü bölücülüğü fıtratlarının bir parçası haline getirenler, halkçılık adı altında Anadolu insanına üvey anne dilimini reva görenler, bugün bize adaletten, adil paylaşımdan, şeffaf yönetimden, gelecek güzel günlerden bahsediyor. İnanabilir miyiz?
Eski alışkanlıklarla yeni bir hayat kurulamaz. Söz konusu kişi ve kurumların geçmişten gelen kötü huylarını, tehditkâr üsluplarını ve kara kibirlerini bıraktıklarını söyleyebilir miyiz? Hayır. Siyaseten biraz umutlandıklarında, bir anda söylemleri değişiyor; helalleşmek bahsi, yerini "yargılanacaksınız" ifadesine bırakıyor. Biz bu koroyu gayet iyi tanıyoruz.
***
Doyan düşman olurmuş. Bu sözü siyaset üzerinden güncellemek gerekirse; milyonlarca fedakâr ve cefakâr insanın emeğiyle bakan, başbakan ve cumhurbaşkanı yapılan kimselerin, bugün intikam siyaseti güdüp yukarıda bahsi geçenlerle aynı masa etrafında toplaştığını görüyoruz. Kendilerince iyi bir şey yaptıklarını sanıyorlar ama bu yaptıkları asla iyi bir şey olamaz. Onlar da hatırlanmaya değer bir ömürden vazgeçmiş görünüyorlar.
Hayatın sadece ne getireceği değil, kiminle getireceği de önemlidir. Kendi isimlerini ve kaderlerini hırs, haset ve husumetin hizasına yazanlar, kişisel hesaplaşma peşinde olanlar, yanlışla iş tutanlar, kazansalar bile kaybetmeye mahkûmdurlar.
Değil mi? "Bir insan kendini ve hayatını nasıl mahveder?" sorusunun cevabına dönüşmüş kişiler, milletin ve memleketin dertlerine nasıl çare bulabilir?
***
Kendimize dönecek olursak… Birçok konuda rahatsız edici bir rahatlığın içindeyiz. Bir şey olmaz dedikçe bir şey oluyor.
Adım atarken, karar alırken, iş yaparken dikkati ve rikkati elden bırakırsak eğer, sonrasında ne kadar çabalarsak çabalayalım, bazı şeylerin gerçekten de telafisi olmuyor.
Ana gövde olarak fikir ve gaye birliğini kaybetmiş gibi görünüyoruz. İmkânla imtihan devam ediyor. Bu kez kalanlara değil, kalmayanlara selam olsun.
İbrahim Tenekeci