22 Eylül 2021 Çarşamba akşamı bir televizyon kanalında Ahmet Mahmut Ünlü'nün, "Çocuklarınızı İmam-Hatip Liselerine, İlahiyatlara göndermeyin. Düz liselere gönderin. Daha az hasar görürler…" sözleriyle başlayan cümlesi, "İlahiyat'ta birtakım olumsuz zihniyet sahibi hocaların varlığına ve İmam-Hatip Liselerinde deizmin arttığına" dair görüşleri de dillendirmesiyle son buldu…
Ancak gerek yayın esnasında kısa adı ÖNDER olan İmam-Hatipliler Derneği tarafından gönderilen ve moderatör tarafından okunan itirazi yazı ve gerekse program sonrası kurum ve kuruluşlar adına yapılan açıklamalarla A. Mahmut Ünlü'nün bu husustaki sözleri eleştirildi, itiraz edilerek düzeltilmesi kendisinden talep edildi.
Dün, Fikriyat yazarlarından sayın İsmail Güleç Bey'in köşesinde kaleme aldığı yazısını okumak suretiyle şahsen muttali olduğumuz bu talihsiz olay, maalesef hem Kur'an-ı Kerim ve Arapça dili yanında temel dinî bilgilerin hem de müsbet ilimler olarak bilinen fizik, kimya, biyoloji, matematik derslerinin bir arada okutulduğu ve kuruluşundan beri milletin gönlünde müstesna bir yeri olan imam-hatip liselerinin öğrencilerini, mezun ve mensuplarını son derece incitmiş, üzmüş ve hayrete düşürmüştür.
Zira bir zamanlar Cumhuriyet Halk Fırkası adıyla ülkede hak ve özgürlüklerin gasbı adına bu milletin evlatlarına türlü mağduriyetler yaşatan zihniyet de "çocuklarınızıimam-hatip okuluna göndermeyin! Bu okulların geleceği yok!" diye telkin ede ede, mevcut okullar birer birer kapatılmış ve gerekçe olarak şu cümle yazılmıştı: "Öğrenci yokluğundan…"
Bu sebeple sonu "Çocuğunuzu imam-hatiplere göndermeyin!" şeklinde biten her söze bu millet son derece duyarlıdır. Zira bu sözü ve telkini yıllar önce de sonrasında zamanlarda da hep bu dine ve İslam'ın değerlerine karşı olumsuz tavır takınanlar söylemişlerdir!.. Dolayısıyla, iştirak edilmiş programın adının "Tarafsız Bölge" olması, birtakım yüzdelik oranlar değerler verilerek konuya girilmesi sonucu değiştirmez! Ve "Çocuklarınızı imam-hatiplere göndermeyin." şeklinde biten bir cümle, gerekçesi ne olursa olsun, imam-hatiplerin kuruluşunu, varlık mücadelesini, ayakta durma çabalarını, kapatılış hüznünü, yeniden açılma sürecinde karşılaştığı zorlukları, bu milletin evlatlarını yetiştirme hususunda nasıl da büyük bir rol üstlendiğini düşünen bir insan için asla dilinden çıkmayacak bir cümle olarak hafızalarda yer eder vesselam…
Gelelim "çocuklarınızı bu okullara göndermeyin ki daha az hasar görsünler" faraziyesinde "İlahiyat Fakültelerinde Kur'an'a ve Peygamberimize dil uzatan kişiler var" mealindeki gerekçeye… İddianın sahibi Ahmet Mahmut Ünlü'nün bahsini ettiği, "kendisiyle de sorunları olan kişi", cennet misali vatanımızı "Açık hava hapishanesini terk ediyorum" diyerek terk etmiş ve Almanya'ya gitmiştir. Belki de onun gibi düşünen başka kişi/kişiler hala bu kurumlarda varlığını devam ettirmektedirler. Bunu bilemeyiz. Ama bildiğimiz şey, tamamen münferit olaylar ve düşünceler sebebiyle koskoca İlahiyat ve İslami İlimler Fakülteleri camiasını töhmet altında tutmak asla insaf ve vicdanla bağdaşacak bir durum değildir. Çünkü bu kurumlarımız yurt içinde ve yurt dışındaki vatandaşlarımıza ve diğer insanlara İslam dinini anlatacak hatipleri ve din görevlilerini; tahsil çağındaki öğrencilere din kültürü ve meslek dersi öğretmenleri yetiştiren, göz bebeğimiz ilim-irfan yuvalarımızdır... Kişiler üzerinden bu kurumları eleştirmek, küçük düşürmek aynı zamanda bu kurumların muhtevasına, ruhuna da laf söylemek olmaz mı?.. Nitekim bu taraflı ve adaletten yoksun görüşe Türkiye İlahiyat ve İslami İlimler Fakülteleri Dekanlar Konseyi olarak itiraz edilmiş ve dün kamuoyuyla şu açıklama paylaşılmıştır:
"Köklü bir geçmişe ve din eğitimi tarihimizde çok önemli bir yere sahip olan İlahiyat/İslami İlimler Fakülteleri ülkemizde din eğitimini ve din hizmetlerini yürütecek kadroları yetiştirmekte, aynı zamanda araştırma faaliyetleri yürütmekte, toplumda sahih bir İslam anlayışının oluşmasında önemli katkılar sunmaktadır. Bu yönüyle İlahiyat/İslami İlimler Fakültelerinin milletimizin dini ve kültürel hayatının şekillenmesinde çok önemli konumları bulunmaktadır.
Bu çerçevede, 22 Eylül 2021 Çarşamba günü 20:30'da Ahmet Hakan'ın moderatörlüğünde CNN Türk televizyonunda yayınlanan Tarafsız Bölge programında kamuoyunda Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü'nün İmam Hatip Liselerini ve İlahiyat Fakültelerini tahkir ve tezyif içeren sözlerini kınıyoruz.
Türkiye İlahiyat ve İslami İlimler Fakülteleri Dekanlar Konseyi olarak aziz milletimizi, din istismarının 15 Temmuz 2016'da hep birlikte yaşadığımız acı sonuçları ile bir kez daha yüz yüze kalmamak için, gündemde kalma ve bazı gayrı resmi oluşumlara alan açma gibi gayelere matuf bu tür beyanatlara ve ilmîlikten uzak, hurafelerden beslenen, insanları düşünmekten alıkoymaya çalışan anlayışlara itibar etmemeye davet ediyoruz.
Dini konularda görüş serdeden herkesi de bazı ülkelerde din adına yaşanan iç çatışmalardan ve bunların acı sonuçlarından ibret alarak İslam'ın kardeşlik anlayışıyla uyuşmayan, toplumda kin ve nefrete yol açacak her türlü davranış ve açıklamalardan özenle kaçınmaya çağırıyoruz." (23.09. 2021)
Buna benzer bir itirazı da imam-hatip liselerinin idaresinden sorumlu olan Din Öğretimi Genel Müdürü Dr. Nazif Yılmaz'ın dün bir açıklamada bulunduğunu biliyoruz. Ancak özellikle bir iddiaya değinmek istiyoruz. "İmam-Hatipler'de deist yetiştiriliyor!" Evet maalesef bu iddia da Ahmet Mahmut Ünlü'nün, hiçbir bilimsel çalışma, araştırma ve bulguya dayanmaksızın sadece çocuklarınızı bu okullara göndermeyin telkinine gerekçe olarak söylediği söz olarak kaldı zihinlerde…
Peki gerçek böyle mi? Hayır… İnternette bir araştırma yaptığınızda özellikle sol düşünceye mensup basın yayın araçlarında bazı yazarların farklı kaynaklardan yaptıkları nakillerle imam-hatip ve deizm konusunu birbirine bağlama çabalarına ve halkı böyle bir hadisenin var olduğuna inandırmaya çalıştıklarını görebilirisiniz. Bu konuda bir açıdan ilgisi olabilecek tek çalışma Düzce Üniversitesi'nden Dr. Fatma Günaydın'ın 'Temel İnanç Soruları' üzerine yürüttüğü ve Ensar Vakfı tarafından yayınlanan çalışmasıdır. Bu çalışmanın bulguları, ilahiyat fakülteleri arasında yapılan 'Din Karşıtı Çağdaş Akımlar ve Deizm' başlıklı sempozyumda tebliğ olarak sunulmuştur. Adı geçen çalışmada imam-hatip liselerindeki 11'inci ve 12'nci sınıf öğrencilerinin 'inanca dair soruları' da ele alınmakta ve gençler arasındaki dini şüphenin nedenleri 'dindarların yaşamlarının meydana getirdiği hayal kırıklığı, ebeveyn ile olan çatışmalı ilişkiler, sebep ve hikmeti anlatılmadan dini emirlerin dikte edilmesine karşı oluşan tepki ve din başlığı altında eleştiriye uğramak' şeklinde sıralanmıştır. Dr. Günaydın bu tür soruların ortaya şu sonuçları çıkarabileceğini ifade etmektedir: "Yaşadığı dünyadaki kötülük ve adaletsizlikleri gören genç, Tanrı'nın merhameti ve adaleti konusunda sarsılır. Din bilim çatışması aynı şekilde genç bireyi ciddi bir ikilemin ve açmazın eşiğine taşır. Kültür dersleri ile inanç konuları arasında bağlantı kurma zorluğu yine dini şüpheye sevk eden amillerdendir." Ancak aynı araştırıcı imam-hatiplilerin yüzde 12'sinin, genel liselerde okuyan öğrencilerinse yüzde 30'unun 'dinden şüphe ettiğini' belirtmektedir.
Gençlik çağının sorgulama ve şüphelenme çağı olduğunu biliyoruz. Taklidi imandan tahkiki imana geçiş süreci olduğunu da… Ama dinden şüphe etmeyi deizmle buluşturmak ve %12'lik bir oran olan 11. ve 12. sınıf örneklemini tüm imam-hatip liselerine genellemek ne bilimsel olarak doğru bir şeydir ne de insaf ve vicdan sahibi kimsenin işidir…
Velhâsıl diyeceğimiz odur ki, elde doğru dürüst bir veri yokken, "imam-hatiplerde deist yetiştiriliyor" iddiası, bilimsel kılıfa büründürülen koca bir yalandır ve geleceğimiz olan gençlerimizin yetiştirildiği okullarımıza atılan koca bir iftiradır!..