Geçenlerde bir hocamızın paylaşımında Aşık Reyhânî'nin (1932-2006) güzel bir türküsünü dinledim.
Sazım düzen tutmaz olsun
Telim Allah demeyince
Can canana gitmez olsun
Yolum Allah demeyince
Dörtlüğüyle başlayan bu türküyü dinlerken bir taraftan söyleyen aşığın irfânı ve aşkı karşısında hayranlığım artarken öte yandan aklıma Mevlid'in girişi geliyordu. Bir an Aşık Reyhânî'nin bu şiirini Mevlid'in girişine nazîre olarak yazdığını düşündüm.
Mevlid'i bilirsiniz, en azından dinlemeyenimiz yoktur. Süleyman Çelebî muhteşem eserine Allah adını anarak başlar ve Allah adını anmanın önemini anlatır.
Allâh adın zikredelim evvela
Vacib oldu cümle işte her kula
Allâh adın her kim ol evvel anâ
Her işi âsan eder Allâh anâ
Allâh adı olsa her işin önü
Hergiz ebter olmaya anın sonu
Bir kez Allâh dese şevkile lisan
Dökülür cümle günah misli hazan
İsm-i pâkin pâk olur zikreyleyen
Her murâda erişir Allâh diyen
Aşk ile gel imdi Allâh diyelim
Dert ile göz yaş ile ah edelim
Her dinlediğimde irkildiğim ve uzun bir süre aklımdan çıkmayan bu sözler bu milletin her ferdine tesir etmiş olacak ki her ne kadar son yıllarda unutmaya başlasak da besmele çekmeden yani Allah'ın adını anmadan hiçbir işe başlamayız.
Sizden istirhamım Aşık Reyhânî'nin türküsünü dinlerken bu sözleri aklınızda tutmanız.
Sazım düzen tutmaz olsun
Telim Allah demeyince
Can canana gitmez olsun
Yolum Allah demeyince
Gözüm uyku tutmaz olsun
Geceleri yatmaz olsun
Bülbüllerim ötmez olsun
Gülüm Allah demeyince
Rüzgarlarım esmez olsun
Düşmanlarım susmaz olsun
Kılıcım da kesmez olsun
Kolum Allah demeyince
Reyhani, ömrüm çürüsün
Gülşenim diken bürüsün
Ağacım kökten kurusun
Dalım Allah demeyince
İrfan sahibi bir ozan, bir aşık
Bu şiir, asla sadece şiir bilmekle yazılacak bir şiir değil. Dilden kalbe inmiş sağlam bir iman, iman ile birlikte kuvvetli bir aşk ile dolmuş bir kalp ister. Böyle bir kalp sahibinin bilgisi ise irfan olur. İrfânî bilgi ise ne mektepte öğrenilir ne de kitaptan. Böyle bir şiir yazmak kâmil bir mürşidin dizine dizi değdirmek ve halden hale girecek şekilde yaşamakla mümkündür. Reyhânî de bu türküsüyle, nefesi ile, irfânı ile hakîkî âşık olduğunu bize gösterir.
Bu şiirde hem bir durum hem bir temenni ve dua var. Sazın düzen tutması ile akort olması kastedilir. Telin Allah demesi ise çıkartılmak istenen doğru sestir. Allah demesi onu öven, ona yakarışta bulunan sözlerin yer aldığı şiirleri söylemek anlamına gelir. Sazı bir insana benzetirsek düzen tutması doğru düzgün yaşaması demek olup telinin Allah demesi bedeninin kulluk vazifesini yerine getirmesi, Hakk'ın rızasına muvafık yaşaması demektir. Canın canana gitmesi ise aşıkların vuslatıdır. Yolun Allah demesi için can özünden besmele çekerek başlamak gerekir. Yani Allah'ın uğrunda yaşamaya, onun istediği gibi olmaya söz vermek kastedilir. Allah'ın adı anılmadan ve Allah denilmeyen yoldan sevgiliye ulaşılmaz.
Gözün uyku tutmaması ve geceleri yatmamak ise bir huzursuzluğu, derdi, hastalığı akla getirir. Hasta ve dertli için ne uyku vardır ne de huzur. Allah'ı anmayan bir kalpte huzur olması ise mümkün değildir. Çünkü kalpler ancak Allah'ı zikrederek mutmain olur. Bülbül güller Allah dedikçe öter. Gülün Allah demesi ise tüm güzelliğiyle açması ve kokmasıdır. O koku ve renk Allah'tandır. Ancak o koku ve renkten Allah'ı bilmeyen bülbüller ötmesin veya onların ötmesi bir çığırıştan başka bir şey değildir. Gülün renginde ve kokusunda Allah'ı gören bülbüllerin ötmesi, şakıması ise Allah içindir ve onun sanatı karşısında duyulan hayranlıktandır.
Rüzgarların esmesi işlerin güçlerin rast gitmesi yanında hayat anlamına gelir. Düşmanların susmaması ise devamlı bizimle uğraşması, başımızı derde sokmasıdır. Kılıcımızın kesmez olması onların saldırıları ve kurdukları hilelere karşı aldığımız tedbirlerin işe yaramamasıdır. Kolun Allah demesi, işimizi gücümüzü Allah'ın rızasını gözeterek yapmamızdır. Allah'ın rızası gözetilmeden, onun adı anılmadan yapılan işten hayır beklenmez.
Aşığımız son dörtlükte kendine, nefsine seslenir. Ey Reyhânî sen bu sözleri başkası için değil, kendin için söylüyorsun, der aşığımız bize. Ömrün çürüsün bir bedduadır ve ömrün sıkıntı içinde hiçbir iş yapmadan boşa geçmesi demektir. Arzu ve isteklerine kavuşamadan öl, demektir. Gülşen ile kasteden hayat bahçesi, yapıp ettikleridir. Diken bürümesi ise doğru dürüst iş yapmaması, yaptıklarının da işe yaramamasıdır. Hayatın zorluklar içinde geçmesidir. Ağacın kökten kuruması, ölümdür, yok olmaktır, yapılan işlerin işe yaramaması, sonuç alınamamasıdır. Dalın Allah demesi ise hayatta Allah'ın adını anarak iş görmesi, onu hoşnut etmek için çalışmasıdır. Allah'ı hoşnut etmek kaygısı olmayan ve onun adı ile başlamayan her işin sonu kurumaktır, ölmektir.
Şimdi size iki soru soracağım. İlki bu sözleri yazan birine sıradan bir saz şairi olarak bakabilir miyiz? İkincisi bu türkünün sözleri Mevlit'in baş tarafındaki birkaç beytin açıklaması ve yorumlaması değil midir?
Demek ki bundan böyle aşıkları düz aşık ve ârif aşık olarak da ikiye ayırmamız gerekiyormuş. Şair boşuna:
Harâbât ehlini hor görme zâkir
Defineye mâlik virâneler var
Dememiş. Allah, adını dilimizden düşürtmesin, bu milleti arif âşıklardan mahrum bırakmasın. Amin.
İsmail Güleç