Arama

Mustafa Özcan
Mayıs 22, 2019
Selman Avde’nin günahı ne?

İngiltere'nin meşhur haber sitelerinden MEE, Ramazan bayramından sonra Selman Avde ile birlikte dava arkadaşları İvaz Karni ile Ali el Umeri'nin idam edilebileceğini duyurdu, kayda geçti. Olur mu olmaz mı, önümüzdeki günlerde hep birlikte tanık olacağız. Bunu iki sebebe bağlıyor. Dünyanın umursamazlığı ile İran'la gerilimin sunduğu bulanık hava. 23 Nisan (2019)tarihinde Suudi Arabistan terör isnadı ve suçlamasıyla 37 kişiyi idam etti. Toplu idamlar Cemal Kaşıkçı meselesinin sonrasına rastlamasına rağmen dünyadan kayda değer bir ses çıkmamıştır. Bu da Riyad rejimini yeni idamlar konusunda cesaretlendirmektedir. İran gibi ülkeler mesele sadece Şiiler olduğunda hop oturup hop kalkıyor, tepki veriyorlar. Nimr Nimr hadisesinde olduğu gibi. Kaldı ki, Uluslararası Af Örgütüne göre Suudi Arabistan'dan daha fazla kişiyi idam ettiği belgelenebilen tek ülke vardır o da İran'dır. Mazlumları idamda iki ülke birbiriyle yarışıyor. Genellikle adi suçlu değillerse İran darağacına genellikle Sünni kesimleri ve kökenlileri gönderiyor. Suudi rejimi de İslamcı/terörist yaftasıyla yine aynı kesimleri darağacına gönderiyor. Esat'ın da olağan suçluları Vehhabiler ile Müslüman Kardeşlerden oluşuyor! Uluslararası topluluk da idam edilenler İslami kimlikli olunca umursamıyor, insan yerine koymuyor. İlgilenmesi için ya batılı ya azınlık ya da liberal olması gerekiyor. Demek ki Selman Avde (Udeh) ve arkadaşları idam edilse kimseden ses çıkmayacak, herkes kulağının üzerine yatacak. Bu da Suudi Arabistan'ı cesaretlendiriyor. Muhammed Bin Selman'ın cesaretini artıran hususlardan biri de bölgedeki konjonktür ve gerilim atmosferi. İran'la sürtüşmeden doğan bulanık ortamdan bilistifade idamları gerçekleştirmek istiyor.

Peki, Selman Avde'nin suçu ne? Hayrı tavsiye etmesi ve mübeşşirettan rüyalar görmesi. Gördüğü bazı müjdeci rüyalar ile Katar meselesinde tarafsız kalması daha doğrusu 'ıslahı zatu'l beyn' yani arayı düzeltme çağrısında bulunması ve bu yöndeki çabaları tebrik etmesi.

Selman Avde'nin idam edilmesi meselesinin rüyalarla ne alakası olabilir? Filistinli tanınmış yorumculardan Nihat Bessam Cerrar tutuklanmasını gördüğü rüyalara bağlamıştır. Selman Avde bunları da izleyicileriyle de paylaşmıştır. Bunlardan birisinde Mekke'de Hazreti Peygamber ve sahabelerin dirildiğini görüyor. Suudi güvenlik güçlerinin gözetiminden gizlenerek güvenli evlerde toplanıyorlar. Ya da toplanmak için Hazreti Peygamber güvenli bir ev bulunmasını emrediyor. Buradan da Mekke'nin Hazreti Peygamber için güvenli olmadığı anlamı çıkıyor. Sahve neslinin hedef alınması da rüyayı doğrular nitelikte. Bu güvenli evde Resulullah ile müşerref olan Selman Avde kafaları karışık ümmete yol göstermesi amacıyla Hazreti Peygambere bazı sorular soruyor ve cevaplarını kaydetmek üzere de izin istiyor, izni de koparıyor. Selman Avde bu müjdeci rüyayı ümmetin dirilişine bağlıyor. Rüya üzerinden Peygamber ve sahabe izi üzerine yeni bir neslin doğuşunun, zuhurunun yakın olduğunu anlıyor. İşte bu rüya üzerine yorum yapan Nihat Bessam Cerrar bilahare tutuklanan Selman Avde'nin bu rüyanın kurbanı olduğunu söylemektedir. Rüyada Suudi rejimi zımni olarak gayri İslami olarak tasvir ediliyor. Suudiler rüyadan bile nem kaparlar.

Selman Avde'nin ikinci rüyası ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili. Bir rüyasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ziyaret ediyor. O sırada oturur vaziyette olan Erdoğan selamı alarak derhal ayağa kalkıyor. Bu Türkiye'nin İslam'a hürmetini gösteren ve ötesinde İslam'la yeniden ayağa kalkacağını müjdeleyen bir rüya. Birinci rüyasında, Resulullah'ın Suudi Arabistan'ın güvenlik önlemlerinden dolayı endişeli olduğunu görüyor, güvenli buluşmaları için hatırlı kimselerden yardım istenmesi, alınması gündeme geliyor. Buna mukabil Türkiye rüyası açık. Ben de Anadolu'dan Hicaz yerine aksine Hicaz'dan Anadolu'ya manevi bir yolculuğu konu edinen bir rüyayı 'Rüyadaki Şehir' başlıklı yazımda işlemiştim ( www.timeturk.com/tr/makale/mustafa-ozcan/ruyadaki-sehir.html ) Suudi rejimi Selman Avde'yi cezalandırarak aslında rüyalarından intikam almış oluyor.

İnsanlar zaman tünelinde bir ayıklanma sürecinden geçiyorlar. Zamanı renklerin üzerinde belirdiği bir turnusol kağıdına benzetebiliriz. Zaman tünelinde 'temhis' yani bir ayıklanma süreci ve işlemi yaşanıyor. Zaman bir anlamda turnusol kağıdı ve bir anlamda da altının ayarını belirleyen mihenk taşı hükmündedir. Suudi Arabistan'da yaşanan aykırı süreçle birlikte gerçek dava erleriyle sahtelerinin birbirinden ayrıştığını görüyoruz.

Söz gelimi geçmişte Selman Avde'den ziyade Ayiz el Karni ile meşgul olur ve onu ve yazdıklarını takip ederdim. Hatta hayranlığımdan dolayı bir iki yazımı ona tahsis ettiğimi ve adadığımı hatırlıyorum. Lakin geldiğimiz noktada kendi kimliğini ve geçmişini inkar etmekte ve Selman Avde ile İvaz El Karni gibilerinin durumuna düşmemek için Muhammed Bin Selman'ın eteğine yapıştığını görmekteyiz. Muhammed Bin Selman'ı memnun etmek için iki şeyi yapmakta. İsrail yerine Türkiye'yi hedefine almakta ve ayrıca Muhammed Bin Selman'ın 1979'u milat olarak verdiği Sahve yani uyanış sürecini karalamaktadır. Sahve'nin toplumu kutuplaştırdığını; bağlılar ve bağlı olmayanlar şeklinde din üzerinden toplumu ikiye böldüğünü ve asık yüzlü ve abus çehreli bir içtimai atmosfer ürettiğini ileri sürmektedir. Bu da onun Salih Megamisi gibi Muhammed Bin Selman'ın terfih politikasını angaje olduğunu gösteriyor. Eğlence kültürünü ve politikasını tebcil ve tazim etmektedir. Sahveyi kötüleyerek eğlence kültürünü yüceltiyorlar. Eğlence kültürü acaba Cemal Kaşıkçı gibi muhalifleri fırınlarda yakmak ve asit kuyularında eritmek midir? Veya bu uygulamaları alkışlamak mıdır? Nitekim Salih Meğamisi de eğlence kültürünün peşine takılarak Türkiye'yi karalamakta, Davud daha doğrusu İsrail yıldızını bağrına basmaktadır. Meğamisi Türkiye'nin Cemal Kaşıkçı meselesi üzerinden Suudi Arabistan'ı dünya aleme rezil ve teşhir ettiğini ifade etmektedir. Ayiz Karni ile birlikte yine saray vaizlerinden Salih Meğamisi Türkiye, İran ile Katar'ı hedef tahtasına oturturken İsrail ile ilgili efendilerini kızdıracak bir imada bile bulunmuyorlar. Böylece temhis faslında ve zaman aynasında gerçek renkleri ve foyaları ortaya çıkmaktadır. Belki birkaç yıl öncesinde böyle bir değerlendirmeyi yapabilecek bir pozisyonda olmayacaktır. Zaman turnusol kağıdı ve keşşaf-ı hakikat olarak bize bu imkanı bahşetmiştir..

Ayiz el Karni sadece bir fikir veya edebi ürün intihalcisi olmakla kalmayıp, ötesine geçmekte nesillerin birikimlerine de kara çalmaktadır. Rüyaların da hırsızıdır. Saraya şirin görünmek için nesillerin gayreti olan Sahve olgusunu ve buna omuz veren uyanış neslini kötülemekte ve yapılan güzellikler adına Sahve karşıtlarından özür dilemektedir! Böylece ilk defa kötülükler adına değil yapılan güzellikler adına buna karşı olanlardan özür dilendiğini görebiliyoruz.

Adam utanmaz bir eser hırsızı. İlmi, edebi ve tebliğ alanında yani üç ayrı dalda intihalde bulunmuştur. 2010 yılında yayınladığı Sahihan adlı kitabı, Şeyh Salih eş Şami'nin El Camiu Beyne's Sahiheyni lilimameyn el Buhari ve Müslim'in alıntılanmış haldir. İkinci hırsızlığı ise yazdıklarını dünyada en çok satan kitaplar listesine sokan Üzülme/La Tahzen adlı kitabıdır. Bu kitap da Selva Adidan adlı Suudi bayan yazarın 'La Tey'es/Umutsuzluğa Kapılma' adlı eserinden çalıntıdır. Üçüncü hırsızlık vakası ise miri malı gibi kendisine mal ettiği sahabe ve tabiinin ulularıyla ilgili kitaplar yazan (Sahabe Hayatından Tablolar) Abdurrahman Rafet Paşa'nın ilgili yazılarını radyo programlarında kendisine mal ederek okuması ve anlatmasıdır. İntihal yapmaktan utanmayan birisi elbette Muhammed Bin Selman istedi diye uyanış nesline de kara çalacaktır. Uyanış neslinin önderleri ve öncüleri idam cezasına çarptırılmayı beklerken onların kimliğine bürünmüş sahteleri ise Fethi Yeken'in ifadesiyle yolda dökülüyorlar. Selman Avde ile Ayiz Karni karşılaştırması bize bir yönden de Sadık Albayrak'ın Şeriat Yolunda Yürüyenler ve Sürünenler kitabını da hatırlatmaktadır.

Zaman ayıklıyor. Allah ayaklarımızı sabit kılsın.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN