Arama

Prof. Dr. Atilla Arkan
Haziran 13, 2019
23 Haziran İstanbul Seçimlerine iki hafta kala Ekrem İmamoğlu

23 Haziran'da yapılacak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi için son 2 haftaya girildi. Bu hafta sonu AK Parti adayı Binali Yıldırım ile CHP adayı Ekrem İmamoğlu'nun katılacağı, İsmail Küçükkaya'nın yöneteceği ortak televizyon programı önemli dönüm noktalarından birisi olacaktır.

CHP adayı Ekrem İmamoğlu tüm seçim stratejisini, AK Parti'nin uzun iktidar dönemi boyunca gösterdiği bazı zaaf ve hataları bağlamlarından kopararak retorik yöntemiyle sunma üzerine kurmuştur. Muhalefet adayı olarak iktidar partisinin eksiklik, hata, yanlış ve zaaflarından beslenerek temelde aşağıdaki argümanları öne sürmektedir:

  • "16 milyon İstanbulluyu kucaklayacağım."
  • "Barış, kardeşlik, sevgi…"
  • "İsraf ekonomisine son"
  • "İslami ve muhafazakar değerlere saygı"

Özellikle CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile İl Başkanı Kaftancıoğlu'nun kampanya sürecinde görünür olmayışı muhafazakâr seçmeni ikna etmeye yöneliktir.

Ekrem İmamoğlu'nun kuşatıcı ve kardeşlik temalı tavrı ve söylemi seçimlerin yenilenmesi kararından sonraki süreçte bir nevi test sürecine girmiştir. Acaba bu tavır ve söylem kendisinin gerçek karakteriyle uyumlu mudur yoksa rol mü yapmaktadır sorusunun cevabı seçmenler tarafından dikkatle takip edilmektedir. Ordu valisine öfke ve kızgınlığını tutamayıp "it" demesi Ekrem İmamoğlu'nun gerçek karakterini gizlediğine dair şüpheleri güçlendirmektedir. Savunma açıklamaları ise "dürüst" algısına ciddi zarar vermektedir.

Ayrıca Ekrem İmamoğlu'nun "oyların yeniden sayılmasını istedim" demesine rağmen CHP il başkanı ve CHP'li iki hakimin oyların yeniden sayılmasını iptal ettirmelerinin açığa çıkması[1] dürüstlük ve güvenirliliğini hızla yıpratmaktadır.

Pazar günü yapılacak programla ilgili olarak Binali Yıldırım'ın programda sorulacak soruları önceden istediği şeklinde iddiasının arkasından İsmail Küçükkaya'nın bunu açık bir şekilde reddedip yalanlaması Ekrem İmamoğlu'nun reklam ve halkla ilişkiler şirketleri aracılığıyla inşa edilen "siyasal bir figür" olduğu imajını güçlendirmektedir. Bu noktadan sonra İmamoğlu'nun algının ötesinde bir gerçekliği ve derinliğinin bulunup bulunmadığı seçmen tarafından en çok sorgulanacak husus olacaktır.

AK Parti belediyeciliği hava kirliliği, ulaşım, içme suyu tedariki, doğalgaz temini, alt yapı gibi onlarca alanda yapısal sorunlara çözümler geliştirmiştir.

Bugüne kadar Ekrem İmamoğlu'ndan İstanbul'un yapısal sorunlarına dair bir perspektif ve yapısal bir çözüm önerisi henüz duyulmamıştır. Şehirciliğin temeli olan aşağıdaki alanlarda Ekrem İmamoğlu'ndan henüz hiçbir açıklama, perspektif ve proje önerisi sunulmamıştır:

  • İstanbul'un yağmur suyu kanallarının çevreci bir yaklaşımla iyileştirilmesi
  • İstanbul'un ulaşım altyapısını güçlendirme
  • İstanbul'un yeşil alanının artırılmasına yönelik projeler
  • İstanbul'un gençlerine istihdam yaratılması hususunda Büyükşehir Belediyesi'nin nasıl bir yaklaşım içinde olacağına dair projeler
  • Büyükşehir Belediyesi'nin İstanbul'da okullar arası eğitim farkları üzerinde nasıl bir rolü olacağına dair projeler vb.

Yani Ekrem İmamoğlu siyasal rekabet üstünlüğü sağlamayı reklam ve halkla ilişkiler üzerinden imaj çalışması seviyesinde yapmaktadır. Kendisine yönelik tüm ciddi sorulara retorik ile laf dolaştırma yaparak cevap vermektedir. Bu durum Ekrem İmamoğlu'nun belediyeciliğe dair bilgisi, tecrübesi ve vizyonu noktasında derinlik sorunu yaşadığını gösterir. Aynı zamanda seçmende "geleceği olmayan bir maceraya mı atlamaktayım" duygusu oluşturur. Kampanyanın geri kalan günlerinde bu duygunun seçmen üzerinde daha da yaygınlaşması muhtemeldir.

Kampanya sürecinde dikkat çeken hususlardan biri; "Ekrem İmamoğlu tek kişilik bir ordu" imajıyla servis edilen örtük slogandır. Fakat İstanbul birçok Avrupa ülkesinden büyük ve Türkiye ekonomisinin dörtte birine sahip bir şehirdir. Ekrem İmamoğlu'nun kazanması durumunda bu şehri yönetecek kadroların kimler olacağı, bu ağır sorumluluğun üstesinden gelinip gelinmeyeceği belli değildir. "16 milyonla birlikte yöneteceğim" ifadesi tam bir demogoji örneğidir. Güzel olan fakat gerçeğe uymayan sözlerle laf edilmekte, güzel fakat boş konuşulmakta, toplumun duyguları kullanılarak gerçekler farklı şekilde gösterilmeye çalışılmaktadır. Bu bir katılımcılık yöntemi değildir. Elma şekeriyle seçmeni tavlama çabasıdır. Seçmeni hafife almaktır.

Ekrem İmamoğlu'nun özellikle seçimlerin yenilenmesinden sonra verdiği mesajlarda Büyükşehir Belediye Başkanlığına mı, CHP Genel Başkanlığına mı yoksa Cumhurbaşkanlığına mı aday olduğu anlaşılmamaktadır. Dış politika, ekonomi, demokrasi, FETÖ, Kürt sorunu gibi çok farklı konularda açıklamalarda bulunmaktadır. Zaman zaman CHP teamül ve ilkelerinin dışına da çıkmaktadır. Tüm bunlar seçmenler adına şüphe ve güvensizlik oluşturmaktadır.

Seçmen güveneceği "şehri eminini" aramaktadır.

Kampanyanın sonlarına doğru bu duygu çok daha belirli olacaktır.

Binali Yıldırım ve AK Parti'nin katılım süreçlerini derinleştirerek işletmesi bu duyguyu çok daha önemli hale getirecektir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN