Arama

Mustafa Özcan
Ağustos 24, 2018
Demokrasi sığ sularda yüzmez!

Trump gelmiş geçmiş en krizmatik (kiriz üreten) liderlerden birisidir. Sosyal medyayı kullanması da bu krizmatik yönünü artırıyor. Esasında devlet adamları çok sık halkın önüne çıkmaktan da, ileri geri konuşma yapmaktan da sakınmalı. Açıklamalarını soğutarak yapmalılar. Her aklına eseni konuştuğunda arkasını toplayacak adımlara ihtiyaç olacaktır. Bazen ağızdan çıkan yanlışların arkasını toplamak da zor veya sıkıntılıdır. En iyisi liderlerin gelişi güzel aklına estiği gibi konuşma yapmaktan uzak durması, kaçınmasıdır. Bu anlamda sosyal medya da tehlikeli. Haddi zatında devlet adamlarının cep telefonu kullanıp kullanmaması hususu tartışmalıdır. Süzgeçle, perde gerisinden konuşmaları evladır. Zira canlı olarak konuşma yapmak dil sürçmesi ve özensizliği de beraberinde getirebilir. Trump'ın güne kaç yalanı sığdırdığı tartışma konusu olmaktadır. Şimdiye kadar kim bilir ne kadar yalan söyledi, çetelesini tutmak bile mümkün değil. Lakin günümüzde en fazla yalan söyleyen kitle siyasi liderlerdir. Nedeni nedir? Çok basit bir cevabı olmalı. Bu da günümüz liderlerinin Makyavelli'in çömezleri olmalarıdır. Sünger gibi, zeytin yağı gibi üste çıkmak isterler bunun için de yalana ihtiyaç duyarlar. John Mearsheimer tarafından kaleme alınan 'Liderler neden yalan söyler? Uluslararası politikada yalan gerçeği' kitabı bunun analizini yapmaktadır. Günümüzün siyasetçisi sığdır. Zira onu besleyen tavan, temel de sığdır. Büyük liderler genellikle bunalım çağlarının ürünleri ve çocuklarıdır. Bunalım liderlerin melekelerini geliştirir ve yeteneklerini artırır. Bu sayede Churchill ile de Gaulle gibi liderler efsanevi ünlere kavuşmuşlardır.

Süzgeçleri geçerek Trump nasıl oldu da ABD'de yönetime geldi ve başkanlık koltuğuna oturdu? ABD'de çeperleri geçmek bu kadar basit mi? Yapısı bu kadar kırılgan mı? Rejimin kendini savunma mekanizması yok mu? Bunun iki şıklı bir cevabı var. Bunlardan birisi kamuoyunun sığlığıdır. Boş vaatlere kanmasıdır. Berlusconi de İtalyanları kandırmış ve 10 yılı aşkın bir surette İtalya'yı yönetmiştir. Trump gibi zengin ve demagogdur ve uğraş alanları da birbirine benzemektedir. Para, güç ve kadınlarla uğraşmışlardır. Trump gibi Berlusconi'nin de Putin gibi liderlerle yıldızı barışıktır. İktidarlarını ve güçlerini hedonizme ulaşma köprüsü yapmışlardır. Burada en önemli etkenlerden birisi örgütlü veya beynelmilel Yahudi'nin katkılarıdır. Halk alabildiğine sığlıkla maluldür buna mukabil Yahudiler de örgütlüdür. Amerikalı Yahudiler genellikle demokratlara oy vermelerine rağmen bir de üst düzeyde seçicileri vardır. Mali kaynağı bunlar temin eder, kanalize ederler. Bu açıdan Yahudi lobisinin seçiciler kurulunu da yabana atmamak gerekir. Trump'ı destekleyenler arasında Yahudi asıllı Amerikalı ünlü kumarhaneler zinciri sahibi Sheldon Adelson da vardır. Seçim kampanyasına 20 milyon dolar civarında bağışta bulunmuştur. Örgütlü Yahudi seçimleri etkileyebilmektedir. Bu açıdan da Trump yönetimi bir konsorsiyum gibidir. Yahudiler ile Evanjelikler baş destekçisi pozisyonundadır. Taşralı Amerikalı ise sığlığı sebebiyle zengin olan Trump'ın kendilerine yağ ile bal akıtacağını zannetmiştir. Esasında Trump'ın içe kapanma politikasının temel nedenlerinden birisi de içerideki halkı küreselleşmenin etkisinden korumaktır. Bu ise özensiz ticaret savaşlarını beraberinde getirmiştir.

Yahudi severliğine ve kabalığına ilaveten ırkçı dürtüleri de vardır. Bu yönü bazen uluslararası ilişkilerde sorun teşkil etmektedir. Başını belaya sokmaktadır. Son attığı tweetlerden birisinde Güney Afrika rejimini hedef almış beyazların topraklarına el koyduğunu ve beyaz çiftlik sahiplerini öldürdüğünü ileri sürmüş ve Pompeo'dan da bunun takipçisi olmasını istemiştir. Bunun üzerine Güney Afrika yönetimi de Trump'a tepki göstermiştir. Halbuki Trita Parsi'nin attığı bir başka tweette ispat edildiği gibi Güney Afrika nüfusunun yüzde 8.9'unu teşkil eden beyazlar hala ülke topraklarının yüzde 72'sine sahip bulunuyorlar. Irkçılık yüzünden Trump'ın başı beladan kurtulmuyor. Sözgelimi, Kaçık/Dengesiz kitabının yazarı eski siyahi danışmanlarından Omarosa Manigault'ın Beyaz Saray'da herkesle düşüp kalktığını iddia etmiştir. Bu dürtüleri her gün başına yeni dertler açmaktadır.

Pakistan'ın yeni başbakanı İmran Han da Trump'a posta koyarak artık bundan böyle ABD'nin uşağı olmayacaklarını söylemiştir. Bu nedenle de Time dergisi son kapağında Trump'ı baş aşağı giden birisi olarak tasvir etmiştir.

Trump'ın gelmesinde Siyonistlerin veya Evanjeliklerin katkısı kadar sığ kitlelerin de katkısı olmuştur. Amerikan demokrasisine 'sefihler demokrasisi' demek mümkün. Kur'an tekil olarak sefih ifadesinden ziyade çoğul kipi olarak 'süfeha' ifadesini kullanır. Demek ki sığ kitle, akılsızlar güruhu yani sefihler birçok sapmanın da nedeni olabilmekte ve fodullar iktidarına kapı aralamaktadırlar. Demokrasi sayısal anlamda yani nicelik olarak ideal veya saygın bir rejim olabilir. Ama nitelik anlamında böyle olmadığı bir gerçektir. Her sistem sağlam bile olsa bir aşınma payı, dönemi de vardır. Kamuoyu sefihlerden teşekkül ediyorsa bunun ortaya çıkaracağı iktidar da felaket olacaktır. Bu niceliğin egemenliğini tesis edecektir. Bugün ABD'de gördüğümüz bunun arazlarıdır. Siyonizm çoğunluğu yedeğine takmış gütmektedir. Akıl adamların veya reşit adamların da ellerinden bir şey gelmiyor.

Kamuoyu sağlıklı olmadan reşit bir idarenin teessüs etmesi kabil görünmemektedir.

Kur'an Firavun ile çevresini birlikte andığı kadar ona itaat eden zümreyi de yerer. Firavun'dan bahsettiği her yerde 'mele' yani çevresinden bahseder. Bunlar ABD ölçeğinde lobiler olmalıdır. Bir de ' kavmini hafife aldı, onlar da itaat etti' diyerekten sığ ve sefih kalabalıklara ve kitlelere de işaret eder.

Kısaca sarmal bir yanlıştan bahsetmek mümkündür. Firavun, çevresi ve kitlesi. Çevresi Karun, Haman, Belam gibi seçkinlerden oluşurken bir de bendesi tabanı yani kitleler vardır.

Kısaca demokrasi sığ sularda yüzmez. Sefihlerin yücelttiği demokrasi yıkılmaya mahkumdur.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN