Arama

Mustafa Özcan
Eylül 10, 2018
Kırkını çıkarmak

Kutsal günleri ve geceleri pek sektirmem. Onlara ehemmiyet vermekle birlikte günlük telaşe ve meşgaleler arasında; bazen kendi yoğunluğumuza gömüldüğümüz, afaktan koptuğumuz oluyor. 11 Eylül 2018 günüyle birlikte idrak edeceğimiz yeni hicri yılbaşını doğrusu unutmuştum ta ki, Cezayir'de yayınlanan eş Şuruk gazetesinden Sultan Burkani'nin 'yeni yıl, yeni sayfa' başlıklı yazısını görünceye ve okuyuncaya dek. Hicri yılbaşı bu yıl itibarıyla, Yahudi yılbaşına denk geldi. İlginç bir tevafuk. Yahudi yılbaşı 'Rosh Hashanah' olarak anılmakta ve ifade edilmektedir. İlginç bir tevafuk eseri olarak Yahudilere ait yılbaşı ile İslam ve Müslümanlara ait takvimin öngördüğü yılbaşı aynı güne denk geldi. Rosh Hashanah 10/11 Eylül tarihlerine (2018) tekabül ediyor. Bu yılki hicri yılbaşı ise 11 Eylül tarihine denk geliyor. Yılbaşları bu suretle ender de olsa kesişmiş oluyor. Bununla birlikte dikkatimi çeken bir başka husus daha oldu. O da bilaistisna herkesin Yahudi yılbaşını tebrik için sıraya girmiş olmasıdır. Halbuki neredeyse Müslümanların hicri yılbaşını hatırlayan yok! Söz gelimi, Başkan Yardımcısı Mike Pence eşi Karen ile birlikte Yahudi yılbaşı münasebetini kutluyorlar ve İbranice 'Shana Tova' ifade ve ibareleriyle Yahudilerin bu kutlu günlerini tebrik ediyorlar. Clinton ailesinin biricik kızları Chelsea Clinton da keza 'L'Shana Tovah!' ifadeleriyle birlikte Yahudilerin yılbaşını kutluyor. Eskiden bizde de bu yönde derin bir hassasiyet vardı ve hatta Hasan Aksay gibi zevat 12 Eylül öncesinde Hicret gibi Türkçe-Arapça dergileri yayın hayatına sokuyorlardı. Hedefimize ulaştığımızı düşündüğümüz nispette sanki dini değerlere yabancılaştık. Dini değerlerden kopuyoruz. Dini etkinlikler konusunda eski hassasiyetler kayboldu. Yahudiler ise dostlarıyla birlikte bu hassasiyetlerini koruyorlar.

Bu yılki yılbaşlarının birbirine uzanmasında ve aynı günlere denk gelmesinde kaderin bir sırrı olmalı. Müslümanlar da 15'inci hicri asrın 40 yılını devirdiler ve geride bıraktılar. Kısaca 15'inci hicri yüzyılın kırkını çıkardılar. 15'inci yüzyıl birçok Müslüman müellife ilham kaynağı olmuştur. Bunlardan birisi olarak İslam dünyasında tartışmalı isimlerden birisi haline gelen Fazlurrahman'ın 1400'üncü hicri yılına ithaf etmiş olduğu 'İslam' kitabıdır. 15'inci yüzyıla adanmış kitaplardan birisi de Mısırlı mütefekkir Enver el Cündi'nin, '15'inci Yüzyılın Başlarında İslami Yayılma' adlı kitabıdır. 15'inci yüzyıla dair tefeül ve iyimserliklerini veya iyi beklentilerini kaleme alanlardan birisi de Arapların 'cins' tabir edilebilecek kafalarından olan Muhammed Ebu'l Kasım Hac Ahmed'in 'Cedeliyetü'l gayb ve'l insan ve't tabia/ El Alemiyyetü'l İslamiyye Es Saniye' adlı çalışmasıdır. Bu kitap daha sonra benzeri bir çok kitaba ve müellife ilham kaynağı olmuştur. Zira söz konusu kitabında İslam'ın ikinci küreselleşmesinden bahsediyor. Bu anahtar kavram çok önemli. Zira 'Peygamberini hidayetle ve onu bütün dinlere üstün kılmak için hak dinle gönderen O'dur. Şahit olarak Allah yeter (Fetih/28)' ayetinin yorumunda alimler İslam'ın üstünlüğünün iki devrede tamamlanacağını haber vermektedirler. Bunlardan ilki Asr-ı saadette vukua gelmiştir ve geçmiştir. İkincisi ise Müslümanların ikinci yükseliş devri olan ahir zaman diliminde olacaktır. Sudan'lı Muhammed Ebu'l Kasım Hac Ahmed, 15'inci hicri yüzyıla armağan olarak yazdığı bu kitapta İslam'ın ikinci küreselleşmesini işlemektedir. Hadislerde haber verildiği gibi İslam'ın kabuğuna çekileceği dönemler olacağı gibi bir de boynunu uzatacağı dönemler de olacaktır. Ebu'l Hasan en Nedevi'nin yazdığı gibi İslam tarihinde med ve cezir (gel/git) devreleri yaşanmıştır. Müslümanlar kah sefil duruma düşmüşler kah toparlanmışlardır. Haçlı ve Moğol saldırıları bunlara somut örneklerdir. Tarihte Haçlılar ile Moğollar nöbetleşe saldırmışlardır günümüzde ise senkronik bir biçimde saldırmaktadırlar. Suriye'de bugün hem ABD hem Rusya'nın; hem İran hem de İsrail'in saldırılarını görebilmekteyiz.

Alelade insanlarda rüşt yani akil baliğ olma dönemi 18-22 yaşları arasındadır. Buna ergenlik çağı denilmektedir. Genellikle de peygamberlere risalet verilme yaşı ise 40 ve üzerindedir. Peygamberlerden olmasa da müceddit kabul edilen Ebu'l Hasan El Eş'ari 40 yaşında hocası Cubai'ye kafa tutmuş ve Mutezile saflarından ayrılarak ehl-i hadisin saflarına geçmiş, katılmıştır. Milletler de kırk yaşlarında olgunlaşmaktadırlar. Sözgelimi Tih Çölü'nde Beni İsrail kırk yıl devran etmiş ve talim yapmıştır. Böylece hastalıklarının tortularından, çökeltilerinden kurtulabilmiştir.

1400 hicri yılı ilhamlara medar olduğu gibi büyük olaylara da sahne olmuştur. Kissinger gibilerine göre esasında kronoloji değil de olaylar, hadiseler bazında 21'inci yüzyıl 1979 yılında (1400 hicri) sökün etmiştir, şekillenmiştir. 21'inci yüzyılın çatılma veya başlangıç noktasıdır. 11 Şubat 1979 tarihinde İran devrimi gerçekleştirilmiştir. Keza aynı yıl içinde Kabe baskını yaşanmış ve Cuheyman Uteybi ismindeki birisi arkadaşlarıyla birlikte Suudi rejimine baş kaldırmış ve kendilerini Mehdi ve kadrosu ilan etmiştir. 1400 hicri yılından yüzyıl evvel de Sudan Mehdisi İngilizlere karşı huruç eyleminde bulunmuştur. 1979 yılında gerçekleşen üçüncü olay ise Sedat ile Begin arasında Jimmy Carter aracılığıyla varılan Camp David antlaşmasıdır. Bu olaylar İslam alemini 40 yıl boyunca bağlamıştır. Küsüf vaktine çevirmiştir. İran, devrimden sonra bitmez tükenmez savaşların kaynağı olagelmiştir. Arap Baharını kışa çeviren faktörlerden birisi olmuştur. Camp David ile birlikte Mısır İsrail ve Batı'nın kontrolüne girmiş, peyki haline gelmiştir. Camp David Mısır'ı 40 yıl boyunca bağlamış ve kıpırdatmamıştır.

1440 hicri yılla birlikte bu olayların tortuları günümüzü etkilemeye devam etmektedir. 40 yıldan beri İslam alemi çile dolduruyor, çıkartıyor. 1440 yılıyla birlikte çile günlerini doldurmuş ve kırkını çıkarmış olacaktır. 1440 yılı düğüm bir yıl olacağa benziyor. Sadece İslam ve Yahudi yılbaşlarının birbirini tutmasıyla değil aynı zamanda 2001 yılında vukua gelen 11 Eylül hadisesinin de yıldönümüne denk gelmesi asimetrik bir küreselleşme ile karşı karşıya bulunduğumuzu ihtar ediyor. 11 Eylül İslam'ı baskılama rejimiydi. 1440 yılıyla birlikte galiba bu süreç tersine dönecek ve Müslümanlar 11 Eylül küresel prangasından da kurtulacaktır. Atılım yıllarının başlangıcı olacak.

1979 yılında çileye giren İslam alemi 2019 yılında umulur ki çilesini tamamlar ve serazat bir biçimde ikinci küreselleşme çağına adım atar. 1440 hicri yılbaşı çile yıllarını doldurduğumuzun habercisidir. Acıların bittiği, dindiği ve düşlerin hakikate erdiği bir siftah olabilir. Yeni bir yıl yeni bir sayfa demektir.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN