İsmail Güleç
21.12.2024
İsmail Güleç
Kıssa-ı Yûsuf ile Yusuf ile Züleyha aynı hikaye midir?
Tüm Yazıları

Kıssa-ı Yûsuf ile Yusuf ile Züleyha aynı hikaye midir?

Kur'ân-ı Kerîm'de birçok peygamber ve salih kişinin başından geçen olaylar anlatılır. Tahkiye edilen bu olaylara kıssa adı verilir. Kıssa daha sonra zaman içinde anlam genişlemesi ile olay hikaye ve roman için bile kullanılan bir edebî bir terim olacaktır.

Klasik dönemde kıssa ile hikâye arasındaki fark, hikâyelerin hayal ürünü iken kıssanın ibret dolu, doğru ve gerçekçi olmasıdır. Kuran kıssalarının bu özelliği daha sonra Müslüman sanatçı için ölçü olacak, hikâyelerden bir ibrete dayalı nükte taşıması beklenecektir.

Kuran'daki tüm kıssaları anlatan eserler yazıldığı gibi sadece içlerinden birinin seçilerek anlatıldığı eserler de kaleme alınmıştır. Şairlerin en çok iltifat gösterdikleri kıssa Kuran'ın en güzel kıssa olarak nitelediği Hz. Yûsuf kıssasıdır. Kuran'da anlatılan hikâyelerin en güzelinin Hz. Yusuf'un hayatının anlatıldığı hikâye olduğunu Yûsuf sûresinin üçüncü âyetinden öğreniyoruz:

"Sana bu Kur'ân'ı vahyetmekle biz, sana kıssaların en güzelini anlatıyoruz."

Bu ayette geçen ahsenü'l-kasas meallerde hem hikâyenin kendisi için hem de anlatışın güzelliği kastedilecek şekilde açıklanır. Bu durum bize hikâyenin hem güzel olması hem de anlatanın onu güzel bir şekilde anlatması gerektiğini gösterir. Konuyu dağıtmamak için "kıssaların en güzeli" üzerine konuşmaya devam edelim.

Müfessirler bu kıssaya neden en güzel kıssa denildiğini düşünmüşler ve birtakım cevap aramışlar. Cevaba geçmeden önce bu kıssanın başından sonuna kadar bir konunun kesilmeden anlatıldığı tek kıssa olduğunu hatırlattıktan sonra cevap aramaya devam edelim.

Kıssanın yer aldığı sure, Mekke döneminde nazil oldu. Mâlum, bu dönem Müslümanların çok sıkıntı çektikleri bir dönemdi. Müslümanlara, Yûsuf peygamberin çektiği sıkıntılar ve bunlara sabretmesi sonucunda elde ettiği devlet anlatılarak sabırlarının karşılığının verileceği müjdelenmiş oluyordu. Dolayısıyla kıssanın nazil olmasının nedeni sıkıntı ve zorluk karşısında sabredilmesi gerektiği ve sabredenlerin sonunda mutlaka kazanacaklarını anlamalarıdır. Bu gerekçe kıssanın önemini gösterir ama en güzel olmasını açıklamaya yetmez. Dolayısıyla başka nedenler de olmalıdır. Bu neden Kur'ân-ı Kerîm'de hiçbir kıssanın Yusuf kıssası kadar ibret ve hikmet ile dolu olmamasıdır.

Kıssada başta tevhid ve Allah'a iman olmak üzere fıkıh, siyer, devlet idaresi, siyaset, iktisat ve muaşeret gibi din ve dünya işleri hakkkında bilgi verilir. Tüm bunların bir arada verildiği bu kadar uzun bir başka kıssa yoktur. Dolayısıyla Yusuf kıssası bu nedenlerden dolayı "en güzel kıssa"dır.

Hz. Yusuf kıssası

Yusuf kıssasının kaynağı Kuran olmakla birlikte şairler farklı kaynaklardan ve kendi şairliklerinden kattıklarıyla bambaşka hikayeler yazdılar. Yazılan devirle ve yazılma sebebi ile ilgili olarak kimi bölümleri öne çıkarıldı. Böylece kıssa zenginleşti, olaylar genişledi ve çeşitlendi. Kuran'da olmayan teferruat kabilinden birçok bilgi hikayelerde yer almaya başladı. Konunun müsait olmasından dolayı da şairlerin ilgisine mazhar oldu ve onlarca Yusuf ile Züleyha hikayesi kaleme alındı. Günümüzde ise hakkında romanlar yazılıyor artık.

Türk edebiyatında önemli eserlerinden biri olan Yûsuf ve Züleyhâ hikâyesi aynı zamanda yazılan ilk mesnevilerdendir. Hikâyenin Kuran'da ve tefsirlere göre yapılmış özetini İslam Ansiklopedisi'nden bölümlere ayırarak aktarıyorum.

Aktarmadan önce bir konuya açıklamak getireyim. Hikayede birbirini takip eden farklı yerlerde cereyan eden olaylar yer alır. Eğer bu bir tiyatro eseri olsaydı perde ve sahne diyebilirdik. İtalyan şiirinde bu bölümlere canto, halk masallarında ise epizot diyorlar. Bizde ise meclis, semer, makame, bab, bahr gibi birçok isimlendirme var. Hepsini kullanmak yerine içlerinden birini tercih edip kullanmak daha doğru olacak. Ancak zaman içinde farklı tür ve biçimlerdeki şiirler için farklılaşma olmuş. Mevlid için bahir kullanılırken Garipname'de bab tercih edilmiş. Bu farklı bir tartışma konusu olarak bir kenarda dursun, biz şimdilik daha iyisini bulana kadar yine bölüm diyelim.

  1. Bölüm: Ken'an ilinde yaşayan Hz. Ya'kūb'un on iki oğlu vardır. Bunların küçük kardeşleri Yûsuf bir gece rüyasında on bir yıldız ile ayın ve güneşin kendisine secde ettiğini görür. Rüyasını anlatınca babası kardeşlerine bundan söz etmemesini tembih eder, çünkü kardeşleri Yûsuf'u kıskanmaktadır.
  2. Bölüm: Babası Yûsuf'u ne kadar sakınsa da kardeşleri onu bir gün kırlara çıkarıp eğlendirme bahanesiyle babalarından alarak bir kuyuya atarlar ve gömleğini kana bulayarak dönüşte babalarına Yûsuf'un kurt tarafından parçalandığını söylerler.
  3. Bölüm: Korktuğu şeyin başına geldiğini gören Ya'kūb oğlunun hasretiyle o kadar acı çeker ki yaşadığı yer "beytü'l-ahzân, külbe-i ahzân" (hüzünler evi) diye anılmaya başlar. Bir müddet sonra da ağlamaktan gözlerine perde iner.
  4. Bölüm: Öte yandan Mısır'a gitmekte olan bir kervan kuyunun yakınında konaklar, su almak üzere gönderilen kişi kuyunun başına gelip kovasını suya daldırınca Yûsuf kovaya yapışarak kuyudan çıkar. Kervandakiler onu yanlarına alarak Mısır'a vardıklarında köle diye satılığa çıkarırlar.
  5. Bölüm: Güzelliği bütün şehre yayılan Yûsuf'u Mısır azizinin karısı Züleyhâ satın alır, ergenlik yaşına gelince de ona âşık olur. Yûsuf ise Allah korkusuyla ona karşılık vermez.
  6. Bölüm: Züleyhâ'nın kölesine âşık olduğunu duyan Mısır'ın asil kadınları onu kınayınca Züleyhâ kadınları evine davet eder. Önlerine meyve tabakları yanında keskin birer bıçak koydurur ve Yûsuf'u içeriye çağırır. Yûsuf'un güzelliği karşısında şaşkına dönen kadınlar meyve yerine ellerini keserler.
  7. Bölüm: Fakat Yûsuf'tan kâm alma isteğinden vazgeçmeyen Züleyhâ bir gün ondan kaçan Yûsuf'un peşine düşer ve tam yakalayacağı sırada gömleğini arkadan yırtar. Olayı öğrenen kocası gerçek suçlunun Züleyhâ olduğu anlaşıldığı halde dedikodulardan çekinerek Yûsuf'u zindana attırır.
  8. Bölüm: Yûsuf zindanda iken peygamberliğe erer ve kendisine rüya tabiri bilgisi verilir. Mısır sultanının gördüğü bir rüyayı tabir edince zindandan çıkarılır ve ülkenin malî işleriyle görevlendirilir.
  9. Bölüm: Sultanın rüyasından hareketle aldığı tedbirler sayesinde yedi yıl süren bolluk zamanında erzak biriktirip ardından gelen yedi yıllık kıtlık döneminde ülkeyi sıkıntıdan kurtarır.
  10. Bölüm: Bu sırada kardeşleri erzak almak için Mısır'a gelince onunla karşılaşırlar. Yûsuf anne bir kardeşi Bünyamin'i yanında alıkoyup diğer kardeşleriyle gömleğini babasına gönderir.
  11. Bölüm: Ya'kūb gömlekten Yûsuf'un kokusunu alınca onun yaşadığını anlar ve gömleğin gözlerine sürülmesiyle tekrar görmeye başlar.
  12. Bölüm: Daha sonra Yûsuf bütün ailesini Mısır'a davet eder, Ya'kūb da ailesiyle birlikte Mısır'a gider. Yûsuf'u selâmlamak üzere hepsi önünde eğilir, böylece onun rüyası da gerçekleşmiş olur.

Görüldüğü gibi kıssa Kuran'da anlatıldığı kadarı ile çift kahramanlı bir aşk hikayesi değildir. Kavuşmak Yusuf ile babası arasında gerçekleşir. Züleyha, Yusuf'un güzelliğini, iffetini ve kimseye ihanet etmediğini göstermek için kullanılan bir figürdür.

Ahsenü'l-kasasın Kıssa-ı Yûsuf'a dönüşmesi

Anadolu sahasında kaleme alınan ilk eser Şeyyad Hamza'nın Destân-ı Yûsuf aleyhi's-selâm'ı olduğu söylenir. Yine ilk sayılabilecek metinlerden bir diğeri Kıssa-ı Yusuf adıyla telif edilen ve Sadık Yazar tarafından Yusuf-ı Meddah'ش ait olduğu tespit edilen mesnevidir. Yazar'ın söz konusu çalışmasından hikâyeyi yine maddeler halinde özetleyelim.

Giriş: Hz. Adem'den Hz. Yakup'a kadar gelen peygamberler ve Hz. Yajup'un ailesi hakkında kısa bilgi. Burada farklı olarak Hz. Yakub'un sütü yetmemesi üzerine süt kardeşini satması ve Yusuf'un süt annesinin ettiği beddua Hz. Yusuf'un başından geçenlerin sebebi olarak anlatılır. Bu anekdot hikayenin başlama sebebi olarak kabul edilebilir.

1. Meclis: Yusuf'un gördüğü düş ve bunu babasına anlatması, kardeşlerinin rüyayı öğrenmesi ve Yusuf'u kuyuya atıp babasına kurt yedi demeleri, bir kervanın Yusuf'u kuyudan çıkarması, kardeşlerinin Yusuf'un olanları babasından korkan kardeşlerinin kervancıya satmaları, kervanın Mısır'a gitmesi.

2. Meclis: Mısır'a yolculuk, annesinin mezarını ziyaret ve başından geçenleri anlatması, Yusuf'a eziyet edilince görülen olağan üstü olaylardan sonra Züleyha tanıtılır. Züleyha rüyasında Mısır'da Yusuf'a aşık olur ve babasına söyleyip Mısır'da bir bey ile evlenir ancak kocası rüyasında gördüğü adam değildir ve evlilik fiili olarak gerçekleşmez. Yusuf'un Zülayha'nın kocası azize satılması ile meclis sora erer.

3. Meclis: Mısır azizi yüklü bir paraya Yusuf'u alır ancak hazinesinden para eksilmez. Züleyha, Yusuf'a aşkını itiraf eder, Yusuf karşılık vermez. Züleyha, Yusuf'le birlikte olmak için her yolu dener ancak başarılı olamaz. Burada Yusuf'u babası, beşikteki bebek sıradışı bir şekilde uyararak korur. Sonunda zindana atılır. Yusuf'un zindan arkadaşlarının hikayesiyle bölüm sona erer. Bu mecliste Züleyha tarafından söylenen gazellerle aşk işlenmeye başlar. Yusuf'un ağzından Allah'a yakarış olan bir münacat yer alır.

4. Meclis: Yusuf'un zindan hayatı, mahkumları irşad edip iman etmeleri, iki zindan arkadaşının rüyası ve tabiri, Mısır padişahının rüyası ve tabiri, padişahın tahkilatı ile Yusuf'un suçsuzluğunun anlaşılması ve zindandan kurtulması ve aziz olarak anlatılması anlatılır. Bu bölümde de birçok mucizevi motif yer alır.

5. Meclis: Yusuf'un başarılı idaresi ile sorunları çözmesi, yedi yıllık dönemde ambarları doldurması ve kıtlık yaşanmaması, kardeşlerinin Mısır'a gelip zahire istemesi, onları ağırlaması ve babası hakkında bilgi alması, bir sonraki gelişlerinde Bünyamin'i de getirmelerini söylemesi, kardeşlerinin babalarından Bünyamin'in istendiğini söylemesi ve Yakub'un bir mektupla çocuklarını geri göndermesini istemesi anlatılır.

6. Meclis: Babalarını ikna eden kardeşleri Bünyamin'le birlikte gelir. Yusuf, Bünyamin'e kim olduğunu açıklar. Bir hile ile onu yanında alıkor, kardeşleri saldırınca onlara zindana attırır, sonra affedip geri dönmelerine izin verir. Yakub'un tehdit dolu mektubu ve Yusuf'un cevabı yer alır.

7. Meclis: Babalarının mektubunu getiren kardeşlerine Yusuf kim olduğunu açıklar, gömleğini babasına gönderir. Yakub Kenan ilinden kalkıp Mısır'a gelir ve oğluna kavuşur. Hikayenin en başında annesinden alınıp satılan süt kardeşin de annesine kavuştuğu da söylenir. Yusuf olup bitenleri babasına anlatır. Züleyha'yı da ihmal etmez. Yusuf bir vesile ile perişan olmuş Züleyha'yı görür ve dua eder. Züleyha genç bir kıza dönüşür ve evlenirler. Hikaye tüm ayrılanların birbirine kavuşması ile mutlu sonla biter.

Yusuf-ı Meddâh hikayesinde her mecliste mutlaka bir hikmete değinir, dinleyenlere dinî ve ahlakî öğütler verir ve hikâyenin ahlakî işlevine mutlaka dikkat çeker. Ahlakî işlevi moral ve heyecan işlevinin önünde gibidir. Hikâyede görülen en önemli değişiklik Yusuf ile Züleyha'nın evlenmesidir. Ancak bu haliyle müstakil bir aşk hikayesi olduğunu söylemek zordur. Kahraman tektir ve o da Yusuf'tur. Zeliha hikayede ikinci derecede kahramanlardandır.

Yusuf u Züleyha hikâyesi

Çağa damgasını vuran Yusuf u Züleyhaların başarılı örneklerinden biri kendisi de on bir kardeşin en küçüğü olan Hamdullah Hamdi'nin eseridir ve bu eser Hamdî'nin mesnevileri içinde en güzeli olduğu kabul edilir. Bunda Hamdî'nin kendini Yusuf ile babasını Yakup peygamber ile, Yusuf peygamberin kardeşleri de kendi kardeşleri yerine koymasının katkısı olsa gerektir. Babasının ölümünden sonra kardeşlerinin kendisine çok büyük haksızlıklar yaptığını ifade ederek hikâye ile kendi hayatı arasındaki üzücü benzerlikleri dile getirir. Hamdî, "nükte", "pend", "rivayet", "hikâye-i münâsib" gibi başlıklar altında ahlakî çıkarımlarda bulunur, okuyuculara/dinleyicilere öğüt verir.

Hamdî'nin hikayesi Yûsuf-ı Meddah'ınkinden farklıdır. Tüm hikâyeyi karşılaştırmanın yazıyı çok uzatacağı için sadece Züleyha'nın geçtiği yerleri hatırlatmak farklılıkları göstermeye yetecektir.

Hamdullah Hamdî, Yusuf-ı Meddah'a göre çok daha ayrıntılı ve fazla bahseder. Züleyha Mağrip hükümdarı Taymus'un kızıdır ve güzelliği dillere destan olmuştur. Rüyasında Yusuf'u görüp aşık olur. Adını ve yaşadığı yeri sorar. Rüyasında aşık olduğu adam "Bulunduğum yer Mısır, ben de onun aziziyim" der. Aziz hikayeden anlaşıldığı kadarı ile sultanın veziri veya sadrazamı gibi bir şeydir. Züleyha kendisiyle evlenmek isteyenlere yüz vermez. Çaresiz kalan baba sonunda Mısır azizine mektup yazıp kızıyla evlenmesini teklif eder. Mısır azizi bu teklifi büyük bir zevkle kabul eder. Oraya gelmesinin mümkün olmadığını, elçiler göndereceğini söyler. Mısır azizinin kendisiyle evlenmek istediğini öğrenen Züleyha sevincinden yerinde duramaz. Değerli hediyelerle Mısır'a uğurlanır. Ancak azizi görünce rüyasında gördüğü genç olmadığını anlar. Sevinci üzüntüye ve endişeye dönüşür. Züleyha'ya benzeyen bir peri azize görünerek Züleyha'yı korur ve aziz Züleyha'ya dokunamaz.

Züleyha üzgün ama ümitli bir şekilde Yusuf'u beklerken, kervan sahibi satmak üzere Yusuf'u Mısır halkına gösterir. Züleyha da görmek ister ve rüyasında gördüğü gencin o olduğunu anlar. Azizi, Yusuf'u almaya ikna eder. Züleyha, Yusuf'u alıp saraya götürür ve ona izzet ü ikramda bulunur. O kadar aşıktır ki sabredemeyip Yusuf'a taciz etmeye başlar. Yusuf her seferinde bir yolunu bulur. Züleyha yedi odalı bir saray yaptırır ve güzelce döşetir. Kendisi de süslenir ve Yusuf'u getirir. Sırayla tüm odaları dolaşırlar ama Yusuf'u bir türlü ikna edemez. Son kapıdan Yusuf çıkarken arkasından eteğine yapışır ve elinde kalır. O esnada Mısır azizi karşılarına çıkar. Olay Mısır kadınları arasında yayılır. Züleyha bunun üzerine kadınları çağırıp Yusuf'u onlara gösterince hepsi ellerini keser ve Züleyha'ya hak verir. Yusuf'un suçsuz olduğunu görmesine rağmen aziz kendini korumak için Yusuf'u zindana attırır.

Yusuf'un zindanda rüya tabiri üzerine çıkması ve azizin yerine geçmesinden sonra Züleyha için zorlu ve sıkıntılı yıllar başlar. Günleri ağlayıp inlemekle geçer. Fakirleşir, yaşlanır ve eski güzelliğinden eser kalmaz. Bir gün Yusuf evinin önünden geçerken hemen dışarı çıkıp bağırıp çağırarak derdini anlatmaya çalışır. Ancak kalabaklıktan Yusuf'a ulaşamaz. Yusuf'un dönüşünde tekrar önüne çıkar ve seslenmeye çalışır. Yusuf bu sefer sesi duyar ve ona halini sorar, ne için kendisine ulaşmaya çalıştığını sorar. Züleyha kendini tanıtır ve eski güzelliğine kavuşup Yusuf'la evlenmek istediğini söyler. Yusuf, Allah'a yalvarır ve Züleyha'nın istekleri gerçekleşir. Allah'ın emriyle de Yusuf, Züleyha ile evlenir.

Züleyha bir daha hikâyenin sonunda Yusuf'un ölümü ile karşımıza çıkar. Yusuf, Cebrail'in cennetten getirdiği elmayı koklayınca ruhunu teslim eder. Züleyha saçını başını yolarak mezarın başına gelir ve üzerine kapanır. O halde iken ruhunu teslim eder.

Kıssa-ı Yûsuf'tan Yusuf ile Züleyha'ya

Türk Edebiyatında Eserler Sözlüğü'nde yaptığım taramada 34 hikayenin altısı Kıssa-ı Yûsuf veya Dâstân-ı Yûsuf iken 28'i Yusuf u Züleyha veya Yusuf ile Züleyha başlığını taşıyor. Kıssa-ı Yusuflar XV ve XVI. asırlarda yazılmışken 16. Asırdan itibaren hep Yusuf u Züleyha kullanılırken 17 ve sonrasında Kıssa-ı Yusuf'un hiç kullanılmaması, dönüşümü göstermesi bakımından önemlidir.

Kuran'da Yusuf kıssası 98 ayette (3-101. ayetler) anlatılırken kadınla ilgili kısım 13 ayettir (23-35) ve bu oran konunun %15'ine tekabül eder. Kuran'da adı zikredilmeyen ve kötü niyetli bir kadın olarak geçen Züleyha'dan Yusuf'un gömleğinin yırtılması ve kadınların ellerini kesmesinden bahsedilir. Herhangi bir aşk hikayesi yoktur ve Yusuf'un Züleyha ile evlendiğine dair bir iz de bulunmaz. Hikâyelerde ise bu kötü niyetli kadın, sevdiğine kavuşmak için her şeyi göze alan bir âşığa döner. Hatta kimi hikâyelerde Yûsuf ile evlendikten sonra kendini tamamen ibadete vererek evliya mertebesine yükselir. Bu sefer kaçan Züleyha olur. Hatta bir seferinde yine kaçarken Yusuf, Züleyha'nın eteğini arkadan yırtar. Züleyha da ona, "Bu öncekinin karşılığıdır" diyerek Yusuf ile Züleyha'yı bir nevi eşitler. Yûsuf, Züleyha için bir ibadethâne yaptırır ve Züleyha ömrünü ibadetle geçiren bir azize olur.

Kıssa-ı Yûsuf'ta Züleyha'dan 2. ve 3. meclisler ile son mecliste bir bölümde Yusuf'la evlenmesi ve ölümlerinden bahsedilir. Yaklaşık 2000 beyitlik mesnevide Züleyha'dan bahsedilen bölüm %15 civarıdır. Hamdî'nin metni 6241 beyittir ve Züleyha'dan bahsedilen beyit sayısı ve oranı artar ve olaylar daha teferruatlandırılır. Yüzyıllar geçtikçe artar ve Züleyha hikâyenin mihverine oturur ve çift kahramanlı aşk hikayesine dönüşür. Kanaatimce hikayenin adının Yusuf'un kıssası olmaktan Yusuf u Züleyha'ya evrilmesinde bu değişimin de büyük etkisi vardır.

Kıssa-ı Yusufların Yusuf u Züleyha'lara dönmesinin bir nedeni daha var. Kıssa-ı Yusuflar halka dini güzel bir şekilde öğretmek için yazılmıştı ve bir nevi kıssanın tefsiri gibi idi. Dolayısıyla dini öğretmek kaygısı ağır basıyordu. Zamanla din iyice öğrenilince ve dini öğretecek başka metinler de kaleme alınınca kıssa başlangıçtaki moral işlevinden uzaklaşıp heyecan işlevine dönmeye başladı. Ancak bu durum az da olsa ahlakî mesajlar verilmesine mani olmamıştı.

Bunca sözü Kıssa-ı Yusuf ile Yusuf ile Züleyha'nın farklı olduklarını söylemek için serdeddim. Umarım ne demek istediğim anlaşılmıştır.

İsmail Güleç

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

İsmail Güleç

İsmail Güleç Diğer Yazıları