Arama

Prof. Dr. Sefa Saygılı
Şubat 6, 2019
Rüyanın esrarı

Rüya düş olarak da bilinir. Uyku sırasında canlı, çarpıcı, görsel ve işitsel varsanılarla (halüsinasyon) ortaya çıkan yaşantıdır. Çok sıradan ve gerçeğe yakın olabileceği gibi, fantezilerle yüklü, gerçek üstü rüyalara da rastlanır.

Rüya görmek; özgürlük, fantezi ve yaratıcılığın birbirlerini doğurduğu bir alana girmektir. Zihnimiz, amaç ve niyetlerimizle ilgilenmeden, toplumsal veya fiziki çevrenin beklentilerini dikkate almadan maruz kaldığı her şeyi rüyalarda yansıtır.

Rüyalara çok eski çağlardan bu yana büyük önem verilmiş, rüyaların kökeni ve önemine ilişkin kavramlar yüzyıllar içerisinde büyük ölçüde değişmiştir. Uyanık geçen yaşamla rüyaların ayırt edilmesi konusu uzun süre tartışma konusu olmuştur.

Rüya; uyku sırasında yaşanan görsel imgeler, sesler ve diğer bedensel duyumlara eşlik eden duygular ve düşüncelerden oluşur. Rüyada bütün bu duygu ve düşünceler bir anlatıcı tarafından bir senaryo içinde bir filme aktarılması gibidir. Rüyadaki anlatıcı senarist veya yönetmen aslında kişinin kendisinden başkası değildir.

20. yüzyılın ikinci yarısında rüya araştırmaları rüya sürecinin fizyolojisi ile rüyaların içeriği üzerine yoğunlaşmıştır.

Rüyalar, hızlı göz hareketleri (REM) denilen ve uyanıklıktakine benzer beyin dalgaları ve fizyolojik etkinlikte artmayla ortaya çıkan dönemde ortaya çıkıyordu. REM uykusu döneminde uyandırılan deneklerin çoğu (% 80'i) yoğun, canlı, görüntüler içeren rüyalar gördüklerini söylüyorlardı.

Uyku, insan için nasıl vazgeçilmez bir faaliyet ise, rüya da uyku için o kadar gerekli bir unsurdur.

NİÇİN RÜYA GÖRÜRÜZ?

Aslında her insan rüya görür. Ancak bazı kimseler, çok silik kalan rüyalarını hatırlayamadıkları için rüya görmediklerini zannederler. Bu durum, tecrübelerle gösterilmiştir. Uyku laboratuvarında REM uykusu esnasında uyandırılan denekler % 80-100 oranında çok canlı, renkli hatta tuhaf rüyalar gördüğünü bildirmektedirler.

Rüya görmesi devamlı olarak engellenen insanlar; dehşetli bir hırçınlık, sinirlilik, hafıza zayıflığı, dağınık ve tutarsız davranışlar göstermiştir.

Rüya görmemeye inatla devam etmek isteyen bir gönüllü ise, bir hafta sonra pes etmek mecburiyetinde kalmıştır.

İşin ilgi çekici yanı rüya görmelerine mani olunan kişilerin, serbest bırakılınca bol rüya görmeleri ve böylelikle görmedikleri günleri telafi etmeleridir. Yani rüya, beden ve ruhumuz için gerekli, hatta şart olan bir faaliyettir.

Rüyalar, doğa yasalarının ve sosyal etkileşimlerin geçici bir süre için askıya alındığı, geleceğin başka bir türlü simüle edilmesi olarak kabul edilebilir.

RÜYALARIN ANLAMI VE İŞLEVİ

Bir insan 70 yaşına gelene kadar yaklaşık 150 bin tane rüya gördüğü hesaplanmaktadır.

Rüyalar, onları gören kişilere özgü olsa da, herkesin rüyasında sıklıkla ortaya çıkan belirli yaygın bileşenler bulunmaktadır. Genel anlamda insanlar; alışveriş yapmak, çalışmak ve yemek hazırlamak gibi gündelik yaşam olayları hakkında rüya görür. Öğrenciler okula gitmekle ilgili rüya görürken, öğretmenler ders anlatmakla ilgili rüya görür. Diş hastaları dişlerinin oyulduğunu görürken, diş hekimleri yanlış dişi oydukları şeklinde rüya görürler. İngilizler çay içerken, ABD'liler bara giderken kendilerini rüyada görürler.

DÜŞLERİN UYANIK YAŞAMLA İLGİSİ

Uykudan henüz uyanmış birinin incelikli olmayan yargılaması, düşlerinin başka bir dünyadan geldiğini değil de, sanki kendisini başka bir dünyaya götürdüğünü varsayar.

Fizyolog Burdach, «Düşlerde, günlük yaşam, zahmetleri ve hazları, sevinçleri ve acılarıyla asla tekrarlanmaz. Tersine düşlerin başlıca amacı bizi onlardan arındırmaktır. Hatta aklımız bir şeylerle dopdolu olduğunda, derin acılarla perişan olduğumuzda veya tüm zekâ gücümüz bir sorun tarafından emildiğinde bile bir düş, bizim duygusal durumumuza bürünüp gerçekliği simgelerle temsil etmekten başka bir şey yapmayacaktır.»

Başka araştırmacılara göre, rüya ruhun kendini tedavi edici doğasının gizli nimetlerinden biridir.

Bir başka görüş; «Gördüğümüz, söylediğimiz, arzu ettiğimiz veya yaptığımız şeylerin rüyasını görürüz.»

«Bir rüyanın içeriği, değişmez bir biçimde rüya görenin bireysel kişiliğine, yaşına, cinsiyetine, sınıfına, eğitim standardına ve alışılmış yaşam biçimi ile geçmiş tüm yaşamının olay ve deneyimlerine az ya da çok bağımlıdır.»

«Deneyimler, en sık olarak en sıcak tutkularımızın odaklandığı şeyleri rüyamızda gördüğümüzü gösterir. Bu da tutkularımızın rüyalarımız üzerinde etkisi olduğu anlamına gelir.

Hırslı adam, rüyalarında kazanmış olduğu tacı, âşık tatlı umutların nesnesiyle uğraşmayı görür.»

«Rüyalar hazımsızlıktan ileri gelir» diye bir halk deyişi vardır ve bu bize, rüyaların uyaranları ve kaynaklarından ne kastedildiğini kavramada yardımcı olur. Bu kavramların ardında bir kuram yatmaktadır ve bu kurama göre rüyalar, bir uyku bozukluğunun sonucudurlar. Uyku sırasında rahatsız edici bir şey olmazsa rüya görmezdik; rüya da işte bu rahatsızlığa bir tepkidir.

RÜYANIN YARARLARI

Rüyalar ile belleğe bilgi depolanması ve yerleştirilmesi sağlanır. Rüyalar, tehdit edici durumla başa çıkmak, kişisel ve duygusal sorunların çözülmesi, sanatsal yaratıcılığı tetiklemek, hatta bilimsel ve matematiksel problemleri çözmek gibi işlevlere sahiptir.

Rüyalar, uyanıkken sahip olduğumuz düşünce, korku, kaygı, problem ve duyguları yansıtır. Kullanılmayan ve gerekli olmayan bilginin atılmasıdır. İstenmeyen hatıraları atıp diğerlerini koruyarak anıları temizleme konusunda bir rol oynar.

Kısacası rüyalar hayatımızı kolaylaştırmaya, renklendirmeye, eğlendirmeye ve zevklendirmeye yararlar.

Üstelik uykunun dinlendirici olmasını engellemezler.

Rüya beynin çocukluk çağından olgunlaşmaya geçişi için şarttır. Hemcinsleriyle iletişim kurmaya yarayan doğuştan kazanılmış ifadelerin tekrarını ve pekiştirilmesini sağlar.

Ne kadar çok rüya görülürse, zihin o kadar fazla çalıştırılmış olur. İşten atılmadan boşanmaya kadar bütün terslikler rüyalarda yer bulur. Ruhi sıkıntıların ve ıstırapların giderilmesinde, zamandan çok rüyalar rol oynar. Bu gibi olaylar rüyalar sayesinde yavaş yavaş tesirini kaybeder ve hafızamızdan silinir.

Rüyaların tehdit edici durumlarla başa çıkmak, kişisel ve duygusal sorunların çözülmesi, sanatsal yaratıcılığı tetiklemek, hatta bilimsel ve matematiksel problemleri çözmek gibi farklı işlevleri olduğu düşünülüyor.

Sinir ağlarını işgal eden gereksiz bilgilerden kurtulmak için rüya görürüz. Bu öğrenmeme süreci gereksiz bilgilerle dolu bir bilgisayar dosyasını silmek gibi bir şeydir.

İnsan doğasını ve karakterini düzenlemede yararlıdır. Sosyal fobik kendini toplum önünde güzelce konuşuyor görebilir. Veya korkak biri rüyada cesur olduğunu görür.

Rüyalar aynı zamanda bizim gerçek düşüncelerimiz ve niyetlerimize bir pencere olarak da yorumlanmıştır.

Rüya, uyku sırasında irade dışı gerçekleşen bir faaliyettir.

RÜYALARIN ÖZELLİKLERİ

Rüya, tasarlamalar yardımıyla dünyanın simülasyonunu oluşturur. En basit rüya sahnesi çok sayıda görsel, işitsel simgelerle veya insanların, bir yerin ve objelerin eylemlerinin ve yer değiştirmelerinin yanı sıra görünüşlerini de taklit eden hareketlerin duyumlarının yardımıyla oluşur ve bütün bu unsurlar sürekli değişirler.

Rüyalardaki simgelerde görsel biçim öne çıkar, sonra işitme ve diğer şekillerle de farklı oranlarda tamamlanır.

*Rüyada hayal gücünün ürettiği şeyler, «algı» olarak değerlendirilir; buna da «gerçeklik testi» kaybı denir.

*Bir rüya sahnesinde her zaman özgün unsurlar bulunur yani rüya hiçbir zaman bir anının ya da gerçekçi bir öngörünün tıpatıp kopyası değildir.

Esasen rüya görmek, bilinenden hareketle yeni bir şey hayal etmektir.

*Rüya görürken, rüyalarımız ne kadar sıra dışı da olsa rüya gördüğümüzün farkında olmayız.

HERKES RÜYA GÖRÜR MÜ?

«Ben hiç rüya görmem» diyen kişiler vardır. Rüyaların büyük bölümünün REM uykusunda gerçekleştiğini biliyoruz. Uyku laboratuvarında uyuyan ve REM uykusunda uyandırılan kişilerin % 95'i rüya gördüğünü bildirmiştir. Yani herkes rüya görür, ancak rüyasını hatırlamayabilir. Rüya gördükten hemen sonra uyanmadığımızda rüyaları hatırlamamız zorlaşmaktadır. Uyku anında beyinde anlık bellekten sorumlu olan kimyasal sistemler devre dışı kaldığı için rüyaları hatırlamak zorlaşmaktadır.

Prof. Dr. Sefa Saygılı

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN