Arama

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay
Aralık 14, 2021
Mutaffifin suresinden günümüze mesajlar…
Sesli dinlemek için tıklayınız.

Önceki yazımızda, Medyen ve Eyke beldelerine peygamber olarak gönderilen Hz. Şuayb'ın (AS) yaşadıklarından bahsetmiş, alışverişte haksızlıklar yapan toplumunu uyaran bu kutlu elçinin manidar mesajlarına yer vermiştik. Hz. Şuayb'den (AS) söz eden ayetlerden bir kısmı Mekke'de nâzil olan Hûd suresinde geçmekteydi...

Yine Kur'an-ı Kerim'de ticaretin en önemli iki unsuru olan ölçü ve tartıdan bahseden bir başka sure de Mutaffifîn Suresiydi… Bu sure de Mekke'de nâzil olmuştu… Neden Mekke ve neden ölçü ve tartıda haksızlığa dikkat çeken ve mahşer günü hesabını hatırlatan ayetler?

Bir yönüyle de "Hikmetler Hazinesi" olan Kur'an-ı Hakîm'de, Allah Teâlâ'nın gönderdiği kutlu elçilerin sonuncusu Hz. Muhammed'e (SAV) vahy edilen ayetlerin ticaretten, kazançtan, zarar etmekten ve ticaretin önemli unsurları olan ölçü ve tartıdan bahsedilmesi dikkat çekicidir. Bu ayetleri anlamamızda önemli bir katkısı olacağını düşündüğümüz Mekke şehri ve Sevgili Peygamberimizden (SAV) bahsederek konuya devam edelim.

KADİM TİCARET MERKEZİ MEKKE

Şehri çevreleyen Faran Dağlarının ortasında zirâate elverişsiz çorak bir beldeydi Mekke… Tarım ve hayvancılığa müsait olmayan bu kadim şehrin halkı geçimlerini daha ziyade ticaretle sağlamaktaydı. Ummu'l-Kurâ özelliğiyle "Şehirlerin Anası" olarak bilinen ve anılan bu kadim şehir, bunu hak edecek geçmişe ve şöhrete sahipti… Zira Hz. İbrahim (AS) ve oğlu İsmail'den (AS) beri binlerce yıllık geçmişi olan Mekke aynı zamanda, yılda birkaç kez kurulan panayırlarla bölgenin ticari merkezi konumundaydı… İşte Son Nebi Hz. Muhammed Mustafa (SAV) bu şehirde dünyaya gelmişti.

Okuma-yazma oranının çok düşük olduğu fakat hesap-kitabı iyi bilen, ticareti seven ve mal alıp-satmayı rahatlıkla beceren, çevredeki şehirlere ve ülkelere ticari faaliyetler için gidip-gelen bir şehrin sâkini olarak çocuk yaşta, amcasına yardımcı olarak ticarete başlamıştı Peygamberimiz (SAV)…

Kumaş ticaretiyle iştigal eden amcasıyla birlikte 12 yaşlarında Suriye'ye giden, farklı şehirleri ve insanları tanıma fırsatı elde eden Resul-i Ekrem (SAV) Efendimiz, birkaç yıl içinde dürüst kişiliği ve "özü-sözü doğru" karakteriyle artık kendisine güvenilen bir tacir durumuna gelmiş ve insanlar onu "el-Emîn" olarak anmaya başlamışlardı.

Yirmili yaşlarda, artık birçok tacirin ona ortaklık teklif ettiği, sermaye sahipleri adına ticaret yapan, kervanlar düzenleyip Yemen, Bahreyn ve Şam'a mal götürüp satan, karşılığında Mekke'ye ticari emtia getiren güvenilir bir olmuştu Nebiyy-i Muhterem (SAV) Efendimiz…

Buraya kadar aktardıklarımızdan maksadımız şudur: Mekke bir ticaret şehridir ve bu şehrin sakinlerinden biri olan Hz. Muhammed (SAV) de bu şehirde dünyaya gelen, ticarete başlayan, geçimini bu yolla sağlayan amcasının yanında, dürüst ve başarılı bir şekilde ticaretle iştigal eden biridir. Allah Teâlâ, her peygamberine geçimini sağlayacak bir meslek takdir ettiği gibi Peygamberimize de (SAV) mukaddes vazifesiyle görevlendirilmeden önce meslek olarak ticareti takdir buyurmuştur. Kırk yaşına kadar hem eşi Hz. Hatice'nin hem de ortağı olduğu amcasının ticari faaliyetleri yürüten Sevgili Peygamberimiz (SAV), canlı bir ticari hayatın yaşandığı ve fakat insanların helal-haram ölçülerine özen göstermediği; ölçü-tartı hususunda hassas davranmadığı bir ortamda, özüne ve sözüne güvenilen dürüst bir tâcir olarak tanınmıştı. Mekke'nin fethi gününde, yıllar önce Peygamberimizle ortaklık yapan Abdullah b. Sâib el-Mahzûmî'nin söyledikleri, onun gibi tâcir olan kişilerin İslam'ı kolaylıkla kabul edişlerinde, Peygamberimizin bu dürüst ve güvenilir kişiliğinin önemini ortaya koymaktaydı…

Sanki Allah Teâlâ Ümmet-i Muhammed'e, peygamberlerinin mesleğine dikkat çekiyor, Onun gibi doğru sözlü ve dürüstçe iş yapan bir tâcir olmayı, hatta ticareti uluslararası bir nitelikte düşünmelerini işaret etmekteydi… Nitekim sonraki yıllarda yeryüzü dürüst Müslüman tâcirler vasıtasıyla İslam'ı tanıyacak, Endonezya ve ardından Malezya adalarının sakinleri, sadece Yemenli bir Müslüman kumaş tâciri sayesinde bu yüce din ile şereflenecekti…

Peygamberimizin Medine'ye hicret etmesinden önceki zaman diliminde son nâzil olan surelerden biridir Mutaffifîn Suresi… Bu surenin ilk ayetleri, ölçü ve tartının önemini, kişinin önce kendi menfaatini düşündüğünü, hassasiyet göstermeden yaptığı ölçü ve tartı işlemlerinin, hesabının sorulacağı büyük bir gün için dirilişi anlatır. Bu sure, müşrik bir toplum olan Mekke halkı kadar, hem o dönemdeki bir avuç Müslümanı hem sonradan gelecek İslam Ümmetini hem de genel anlamda tüm insanlığı ilgilendiren "kul hakkı"nı, gündemimize taşıyan ve bunu önemsememiz gerektiğini bize ihtar eden ayetleri ihtiva etmektedir. Sarsıcı üslubuyla şöyle başlar ayetler…

"Eksik ölçüp tartanların vay haline! Onlar, insanlardan ölçerek bir şey aldıklarında tam ölçerler. Kendileri, başkalarına vermek için ölçüp tarttıklarında ise haksızlık ederler (eksiltirler). Onlar, o büyük gün için diriltileceklerini akıllarına getirmiyorlar mı? O gün ki, âlemlerin rabbinin huzuruna çıkacakları gündür!.." (Mutaffifîn, 1-6)

Bu manidar ayetlerin açıklamasını, yorumunu ve İslam toplumundaki etkilerini gelecek yazımızda ele almak üzere huzur, sağlık ve afiyetler dileğiyle…

Mehmet Emin Ay

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN