Arama

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay
Haziran 20, 2019
Dün tutsaktı bedenin. Bugün her şeyinle hürsün!
Sesli dinlemek için tıklayınız.


(Şehid Muhammed Mursî'nin ardından…)

"Müminler içinde Allah'a verdikleri sözde duran nice erler var. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir."
(Ahzâb, 23)

17 Haziran günü, İstanbul seçimine odaklanmış ülkemizde, ajansların geçtiği bir haber, Müslümanların gündeminde adeta bomba etkisi meydana getirdi. Mısır'ın ilk ve tek "seçilmiş" Cumhurbaşkanı, düzmece ithamlarla suçlanarak yargılandığı mahkemede, savunma esnasında önce baygınlık geçirmiş ve ardından hayatını kaybetmişti…

Her şeyde olduğu gibi insanların doğru ve sağlıklı haber alma imkanını da olmadık engellerle "imkansız" hale getiren Mısır'ın zalim idarecileri yüzünden merhum Mursî'nin vefatına dair detaylara ancak saatler sonra ulaşılabildi… Öyle ya da böyle, neticede bu fâni âleme gözlerini yuman bir "güzel insan", ardında yüz binlerce müminin, gıyâbi cenaze namazlarında ikrar ettikleri hüsn-i şehadetleri ve dualarıyla ebedi âleme uğurlandı. Özellikle ülkemizin pek çok il ve ilçelerinde büyük bir katılımla kılınan cenaze namazları, bu mazlum ve sahipsiz bırakılan şehide sahip çıkıldığının güzel ve manidar bir işareti olduğu söylenebilir. Hele ruhuna ithaf etmek üzere okunmaya başlanan hatimler ise güzel bir vefakârlık örneğidir, hiç şüphesiz…

Mısır… Hz. Yusuf'un ülkesi… Allah'ın kendisine bahşettiği ilim ve irfan ile büyük bir firasetle yönettiği ve döneminin en zengin ve en müreffeh ülkesi haline getirdiği topraklar… Mısır, Ulül-azm vasfına sahip peygamberlerden biri olan Hz. Musa'nın tevhid mücadelesine ve mucizelerine sahne olan, firavunlar ülkesi… "Her Musa'nın bir Firavun'u vardır" sözüyle ifade edilmeye çalışıldığı üzere, tarihinin her döneminde firavunu hiç eksik olmayan Mısır, ismini zikretmeye değmeyecek pek çok zalim idarecilerden sonra tarihinde ilk kez seçilerek gelen bir Cumhurbaşkanına sahip olduğunda 2012 yılıydı. Ama mesleğinde başarılı bir mühendis ve aynı zamanda birikimiyle yetkin bir entelektüel olan bu değerli şahsiyetin, sahip olduğu fikirler sebebiyle kara listeye alınarak çok değil sadece bir yıl sonra iç ve dış mihrakların çeşitli oyunlarıyla bir darbeye maruz kalarak görevinden alındığına şahit olduğumuzda takvimler 3 Temmuz 2013 tarihini gösteriyordu.

Tutuklanarak hapse konulmadan önce söylediği şu sözler son derece anlamlıydı: "Bu haklarımızın bedeli için benim kanım akacaksa, ben hazırım. Vatan uğruna canımı kolayca veririm. Allah her şeye kadirdir. Kimse sizi aldatmasın. Sakın tuzaklara düşmeyin." Çünkü öngörüsü gerçekleşmiş ve canını bu uğurda vermişti merhum Mursî…

Serlevha olarak yazımızın başına aldığımız ayette Yüce Rabbimizin ifade buyurduğu o "er kişiler"den biri de şehid Mursî'dir… Yakınlarını görmek, onlarla görüşmek, bir Mushaf-ı Şerif'e sahip olmak, iyi bir tedavi imkanına kavuşmak gibi temel insan haklarından mahrum bırakılarak hücre cezasıyla zulüm üstüne zulümlere muhatap olan bu aziz insan, neticede eskilerin özenerek ifade ettikleri "az ağrı, âsan ölüm" ile çekilip gidiverdi dünyamızdan. Ona bu zulümleri reva görenler, müminlerin vicdanlarında çoktan mahkum olmuşlardı. Ama dünya durdukça tarih, onları bu "zalim" vasıflarıyla hep anacak, anmaya devam edecek… Tıpkı Habil'in hayatına son veren Kabil'i, insanlık tarihi boyunca unutmadığı gibi…

MÜMİN İÇİN ŞEHİTLİK, RÜTBELERİN EN YÜCESİDİR

Mazlum şehid Muhammed Mursî'nin bu trajik vefatı, müminler için acı ve hüzün vesilesi olurken, onun için bu sıkıntılarla dolu hayattan bir kurtuluştur elbette… Bu mertebenin yüceliğini bir ayet-i celile şu ifadelerle ortaya koymakta:

"Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilâkis onlar diridirler; Allah'ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir hâlde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar." (Âl-i İmrân, 169, 170)

Rızka kavuşmak ve onunla gıdalanmak canı olanlar içindir. Demek ki şehitler için ölüm değil bir boyut değiştirme söz konusudur. Nitekim bu ayeti anlamamıza imkan veren bir hadis-i şerifinde Sevgili Peygamberimiz (sav) şöyle buyurur:

"Şehitlerin ruhları yeşil kuşların içindedir. Bu kuşların Arş'a asılı kandilleri vardır. Şehit ruhlarını taşıyan kuşlar, cennette istedikleri yerde dolaşır sonra arşa asılı kandillere inerler. Allah onlara yönelerek şöyle seslenir, 'Herhangi bir arzunuz var mı?' Onlar da, 'Ey Rabbimiz! Başka ne arzu edebiliriz ki? Cennetteyiz, dilediğimiz şekilde yaşıyoruz.'

Yüce Allah onlara bunu üç defa sorar. Onlar Rablerinden bir şey dilemedikçe bırakılmayacaklarını anlayınca şöyle derler: 'Ruhlarımızı cesetlerimize geri çevir de dünyaya tekrar dönelim ve senin yolunda ikinci kez şehit olalım!'"

Allah'ın şehitlere verdiği değeri ve kazanacakları mertebeleri, "Allah yolunda şehitliğin bir benzeri yoktur…" sözleriyle ifade eden Resul-i Ekrem (sav) Efendimiz, bizzat kendisi de şehitlik özlemini şöyle dile getirmişti: "Varlığımı elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, Rabbimden hep şunu istemişimdir: Allah yolunda savaşan ve şehid olan, sonra tekrar diriltilip savaşan ve şehid olan, sonra tekrar diriltilip savaşan ve şehid olan biri olayım!"

Mısır'ın aziz Cumhurbaşkanı Muhammed Mursî'nin mertebesi işte bu… Peygamberimizin özendiği "şehitlik" mertebesi… Rabbimiz Teâlâ onu, Peygamberimizin kucağını açarak karşıladığı bahtiyarlardan kılsın…

Yine Rabbimizden dileğimiz şudur ki, şehitleri uğurlayarak geride kalan biz müminler topluluğuna, Ortadoğu'daki ülkelerin ve Mısır'ın yaşadıklarından ders alabilme basiret ve firasetini nasip eylesin… Zira geçtiğimiz süreçte, Gezi olaylarında ve 15 Temmuz 2016'da Türkiye'de devreye sokulan ancak başarıya ulaşamayan planlar; Mısır'da devreye sokulan ve başarıya ulaşarak bugün o ülkede yaşananlara sebep olan planların ikizidir!.. Ve Türkiye, yeryüzündeki nice mazlum ve mağdur Müslümanların, ümit beslediği ve bel bağladığı tek ülkedir!...

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN