Önceki yazımızda duanın öneminden bahsederek, ardından "nasıl dua edelim ki, dualarımız kabul edilsin" konusuna başlamıştık. Hem duaların kabulüne engel teşkil edecek pek çok unsurun -ki bunların başında rızkımıza haramların bulaşması gelir- hayatımızın merkezine yerleşmiş olması, hem de dua vasıtasıyla Rabbiyle kurmaya çalıştığı irtibatı koparacak ve engelleyecek, nice bu çağın getirdiği inançsızlık vs. problemlerin varlığı… Günümüz insanı için duanın önemini, dua edebiliyor olmanın ayrıcalığını takdir etmekten uzaklaştırıyor, fertleri ve toplumları… Bu sebeple darlık, zorluk ve sıkıntı zamanlarında çok daha önemli hale gelen "kabul edilen dualar etmek" hususunu incelemeye devam edeceğimiz bugünkü yazımızda sizler için hadis ve siyer kaynaklarından derlediğimiz bilgileri maddeler halinde aktarmaya çalışacağız.
Kabul edileceğine yürekten inanarak dua etmenin en başta gelen şart olduğunu bir kez daha ifade ederek dualarımızın kabulü için aşağıdaki hususların da önemsenmesi gerektiğini belirtmeliyiz.
1. Allah'ın isimlerini zikrederek dua etmek
Allah Teâlâ'nın bildiğimiz ve bilmediğimiz nice isimlerinin olduğu ifade edilir, eserlerde… Bildiklerimiz; O'nun bildirdikleridir, Kur'an-ı Kerim'de… Ve yine bildiklerimiz, Son Nebi'si Hz. Peygamber'in hadisleriyle bildirdiklerinden öğrendiklerimizdir… İnsanın, iman ettiği, inandığı Rabbinin isimlerini bilmesi, bu isimlerin işaret ettiği vasıfları öğrenmesi ve O'nun sahip olduğu yüce sıfatların farkında olması, imanının güçlü bir şekilde sürekliliği açısından son derece önemlidir. Yüce Mevlâmızın, kullarına Zât-ı Zül-Cemâlini tanıtmış olmasının, bu açıdan bir nimet oluşunun da farkında olmak gerekir.
"El-Esmâü'l-Hüsnâ" olarak bilinen En Güzel İsimler, ayet-i kerimede bildirildiği üzere O'na aittir. "En güzel isimler Allah'ındır. O halde siz de bu güzel isimlerle O'na dua ediniz…" (A'râf, 180) ayeti, işte tam, bu güzel isimleri duada zikretmenin öneminden bahsetmektedir. Zira, kula yaşama sevinci, bir işe sarılma arzusu, muvaffakiyet temennisi, üzüntülerine teselli ve bağışlanma ümidi verecek olan nice güzel isimleri vardır Allah Teâlâ'nın… Bu sebeple, dualarında özellikle kendi durumuna ve muhtaç olduğu hususlara göre Yüce Mevla'nın o en güzel isimlerini zikrederek ve tesbih ederek duasına başlamasının; gün içinde de bunları diline vird edinerek daha fazla anmasının, dualarının kabulünde önemli bir vesile olacağını ifade ederler, İslam âlimleri…
Konuyla ilgili olarak bir asr-ı saadet hatırası aktarmak isteriz sizlere… Enes b. Mâlik (ra) anlatıyor:
Resûlullah (sav) ile birlikte otururken, namaz kıldıktan sonra bir adamın şöyle dua ettiğine şahit olduk: "Allah'ım! Hamd ancak sanadır, Senden başka ilâh yoktur. Gökleri ve yeri yaratan da Sensin… Kullarına, bol bol ihsan eden de Sen… Ey Celâl ve İkram sahibi! Ey Hayy (ezelî ve ebedî bir hayata sahip olan) ve Kayyûm (kâinatı idare eden)! Ben, Senden istiyorum Allah'ım!" Bunu duyan Resûl-i Ekrem (sav), adamın bu davranışını ve sözlerini onayladı, sonra şöyle buyurdu: "Şüphesiz bu kişi, Allah'a, ism-i âzam ile dua etti. Kim onunla dua ederse mutlaka duası kabul edilir ve istedikleri kendisine verilir."
Hadislerde kendisinden bahsedilen İsm-i Âzam'ın, Allah Teâlâ'nın hangi ismi olduğu açık ve net bir biçimde bildirilmemiştir. Tıpkı Kadir Gecesi'nin, Ramazan-ı Şerif'in içinde gizlenerek, müminlerin, her biri Kadir Gecesi olmaya aday, her biri onun kadar kıymetli bu geceleri, ihya etmelerine teşvik edildiği gibi, burada da yine müminleri, Allah Teâlâ'nın bu güzel isimlerini inanarak ve benimseyerek zikretmeye teşvik vardır. Zira bu isimlerin hepsi güzel, hepsi yüce (azîm) isimlerdir. Önemli olan onları yürekten inanarak zikredip, bu isimlerin sahibinin rahmetini ve ilgisini celb etmektir.
2. Duanın kabulünde acele etmemek
Her şeye en kısa sürede ulaşmayı hedefleyen günümüz insanı için sabır son derece önemli bir erdem haline gelmiştir diyebiliriz. Günümüzde özellikle gençler her şeyin hızlı bir şekilde gerçekleşmesini istemektedirler. Halbuki duanın kabulündeki şartlardan biri de duaların kabulünde acele etmemektir. Bir tarafta, yaratılışında "acelecilik" özelliği var olan insan, öbür tarafta duasının kabulünde acele etmemesini öğütleyen Sevgili Peygamberimiz (sav)…
Bizim bilmediğimiz nice hikmetlerin sırlandığı dünya hayatımızda bazen arzu ve isteklerimizin gerçekleşmediğine de şahit oluruz. İlk zamanlar bu durum bizi üzerken, sonradan gelişen olaylar, aslında bizim için "olmayan" işin, "hayırlı olan" neticeyi doğurduğuna da şahit oluruz. Kişinin, bu konuda sabır gösterme olgunluğuna erişmesi kolay değildir. Ancak kulluğun en güzelinde de örneğimiz olan Nebiyy-i Muhterem (sav) Efendimizin tavsiyesine uymak ve bunu bir şuur haline getirmek en doğrusu olandır. Asırlar önce şöyle buyuruyor bir hadisinde:
"Sizden biriniz, 'dua ettim ama duam kabul edilmedi' diyerek acele etmediği sürece mutlaka duası kabul edilir."
Konuya devam edeceğiz. Kabul edilen dualar edebilmek dileğiyle…
Mehmet Emin Ay