Arama

Prof. Dr. Atilla Arkan
Temmuz 19, 2018
Lise Yerleştirme Sistemi: Riskler

Lise ve üniversiteye geçiş sınavları Türkiye'deki en büyük imtihanlardır. Türkiye'nin bu imtihanlara mecbur olmasının temel sebepleri ise şunlardır:

1) Tarihsel süreçte nüfus artışına oranla orta ve yüksek öğretim seviyesinde okullaşma oranı geride kalmıştır.

2) Eğitim ile istihdam arasında, planlama ve koordinasyon sürecinde güçlü bir ilişki kurulamamıştır. Köyden şehre hızlı göç dalgaları, mali kaynak yetersizliği ve eğitimde maddi ihtiyaçların karşılanamaması gibi sebepler planlamayı zorlaştırmıştır. Diğer bir ifadeyle öngörülemeyen hareketlilik plan ve koordinasyonu zayıflatmıştır. Sonuç olarak lise düzeyinde meslek alanlarına yönlendirilemeyen genç nüfus, doğal olarak yüksek öğrenime yönelmektedir.

3) Göç eden ailelerin, eğitimli çocukları üzerinden şehirde kök salmaya çalışmaları eğitime olan talebi artırmaktadır.

4) AK Parti döneminde gerçekleşen üniversite sayısındaki artışa rağmen eğitim kalitesinin aynı oranda yükselmemesi sebebiyle imtihana giren öğrenci sayısı sürekli artmaya devam etmektedir.

Söz konusu süreçte orta ve yüksek öğretim kurumlarına öğrenci seçimindeki eşitsizlik ve adaletsizlik iddiaları, bu imtihanlar aracılığıyla yönetilmeye çalışılmıştır. Fakat zaman içerisinde beceri ve yetkinlik yerine imtihanlarda başarı elde etmek eğitimin gerçek amacı zannedilmiştir. Üstelik FETÖ olaylarında görüldüğü gibi soru çalma yoluyla en büyük adaletsizlikler bu merkezî, sınavlar aracılığıyla yapılabilmiştir.

Uygulanan yerleştirme sınavları, yönlendirme ve kariyer çizme değil tam tersine eleme sınavlarıdır. Sınav sonuçlarına göre yüzdelik dilimde yüksek başarı elde edebilen öğrenciler ülkenin en iyi okullarına yerleşmektedir. Halbuki ülkenin eğitim politikası açısından kariyer yolunun çizilmesi ve her bir gencin ilgi ve yeterliliklerine en uygun mesleğe yerleştirilmesi en temel amaçtır. Çünkü ülkenin gücünü belirleyen hususlardan birisi üretim yani çalışanların sayısıdır. Ayrıca sosyal devletin temel amaçlarından biri gençlerine meslek kazandırarak iş sahibi üreten bir kişi haline dönüştürmektir.

Dünyanın geldiği noktada ise, hızlı değişim süreçleri sonunda üretimin hızla yapay zekâ kullanan makineler aracılığıyla yapılması sebebiyle gençlerin eğitiminden beklenen amaçlar değişmiştir. Fabrikalar ve üretim alanları hızlı bir şekilde "akıllı robotlara" terk edilmektedir. Gelecek belirsiz ve kaotiktir. Bunun sonucunda mevcut meslekler 15-20 yıl içinde kaybolma riski taşımaktadır. Bu şartlar alışkanlık yoluyla elde edilen sabit kalıpların ötesinde analiz, eleştiri, tasarlama, girişimcilik ve iletişim becerilerini öne çıkarmaktadır. Bu bağlamda değişen şartlara intibakı güçlendirecek donanımlar çok daha değerli olmaktadır.

LİSE YERLEŞTİRME SİSTEMİ

"Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş" (TEOG) sınavı ilk olarak 2013-2014 eğitim öğretim yılında uygulanmaya başlanmış, 2017-2018 eğitim öğretim yılında ise kaldırılmıştır. TEOG sınavının temel amacı öğrencilerde sınav kaygısını azaltmak, birden çok sınav gerçekleştirerek öğrencileri tek bir sınavın sonucuna odaklamamak, telafi sınavları ile öğrencileri sınav stresinden uzak tutmaktı. Fakat sonuç itibariyle bireyin yeteneklerine uygun bir yerleştirmenin yapılamaması, sınava giren öğrenci sayısının hızla artması, yerleştirmede nakil sorunları, ulaşımda yaşanan zaman kaybı, güvenlik sıkıntıları ve aileler üstünde oluşan ekonomik yük sebebiyle TEOG sınavı kısa bir süre içinde kaldırıldı.

Yeni sistem ise sınavsız ve adrese dayalı bir yerleştirme sistemi olarak tanıtıldı. Fakat elde edilen sonuçlar iç açıcı değildir. 2016-2017 öğretim yılında en son yapılan TEOG sınavına 1 milyon 185 bin 328 öğrenci katıldı. Bu sene ilki yapılan liselere geçiş sınavına ise 1.009.260 öğrenci başvurdu. Sınava giren öğrenci sayısı ise 971.657, yani başvuru yapanlar öğrencilerin % 80'i kadardır. Bunun anlamı şudur: İlk sene itibariyle adrese dayalı yerleştirme sistemi beklenen amaca ulaşamamıştır. Yerleştirme sürecinde yaşanabilecek olumsuzluklar sınavsız yerleşme sisteminin amacına daha da fazla zarar verebilir.

Yeni yerleştirme sürecinde öğrencilere üç tür tercih hakkı tanınmaktadır. Bunlar;

  1. Yerel yerleştirme (adrese dayalı)
  2. Merkezî sınav sonucuna göre tercih (sınava dayalı ve nitelikli okullar)
  3. Pansiyonlu okul tercihi

Yerel yerleştirme (adrese dayalı), sınava girmiş öğrenciler dâhil tüm öğrencilerin yapmak zorunda olduğu tercih işlemidir. Yerel yerleştirmede tercih edilebilecek okullar; Anadolu Liseleri, Anadolu İmam-Hatip Liseleri, Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleridir.

Tercih listesinde en fazla 5 okul tercih edilebilmektedir. Aynı tür okuldan en fazla 3 tercih yapılmaktadır. Örneğin, bir öğrenci 5 tercihin tümünü Anadolu İmam-Hatip Lisesi olarak tercih edemeyecektir. Yalnızca Anadolu İmam-Hatip Lisesi tercih etmek isteyen bir öğrenci 3 tercih yapmak durumundadır.Bu husus eleştirilere konu olmaktadır.

Tercih sırasında kayıt alanı olarak 3 farklı kategori olacaktır. Bunlar; kayıt alanı, komşu kayıt alanı, diğer kayıt alanıdır. İlk 3 tercih kayıt alanı içerisinden tercih edilecek, 4. ve 5. tercihler ise komşu kayıt alanından veya diğer kayıt alanından yapılabilecektir. Kendi kayıt alanında bir okulu tercih eden öğrenci, komşu kayıt alanından okul tercih eden öğrenciye göre öncelik sahibi olacaktır. Aynı şekilde komşu kayıt alanından bir okulu tercih eden öğrenci de, diğer kayıt alanından tercih eden öğrenciye göre öncelikli olacaktır.

Merkezî sınav sonucuna göre tercihte ise 2 Haziran 2018 tarihinde gerçekleştirilen merkezî sınavdan alınan sonuçlara göre, bakanlık tarafından ilan edilmiş Fen Lisesi, Sosyal Bilimler Lisesi, Anadolu Lisesi ile Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerine kayıt alanı sınırı olmaksızın puan üstünlüğüne göre yerleştirme yapılacaktır. Tercihler yine 5 okuldan oluşacaktır. Merkezî sınav puanına göre herhangi bir okula yerleşmiş öğrencilerin adrese dayalı veya pansiyonlu okul tercihleri dikkate alınmayacaktır.

Pansiyonlu okul tercihinde ise isteyen öğrenciler merkezî sınav ve yerel yerleştirmeye ek olarak pansiyonlu okul tercihi yapabilecektir. Yerel yerleştirmeyle herhangi bir okula yerleşen öğrencinin pansiyonlu okul tercihi ise dikkate alınmayacaktır.

NAKİL İŞLEMLERİ

Eğitim-öğretimin kesintiye uğramadan devamı, eğitimin kalitesi açısından oldukça önemli bir göstergedir. Hem öğrenciler hem de öğretmenler için, dönem başladıktan sonra okul değişiklikleri çok kolay uyum sağlanabilen durumlar değildir. Ne yazık ki TEOG sınavının uygulandığı dönemdeki yerleştirmelerde nakil süreçleri ekim-kasım ayına kadar sürebilmekteydi. Yeni getirilen sistemde nakil tarihlerinin belirlenmesi olumlu karşılanmakta, ancak uygulamada nakil süreçlerinin uzamasından çekinilmektedir. Belirlenen nakil tarihleri: 06-10 Ağustos 2018, 13-17 Ağustos 2018, 27-31 Ağustos 2018'dir.

RİSKLER

Bu yıl ilk kez uygulanan bu yeni sistemde ciddi riskler bulunmaktadır. En büyük risk TEOG döneminde olduğu gibi merkeziyetçi yapının aynen korunmuş olmasıdır. Eğitim kalitesini belirleyen en önemli unsurlardan olan yerel aktörler devre dışı kalmıştır. Öğrenci yönlendirme ve yerleştirmede öğretmen, okul müdürü, ilçe ve il millî eğitim müdürlerinin inisiyatif alanlarının bulunmadığı bir sistem en büyük risktir. Çünkü eğitimcilerin problem çözme ve kaliteyi artırmadaki teşebbüs güçlerini devre dışı bırakabilir.

2 Haziran'da gerçekleştirilen merkezî sınavdaki soruların alışılmışın dışında bir tarz ve zorlukta olduğu gözlemlenmiştir. Yeni tarz soru sistemi, analitik becerileri ölçme bakımından olumlu olmakla beraber, sınav öncesinde örnek soru yayımlanmadığı için özellikle bu sene için çalışan ve çalışmayan öğrenciler arasındaki farkı büyük ölçüde ortadan kaldırmıştır.

Öğrenciler sınav merkezli bir sistemden uzaklaştırılarak adrese dayalı yerleştirme sisteminin getirileceği söylendiği hâlde gerçekleştirilen sınav, önceki yıllarda yapılan sınavlardan çok daha rekabetçi bir ortam oluşturdu. Sınav sonucunda yerleştirilecek öğrenci oranının %10 olması bu durumun başlıca sebebidir. Eğitim sisteminin yıl içi başarı, kazanılmış beceriler gibi ölçütlerle sınava girebilecek öğrenci sayısını belirlemesi ve aşağılara çekmesi uygun olur. Şehirleşmenin hâlen yeni olması sebebiyle Türk toplumu eğitim aracılığıyla dikey yükselmeyi talep etmeye devam etmektedir. Eğitim sistemi gençlere, kariyer olanaklarını sağlıklı bir şekilde sunmadığı için imtihana başvuran sayısının azalması iyimser bir beklentidir. Bu noktada ciddi reformlara ihtiyaç vardır.

Diğer bir risk nakil süreçleridir. TEOG sürecinde de bu en ciddi şikayet konusu idi. Eğitim-öğretim dönemi başladıktan sonra okullar arası öğrenci değişimi olmaması faydalıdır. Daha önce olduğu gibi bu sistemde de nakil süreçleri uzayabilir.

Merkezî yerleştirme için tercih yapacak bir öğrencinin 5 tercihin tamamını aynı okul türünden yapamaması, velilerde çocuklarının istemediği okul türüne yerleştirilebileceği kaygısını doğurmaktadır.

Analitik soruların çoğalması, tercih alanları açısından bakıldığında okul türlerindeki çeşitlilik ve okulların oransal olarak bölgelere göre adaletli dağılımı ve Millî Eğitim Bakanlığı tarafından alışveriş merkezlerinde, şehir ve kent meydanlarında, velilerin ve öğrencilerin ulaşabileceği ortamlarda danışmanlık hizmeti verilmesi ise takdir edilmesi gereken başarılı uygulamalardır.

Atilla Arkan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN