Bugün sabahtan itibaren kamerî takvime göre Zilhicce'nin ilk gününü idrak etmiş olduk. Hicrî 1444. yılının Zilhicce ayı sizler için, ülkemiz, milletimiz, devletimiz, İslam âlemi ve tüm dünyamız için hayırlı ve mübarek olsun…
Tebrik ve dualarla karşılamamızı gerektirecek bir öneme sahip olan bu ay, aslında kadim bir geçmişe sahiptir ve saygın bir aydır… Zira o, "hürmete layık, saygıya değer" anlamındaki "eşhürü'l-hurum=haram aylar" kavramı içinde yer alan ve Kur'an-ı Kerim'de bahsi edilen bir ay olmakla, öteden beri İslam kültürü ve geleneği içinde zaten değerli bir aydır… İşte bizler bugün itibariyle içinde hac ve kurban gibi önemli semboller taşıyan iki ibadetin, ifa ve icra edildiği günleri de barındıran bir zaman dilimini yaşamaya başlamış oluyoruz. Peki Zilhicce, kelime olarak hangi anlamları taşımaktadır, dinî ve kültürel olarak taşıdığı değerin kaynağı nedir?
Zilhicce'nin anlamı
Çoğunlukla kavramlar ve isimler hakkında başvurduğumuz, en değerli ve güvenilir kaynağımız olan Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi'nin "Zilhicce" maddesinden istifade ederek sizlerle şu bilgileri paylaşmak istiyoruz.
Kelime anlamı olarak sözlüklerin "hac ayı" olarak karşılık verdikleri Zilhicce, -ki bazen Zülhicce, Zülhacce olarak da yazılmaktadır- kamerî takvime göre yılın son ayıdır. Öncesinde Zilka'de, sonrasında ise Muharrem ayları bulunmaktadır.
İslam'ın bir din olarak Arap Yarımadasında ortaya çıkışından önce Araplar, eski ve yeni dönemlerde bu aya farklı adlar vermiş olsalar da Zilhicce isminin Câhiliye döneminde kullanıldığı görülmektedir. Zira onlar "haram aylar" (eşhürü'l-hurum) olarak adlandırdıkları Zilka'de, Zilhicce ve Muharrem aylarında savaş ilan etmeyi, başkalarına saldırmayı ve savaşmayı düşünmezler; bu dönemi huzur ve sükûnet içinde geçirmeye çalışırlardı. Bilhassa haram ayların ilki olan Zilka'de ile Zilhicce ayında ticarî açıdan büyük önem taşıyan panayırlar düzenler ve özellikle ayrı bir değer verdikleri Zülmecâz panayırını, Zihicce'nin 1 ilâ 8. günlerinde gerçekleştirirlerdi. Bu tarihi bilgiler, aslında Zilhicce ayının öteden beri Arap Yarımadasında diğer haram aylarla birlikte kültürel bir değere sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Peki, Zilhicce ayının dinî açıdan taşıdığı değer nedir? Dilerseniz şimdi bu konuya değinelim.
Zilhicce ayının dinî açıdan taşıdığı değer
Zilhicce ayının, diğer haram aylarla birlikte zikredildiği bir ayet, Allah Teâlâ'nın katında da bu ayın/ayların faziletini ve değerini ortaya koymaktadır. Zira onlar, Tevbe suresinin 36. ayetinde, "hurum" yani "hürmete lâyık/saygıya değer" vasfıyla anılmışlardır: "Hiç şüpheniz olmasın, Allah katında ayların sayısı, O'nun gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısına uygun olarak on ikidir. Bunlardan dördü (Zilka'de, Zilhicce, Muharrem, Receb) haram aylardır. İşte doğru olan hesap budur. O aylarda kendinize zulmetmeyin…"
İslam dininin Arap Yarımadasını aydınlattığı dönemde Mekkeliler, Hz. İbrahim (as) döneminden kalan geleneksel usullerle hac ibadetini yaşatmakta ve bu ibadeti Zilhicce ayında gerçekleştirmekteydiler. İslam, haccı da dinin şartlarından biri olarak müminlerin yerine getirmeleri gereken mali ve bedeni bir ibadet olarak kabul etmelerini ve benimsemelerini istedi insanlardan… Bu ibadetin ifasında uyulacak kurallar (Menâsiku'l-Hac) tüm yönleriyle Sevgili Peygamberimiz (sav) tarafından insanlara gösterilerek öğretildi… Kökü tarihin kadim zamanlarına dayanan kurban ibadetinin de aynı zaman diliminde olduğu bilinen Zilhicce ayının bu belirli günleri, aynı şekilde hac ibadetine dair görevlerin yerine getirildiği zaman dilimi de oldu. Böylece -biraz sonra ifade edeceğimiz üzere- Zilhicce ayı, Müslümanlar için hem Hac hem de Kurban ibadetini içinde barındıran, böylesine manevi özelliği bulunan bir ay oldu vesselam…
Zilhicce ayındaki bazı önemli günler ve taşıdığı anlamlar
İslam diniyle birlikte, Zilhicce'nin günleri, farklı güzellikte isim ve manalara da sahip oldu. Şimdi bunları sizlerle paylaşalım.
Öncelikle şu hususu zikrederek başlayalım sözlerimize… Kur'an-ı Kerim'de Fecr sûresinin 2. ayetinde yer alan ve "üzerine yemin edilen on gece"nin, Zilhicce ayının ilk on gecesi olduğu, müfessirlerin çoğunluğunun ittifak ettiği bir husustur. Resul-i Ekrem (sav) Efendimizin, "Allah katında, ibadet edilecek, sâlih amel işlenecek günler içinde, Zilhicce'nin ilk on gününden daha hayırlısı yoktur." ve yine "Allah katında, Zilhicce'nin ilk on gününde yapılan amellerden daha değerlisi yoktur; bugünlerde Allah'ı çokça tesbih edin; tahmîdi, tehlîli ve tekbiri çokça söyleyin" mealindeki hadis-i şerifleri vardır. Diğer yandan, "Kur'ân Tercümanı" olarak bilinen Hz. İbn Abbas'ın (ra), Hac suresinin 28. ayetinde dikkat çekilen "Bilinen günlerde Allah'ın ismini zikretsinler" emr-i ilahisinde bahis konusu edilen "bilinen günler" ifadesini onun, "Zilhicce'nin ilk on günü veya teşrik günleri" olarak yorumladığı nakledilmektedir. Bütün bunlar Zilhicce'nin ilk on gününün, dinî açıdan değeri yüce günler olarak bilinmesi ve benimsenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Zilhicce'nin diğer günlerinin değeri, sahip olduğu isim ve mana zenginliğine gelince, gözlenen husus şudur: Bu ayın 8 ilâ 13. günleri arasında ifa edilen Hac Menâsiki'nin mahiyet, mekân ve vakit gibi hususlar çerçevesinde adı geçen günler farklı isimlerle adlandırılmış ve İslam bu günlere özel manalar yüklemiştir.
Bu bağlamda şunlar söylenebilir. Hac Menâsiki'nin ifasına başlandığı ilk gün olan Zilhicce'nin sekizinci günü "Terviye", dokuzuncu günü "Arefe" ismiyle anılmaktadır. Onuncu gün Kurban Bayramı başlamakta ve dört gün devam etmektedir. Bu ayın onuncu gününe aynı zamanda "Nahr/Zebh günü", yani "Kurban kesme" denilmekte; Zilhicce'nin on ilâ on ikinci günlerine de kurban kesilebildiği için "Eyyâm-ı Nahr" adı verilmektedir. Bu günlere hacıların Mina'da ikamet etmeleri sebebiyle "Eyyâm-ı Minâ" denilmesi de söz konusudur. Son olarak kesilen kurbanların güneşte kurutulmasından dolayı Zilhicce'nin on bir ilâ on üçüncü günlerine de "Eyyâm-ı Teşrîk" adı verilmektedir.
Zilhicce'nin ilk on günü nasıl değerlendirilmelidir?
Sevgili Peygamberimizin (sav) Zilhicce'nin ilk dokuz günü oruçlu olmaya ehemmiyet verdiği ve oruç tuttuğu için bu günlerde oruç tutmak müstehab olarak kabul edilmiştir. Bu sünnet-i seniyyenin ihyası, sair müminler için böylesine faziletli bir amel olmakla birlikte, hac mevsiminde mübarek topraklarda bulunan hacı adaylarının oruç tutarak yorgun düşmeleri ihtimalinden dolayı hacıların, Zilhicce'nin sekizinci ve dokuzuncu günlerinde, özellikle de haccın önemli şartı olan Vakfe'nin yapıldığı Arefe gününde oruç tutmaları mekruh sayılmıştır.
Bu hükümler çerçevesinde diyebiliriz ki, Zilhicce'nin ilk gününden itibaren Arefe günü de dahil olmak üzere, ilk günlerini oruçlu geçirme hususunda gayretli olmak ve hadislerde zikredildiği üzere Allah'ı çokça tesbih etmek; Elhamdü lillah, Lâ ilâhe illallah, Allahü Ekber kelimeleriyle Allah Teâlâ'yı çokça zikretmek, Resûl-i Ekrem (sav) Efendimizin bizlere tavsiyesidir.
"Günlerin en faziletlisi olarak bildirilen" Arefe gününe, sağlık ve afiyet; ibadet ve tâat içinde ulaşmanız dileğiyle…
Mehmet Emin Ay