Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk "yeni ortaöğretim tasarımını" geçtiğimiz günlerde açıkladı. Yeni ortaöğretim tasarımı öğrencilerin becerilerinin geliştirilmesine odaklanmaktadır. Bu amaçla ilk etapta ders türlerinin sayılarını azaltmayı daha sonra ise özellikle haftalık teorik ders saatlerini azaltmayı hedeflemektedir. Program, soru değil sorun çözen öğrenci modeli üreterek Türkiye'nin rekabetçi insan kaynağını güçlendirmeyi hedeflemektedir. Tasarım ayrıca tüm derslerin konu bazlı olarak birbirleriyle bağlantılı işlenmesine önem vererek programın "bütünsellik ve ilişkisellik" boyutlarının güçlendirilmesini hedeflemektedir. Yeni ortaöğretim tasarımı büyük ölçüde uluslararası bakalorya sistemini model almasına rağmen "uluslararası metodoloji" ile "yerli ve milli" unsurlar arasında denge arayışında olacağını vaat etmektedir. Programa yeni konulan "bilgi kuramı" dersine oldukça büyük bir anlam yüklenerek öğrencilere disiplinler üstü sorgulama yapabilme becerisi kazandırılacağı da vaat edilmektedir.
Açıklanan tasarımın Meslek liseleri ve İmam Hatip okulları açısından değerlendirilmesi gerekmektedir. Çünkü bu yeni tasarımdan en çok etkilenecek iki okul türü bu okullardır. Ayrıca Türk ortaöğretim sisteminde bu okulların sahip olduğu öğrenci sayısı, yaklaşık olarak tüm ortaöğretimde bulunan öğrenci sayısının yarısına denk gelmektedir.
***
Yeni ortaöğretim tasarımının hazırlanmasında katılım süreçlerinin zayıflığı
İmam Hatip ve Meslek liseleri bakımından yeni ortaöğretim programının hazırlanmasında katılım süreçlerinin çok zayıf kaldığı dikkat çekmektedir. MEB'in ilgili kurumları, Meslek liseleri ve İHL ile ilgili STK'lar ve sendikalar sürece çok zayıf katılmış gözükmektedir. Bu ise yeni ortaöğretim tasarımının uygulanmasında, yayılımında diğer paydaşların sürece olumlu katkı vermelerinde zaaflar oluşturabilir. Diğer bir ifadeyle her bir reform ve yenilik programı doğal olarak çalışanlardan bir direniş görür. Katılım süreçlerinin iyi işletilmesi "direniş süreçlerinin" iyi yönetilmesinin ilk adımıdır. Bundan dolayı yeni ortaöğretim tasarımına güçlü bir direniş olabilir. Yakın süreçlerde Adalet Bakanlığı da yargı reformu çalışmasını yayınladı. Bu çalışma ise katılımcılık açısından çok daha iyi bir örnek olarak kendisini göstermektedir. Adalet Bakanlığı yaklaşık bir sene paydaşlarla müzakerede bulunarak çalışmasına son halini verdi. Paydaşların kamuoyuna yansıyan tepkilerinden Milli Eğitim Bakanlığı'nın yeni ortaöğretim tasarımı için benzer katılım süreçlerini işletilebildiğini söylemek zordur. İlgili yetkililerin ortaöğretim tasarımına aktif katılımı zorunludur. Çünkü ilan edilen bu program en çok bu iki okul türünü etkileyecektir.
***
Meslek ve İmam Hatip liselerinin ders tür ve saatlerinin sadeleşmesi
Meslek ve İmam Hatip liseleri açısından en temel sorun ders türlerinin azaltılmasıdır. Ayrıca yeni ilan edilen programın mantığı gereği ders saatleri de zamanla azalacaktır. Bu durumda ise en temel mesele, Meslek liseleri ile İmam Hatip liselerinde göreli olarak ders türü ve saatleri fazla olduğu için büyük bir uyum sorununun ortaya çıkacak olmasıdır. Bilindiği kadarıyla iki okul türüne dair de ders türlerinin ve saatlerinin sadeleşmesine yönelik somut bir çalışma bulunmamaktadır. Eğitim programında diğer bir sorun seçmeli derslerdir. Programda seçmeli grubu derslerinin her iki lise türüyle de ilişkisi hesaplanmamış gözükmektedir ve bu bakımdan kurgu zayıftır.
***
Meslek ve İmam Hatip liselerinin itibarının düşmesi ve bu okullara olan talebin azalma riski
Yeni ortaöğretim tasarımı, vurguladığı özellikler sebebiyle Anadolu liselerini ve özel okulları öne çıkarmaktadır. Devlet Anadolu liselerinde bu programın ne kadar uygulanabileceği ayrı bir tartışma konusudur. Fakat üniversiteye giriş bakımından Meslek ve İmam Hatip liseleri dezavantajlı konuma düşebilir. Meslek ve İmam hatip liseleriyle ilgili tüm çevreler ders türü ve saatinin azaltılması konusunda "güncel ve gerçekçi beklentiler açısından" hala bir uzlaşma sağlayabilmiş değillerdir. Belli derslerin korunumunda ısrar etmeleri durumunda "itibar ve talep" daha da düşebilir. Meslek ve İmam Hatip liselerinin programlarındaki ders türünün ve saatlerinin çokluğu devam ederse, bu okulların okul yöneticileri ile öğretmenlerine fark yaratan bir mesleki gelişim eğitimi verilemezse, ve dezavantajlı bölgelere yönelik somut mekanizmalar üretilemez ise bu okullara olan talep çok daha fazla azalabilir. Halbuki Türkiye'nin ara elaman ihtiyacı, beyaz yakalı üniversite mezunlarının işsizlik oranlarının azaltılması ve üniversite önündeki yığılmaların önlenmesi bakımlarından özellikle meslek liselerinin itibarının daha da güçlendirilmesi gerekmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı Meslek lisesi mezuniyeti ile özel sektör, istihdam arasındaki ilişkileri güçlendirerek bu okullara olan rağbet ve itibarı arttırmayı hedeflemekteydi.
Yatay geçişlerde uyum sorunu
Yeni ortaöğretim tasarımı okul türleri arasında "yatay geçişleri" ihmal etmiş gözükmektedir. Çünkü yeni tasarımla Anadolu liseleri ile diğer okul türleri arasında radikal farklar oluşmaktadır. Yatay geçiş talep edildiğinde iki okul türü arasında uyum sorununun nasıl çözüleceği şu anda belli değildir. Bu konu, program tasarımında ihmal edilmiş gözükmektedir. Bundan en çok etkilenecek olan ise Meslek ve İmam Hatip liseleri olacaktır.
Üniversiteye giriş bakımından Meslek ve İmam Hatip liselerinin durumu
Yeni ortaöğretim tasarımı kişiye özel ders programı geliştirmeyi hedefleyerek üniversite yerleştirmelerinde özel bir talepte bulunmaktadır. Diğer bir ifadeyle üniversite yerleştirmelerinin zaman içerisinde merkezi sınavla yerleştirmeden başka bir mahiyete dönüşmesi gerekmektedir. Bu durumda Meslek ve İmam Hatip liselerinin ne olacağı da tartışılması gereken önemli bir konudur.
Prof. Dr. Atill Arkan