Cam karakterli adam
İyi Parti milletvekili Turhan Çömez etkili konuşuyor. Bununla birlikte bazen baltayı taşa vuruyor. Her zaman isabet ettiği söylenemez. Yanlışlarından birisi Esat'ın gecikmeli mesajını Türkiye'ye iletmesidir. Buna dense dense mesaj hamallığı denilir! Demesine bakılırsa Esat Suriye'deki iç kargaşanın başlarında Türkiye ve dönemin Başbakanı Erdoğan'a hatırlı kişiler vasıtasıyla bir ileti, mesaj gönderiyor. Halbuki Türkiye, Esat'a aklın ve vicdanın istikametini gösteriyor. Halkıyla uzlaşmasını salık veriyor. Esat Nuh diyor peygamber demiyor. Arap yazar Rıdvan Seyyid'in yazdığı gibi adam cam gibi. Esnemiyor onu ancak kırarak yerinden çekebilirsiniz. Türkiye esasında Esat'a aklın ve vicdanın yolunu gösteriyor. Türkiye, ABD ile İsrail'e vekaleten devreye girmiyor. ABD güvenli bölge konusunda ve genel anlamda Suriye noktasında Türkiye'yi oyalıyor. Aksine Irak'ta ve Afganistan'da ABD ile halvete giren bizzat İran oluyor. Esat İran'a kulak veriyor ve ülkesinde kanlı bir karnaval başlatıyor. Halkıyla kanlı bıçaklı oluyor. Şimdi Suriye ve Lübnan hattında can çekişiyorlar. Tarihe ibret vesilesi olarak geçecekler. Beşşar Esat düşmanlığına iman etmiş bir adam. Aksi halde Türkiye'nin uzattığı eli geri çevirmezdi. Bunu yapmadı. Cam karakterli tabiatından dolayı yapamazdı da.
"Suriye'de savaş başlamadan önce Esat başına gelecekleri hissetti."
Turhan Çömez mazide kalan mesajı şöyle güncelliyor: "Şimdi isimlerini vermek istemiyorum. Esat Türkiye'den çok önemli isimlerle konuştu. Bir araya geldi ve onları uyardı. Bizzat kendisi o sıralarda başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'a ulaşamıyor ve aralarında o bir temas bulunmuyordu. Heyete aynen söylediğini iletiyorum: Ne olursunuz! Erdoğan ile konuşun ve Erdoğan'ı ikna edin. Bugün ABD ülkemi bölmek ve bir iç savaş çıkarmak istiyor. İç savaş çıkarmak için bir program ve proje hazırlıyor. Bu projenin bir sonraki ayağı/durağı Türkiye olacaktır. Ne olursunuz Türkiye'ye Erdoğan'a söyleyin ülkemdeki iç savaşa müdahale etmesin ve lütfen bana destek olsun. Biz komşuyuz."
Dramatik sözler! Oysa Türkiye, Esat'tan halkının yanında durmasını ve onlara kulak vermesini ve haklı taleplerini icraat safhasına koymasını istedi. İran ne dedi? Aynen İngilizler ve İsrailliler gibi 'Araplar sopadan anlar ve alınların ortasına bir sopa indireceksin' dediler. Halkını terörist olarak gören Esat'ın bu yöndeki son mesajı da şudur: Terörizm ancak güç dilinden anlar ve terörü kim desteklerse bu dille yeneceğiz. Kimyasal ve varil bombacısı hem bir çete hem de İran ile Rusya ise yangına körükle giden fırsatçı ülkelere yaslanıyor. Esat Suriye'yi mülkü olarak gördüğü için İran'a ve Rusya'ya kulak kabarttı. Şimdi de son Mohikan gibi Turhan Çömez gibiler de onlara arka çıkıyor! Yazık!
Nitekim İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçı'nın Ankara ziyaretinden sonra İran Dışişleri eski bakanlarından ve Hamaney'in danışmanı Ali Ekber Velayeti, Turhan Çömez'in bıraktığı yerden konuşuyor ve söylediklerini güncelliyor. Ankara'daki müzakerelerin başarısız geçtiğini hatırlattıktan sonra şunları söylüyor: "Umardık ki sayın Hakan Fidan Türk dış politikasının bazı yanlışlarını düzeltsin. Ve Türkiye, ABD ile İsrail'in kazdığı kuyuya ve tuzağa düşmesin…" Halbuki 2013 veya 2014 yıllarında Esat'ın kellesini kurtarmak için İsrail devreye giriyor. İzak Rabin'in Suriye nezdindeki müzakerecisi Itamar Rabinovich Obama nezdinde girişimde bulunuyor ve Esat'ın yerinde bırakılmasını istiyor. Yoksa akıbeti Miloseviç gibi olurdu. İsrail hatırına bıraktılar.
Ali Ekber Velayeti boşuna istidrak kabilinden bu tür açıklamalar yapıyor. Zira içeride Turhan Çömez gibi sözcüleri varken boşuna nefes tüketiyor. Doktor olarak Turhan Çömez ahlaktan yana olmalı ve kalmalıydı! Suriye rejimi çekilmek zorunda kaldığı Halep'teki hastaneleri İsrail'in Gazze'de veya Beyrut'ta yaptığı gibi bombalıyor. Bir doktor olarak bunlara bir şey demeli ve bir sözü olmalıydı. Hep Türkiye'nin 'yanlışlarına' odaklanıyor bir kez olsun Esat ve ortaklarının yanlış yaptığını aklına getirmiyor. Kısaca söylemek istediğim şudur: Turhan Çömez ve benzerlerinin sureti haktan görünen ifadelerine aldanmayın. Bu üslubun Banu Avar, Sabahattin Önkibar veya Hüsnü Mahli'nin üslubundan bir farkı yok.
Suriye'de Türkiye mi tuzağa düştü yoksa İran mı Rusya ile birlikte kendilerini tuzağa düşürdüler? Zaman söylediklerimizin sağlaması olacaktır. Hak ve adalet geç tecelli eder ama şaşmaz.
Mustafa Özcan
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.