İsrail kameri takvimine göre 5778 yılını idrak etti, kutladı. Burada yıllık bir muhasebe yaptı ve muhasebede karşısına Türkiye tehdit olarak çıktı. Türkiye'de de yıllık olarak yenilenen kırmızı kitapta irtica tehditleri sıralanırdı. Şimdi de İsrail bölgede Türkiye'yi potansiyel bir tehdit olarak görüyor. Türkiye herhalde içeride olmasa bile dışarıda birilerine karşı tehdit içeriyor. Arap Baharı'nın darbeler sürecine yuvarlanmasıyla birlikte (2013) İsrail bölgede artıya geçmişti. Netanyahu da bunun rantını bolca yedi. Arap Baharına karşı darbelerden en çok yararlanan ve istifade eden ülke konumuna yükseldi. Rıfat Esat'ın 1982 Hama Olaylarını değerlendirmesi sırasında, 'nüfus düzenlemesi yaptık' demesi gibi yeğen Beşşar Esat da 7 yıldan beri İsrail hesabına Suriye'de nüfus planlaması yapıyor! Yetmez mi? İsrail'e göre Esat'tan iyisi Şam'da kayısı! Demokrasisi ile böbürlenen İsrail başkasının demokrasilerini kıskanıyor. Kaldı ki İsrail basını Netanyahu'da otoriter eğilimler keşfediyor, gözlüyor. İsrail basını özellikle de Haaretz gazetesi Netanyahu'nun 2018 yılında en iyi dönemini geçirdiğini ve 2019 yılında veya 5778 İbrani yılında oldukça kötü bir yılla karşılaşabileceğini öngörmektedir. Bunun iki nedeni olmalıdır. Birincisi, Mahmut Abbas'ın durumunun kritik olması ve her an ölme ihtimalidir. İsmi de Abbas olduğundan 'yolcudur Abbas' tekerlemesine uyar. Filistin'de eski düzen tökezleyince yeni düzen kurmak zorlaşabilir, süreç kontrolden çıkabilir ve rüzgar Netanyahu'nun istemediği güzergahta esebilir. Yediot Ahranot gazetesinin de yazdığı gibi Netanyahu'yu kederlendirecek ikinci gelişme Trump'ın azli ya da Kongre'de çoğunluğu kaybetmesi olabilir. Bu durumda Netanyahu İsrail için sağılır inek mesabesinde olan Trump'dan daha fazla yararlanamaz. Belki de rüzgarlar tersinden esmeye başlar. Bu açıdan İsrail basını İsrail için gelecek yılın daha zor geçebileceğini öngörmektedir.
İsrail'de yeni İbrani yıl ile alakalı olarak bazı veriler paylaşılmaktadır. Sözgelimi, dünyadaki Yahudi nüfusunun 14.7 milyon civarında olması bu verilerden birisi. Buna göre Yahudilerin yarısı İsrail'de yaşıyor. Diğer yarısı ise diaspora Yahudileri olarak yeryüzüne dağılmış vaziyette hayat sürüyorlar. Yine Yahudilerin seçilmiş millet olduğuna inanan Yahudilerin oranı yüzde 55'i geçmiyor. Kur'an-ı Kerim vaktiyle Yahudilerin alemler üzerine seçildiklerini onaylıyor lakin zamanla şartlı, mukayyet olan bu vasıflarını kaybetmişlerdir. Kur'an-ı Kerim onlar hakkında iki defa büyüklenme içine gireceklerini haber vermektedir. Kur'an-ı Kerim'in ifadeleri bugünlere işaret etse gerek.
İsrail basını Suriye'deki savaşın sonuna yaklaşılmakta olması nedeniyle İsrail'in bir önceki sene zor günler geçirdiğine temas ediyor. Keza ülkenin Hizbullah ile Hamas kıskacı, cenderesi altında olduğunu yazıyorlar. İbrani takvimine göre yeni yılda İsrail'in karşılaşacağı tehditlerden birisinin Türkiye olduğu ifade ediliyor. Türkiye'nin İsrail'e tehdit içermesini üç nedene bağlıyorlar. Türkiye'nin güçlü bir nizami orduya sahip olması. Yine İsrail'e düşmanca örgütleri bağrına basması ve onları sahiplenmesi. Bunlara ek olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İsrail'i açıkça eleştirmesi ve İsrail'e karşı dostane olmayan bir politika izlemesidir. Tel Aviv Üniversitesi uzmanlarından Yeftah Şabir NATO'dan, Batı'dan kopmadan Türkiye'nin İsrail ile savaşamayacağını öngörmektedir. Burada Yahudilerin ilginç bir çelişkisi var. O da Türkiye'nin haklı çıkışlarını önleyebilmek için Türkiye'yi NATO'dan atmakla tehdit etmek. Bu konuda İsrail basını çok meraklı ve bu yönde en çok haber İsrail basını tarafından üretilmektedir. Sözgelimi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, 'Batı'ya giderek daha hararetli bir şekilde muhalefet eden bir lider olarak' tanımlayan, Fransız sokak filozofu Bernard-Henri Lévy "Batı'nın kolektif olarak, bir rehinenin serbest bırakılması basit talebini değil, ancak Türkiye'nin NATO'dan atılması talebini dile getirmesinin zamanı geldi" diyerek hazımsızlığını ortaya koymaktadır. Yahudiler böbürlenme, kendilerine çok güvenme huylarından dolayı çelişkiler yumağından kurtulamıyorlar. Hem İsrail'in sigortasını Türkiye'nin NATO üyeliğinde görüyorlar, hem de sudan bahanelerle Türkiye'nin NATO'dan atılmasını istiyorlar. Bindikleri dalı kesiyorlar. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!
Türkiye'nin Rusya'dan S-400'ler siparis etmesi NATO çevrelerini rahatsız etmişti. S-400'lere karşı ABD F-35 savaş uçaklarını Türkiye'ye teslimini bir süreliğine geciktirmiş, askıya almıştı.
İsrail kaynakları bunu da kendilerinin becerdiğini, engellediğini söylüyorlar. Ortada ilginç bir durum var. Yine İsrail gelişmiş ve stratejik silahların Mısır ile Suudi Arabistan'a satılmasına karşı çıkıyor. Bahanesi de şu: Dost ve bende olsa da cılız olan bu rejimler ileride İsrail düşmanı güçlerin eline geçebilir. İsrail şantaj ustası. Olmamış çocuğa don biçiyor! Yani size her şartta gelişmiş silah satmak istemiyorlar. Bahanesi ise çok. Her şey İsrail'in kaygı ve endişelerini tatmine yönelik.
İsrailli uzmanlar Türkiye'yi yakın gelecekte ve uzun vadede tehdit olarak görseler de bunu düşük yoğunlukta bir tehdit olarak değerlendiriyorlar.
Holokost İsrail için nasıl bir sektör haline gelmişse sınırsız tehdit algısı da aynı şekilde İsrail'in vazgeçilmez sektörlerinden birisi haline gelmiştir.
İsrail acıları, tehditleri pazarlayarak yaşıyor.