1999 yılında hakka yürüyen Ebu'l Hasan en Nedvi'nin halefi ve Nedvetü'l Ulema'nın başkanı Selman Nedvi, ülkemizi yakından tanıyan isimlerden birisi. Sık sık geliyor. İslam ümmetinin sıhhati ve birlik beraberliği için kafa ve gönül yoruyor. Sözünü de esirgemiyor. Tebliğ Cemaati konusunda Suudi yetkililerin nobran davranışlarını takbih ediyor. Özellikle de bütün konuşmalarında İran tehlikesine dikkat çekiyor. 8 yıl önce Samsun'a yaptığı bir ziyareti sırasında Türk yetkililerini de İran tehlikesi karşısında duyarlı ve dikkatli ve ihtiyatlı olmaya çağırmıştır. İran tehlikesi ümmeti bir ahtapotun kolları gibi sarıyor. Kesinlikle İran'a ve ideolojisine güvenilmemesi gerektiğini telkin ediyor. Tedbir ve önlem alınmazsa bu tehlike nazari halden pratik ve görünür hale gelecektir. Nitekim kaşla göz arasında öyle de olmuştur. Kendilerini ümmetin rehberi olarak gören İran liderliği ümmete liderlik açısından bir katkı sunmadıkları gibi, dahili bir bela haline gelmiştir. İran Devrimi'nin imalatında Batı'nın katkısı inkar edilemez. Ümmetin Şiilik üzerinden potansiyel kamplaşması ve bölünmesi Humeyni ile birlikte fiili hale gelmiştir.
Selman Nedvi, Şii tehlikesi konusunda önüne geleni uyarıyor. Bu adreslerden birisi de Afganistan'ın yeni yönetimi veya Taliban hareketidir. Selman Nedvi onlara altın küpe kabilinden nasihatlerinden birisinde, "akşam yemeğinde sizi yemeden önce siz sabah kahvaltısında onları yiyin. Onların tatlı ve uyuşturucu sözleri karşısında sakın aldanmayın ve fütur göstermeyin. Sözlerine değil yaptıklarına bakın" demiştir. Onların Irak, Suriye, Yemen gibi ülkelerde ve bölgelerde olduğu gibi Batılılarla ve bilhassa Amerikalılarla birlikte hareket ettiklerini söylemiştir. Vaktiyle Balkanlar'da Hıristiyanlar üzerinden oynanan oyun, Orta Doğu'da Şiiler üzerinden kurgulanmaktadır. Bu yönüyle tarih tekerrür etmektedir. Hazım Salah İsmail gibi isimler de İran'ın Batı ile 'tehadüm' politikası içinde olduğunu yani hizmet alıp verdiklerini söylemiştir. Bunun en somut örneklerinden birisi İrangate skandalı olmuştur.
Tarihi unutanlar bedel ödemeye mahkumdurlar. Elbette tarihte yaşamayacağız ama günümüzde tarihin tekerrür ettiğini de görmezlikten gelemeyiz. Buna karşı mukabele için tarihten dersler çıkarmalıyız. Selman Nedvi, son konuşmalarından birisinde nasıl ki İsrail'e civar Arap ülkeleri arasında ve ötesinde Körfez ülkelerinde Arap Siyonistleri olarak anılan bir zümre türemişse ilk defa Acemler için de benzeri bir kavram ortaya atıyor.
Acem Siyonistlerden bahsediyor ve bunların İsrail ile çıkarlarının ortak olduğuna vurguda bulunuyor. Bunun ipuçlarını hadislerde görmekteyiz. İsfahanlı Taylasanlılar onları birbirine bağlayan ortak köprüdür.
Selman Nedvi, Türk halkına ve yöneticilerine samimi ve yapıcı mesaj gönderiyor. Merhum Ebu'l Hasan en Nedevi de birçok topluma hitaben konuşma yaptığı gibi Araplara ve Türklere yönelik risaleler de kaleme almıştır. Tarihin bu zor döneminde tarihin kahramanlarına yeniden büyük görevler düşmektedir. İç ve dış gaile ve tehlikelerin arttığı bir dönemden geçiyoruz. İslam'ın kulpları ve değerleri sarsılmış vaziyettedir. Bunların yeniden toparlanması ve insanlığa parlak kalıpları içinde sunulması anın vacipleri arasındadır. Zaman hezel veya şaka zamanı değil ciddiyet zamanıdır. İran vaktiyle 1501 tarihinden itibaren Orta Asya ile bağlantımızı kopardığı, kestiği gibi bugün de Irak ile Suriye üzerinden Arap diyarları ile aramızdaki bağları sökmeye yeltenmektedir. Doğu'dan sonra güneye de el atmıştır. Tarihte Irak'tan öte batıya yayılamamıştı. Bugün ise Suriye ile Lübnan'ı da bir şekilde kontrol etmektedir. Faysal Kasım'ın ifadesiyle bunun Batı'nın ve İsrail'in izni olmadan gerçekleşmesi mümkün değildir. Aradaki çelişkilerine rağmen arada çok büyük çıkarlar vardır. İran aldığı destekle birlikte İslam dünyasının merkezini ele geçirmiş ve tarumar etmiştir. Batı'ya bundan daha büyük hizmet ne olabilir?
1500 tarihi felaketin miladıdır. Ruslar Moskova Knezliği üzerinden güneye sarkarken Safeviler de 1501 tarihi itibarıyla İslam alemini ortadan ikiye bölmüşlerdir. Türkistan, Hindistan bu sayede merkez iken periferi de kalmıştır. Bunun zehirli etkileri hala devam etmektedir. Humeyni ile birlikte yeni bir ivme kazanmıştır.
İngilizler ve ötesinde Amerikalılar İslam dünyasının merkeziyetini uçlara teslim etmiştir. Uçlar, Şia ile Vehhabilikten ibarettir. Siyasi mühendislikleri bunu gerektirmiştir. Böylece el birliğiyle İslam dünyasının ayağa kalkmasını felç etmişlerdir. İran fitnenin merkez üssüdür.
İlluminati sarkaç misali sağdan Kabala, soldan ise Mecusiliğe ve Maniheizme dayanmaktadır. Masonlukla ortada buluşmaktadırlar. Selman Nedvi, Türklerin ve Türkiye'nin, İran'ın tatlı diline kanıp zehirli kupasından içmemesi gerektiğini telkin etmektedir.
(https://www.youtube.com/watch?v=7zBY93U68uU)
(https://www.youtube.com/ watch?v=3Qp_qqlytj4&t=14s)
Mustafa Özcan