Günümüzde aile kurumunun bunalımda olduğu görülüyor. Boşanma, modern dünyanın önemli bir problemidir. İngiltere'de üç evlilikten biri, ABD'de her iki evlilikten biri boşanma ile neticelenmekte ve bu oran giderek artmaktadır. Rusya'da ise her yıl yüzde 50 evlilik, boşanma ile sonuçlanmaktadır.
Türkiye'de boşanmalar Batı ülkelerine göre az ise de gittikçe arttığı görülmektedir. Ailevi, geleneksel ve manevi bağlar zayıfladıkça boşanma ile dağılan ailelerin sayısında çoğalma olması şaşırtıcı değildir.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun rakamlarına göre; Türkiye'de son 20 yılda evlenme oranı düşerken boşanma oranı hızla yükseliyor. 2021'de 562 bin evlilik yapıldı, 174 bin de boşanma kayda geçti. 2001-2021 arasını kapsayan son 20 yılda bin kişilik nüfus başına düşen evlenme sayısını ifade eden 'kaba evlenme hızı' yüzde 20 düşerken 'kaba boşanma hızı' ise yüzde 47 arttı.
Tabi geçmişte böyle değildi. Evlilikler daha dayanıklıydı ve birçok çift daha mutlu evlilikler kuruyordu.
Mesleğim icabı evli çiftleri dinler, problemlerine çözüm yolu bulmaya çalışırım. Mutsuz evlilik felaket, mutlu evlilik ise tam anlamıyla bir nimettir.
Mutsuz evlilik felâkettir, çünkü aile, erkeği de kadını da dış dünyanın zorluk ve tehlikelerine karşı koruyan bir zırhtır. İşte bu zırh delinmişse veya çürükse, hatta bazen olduğu gibi çiftler için tehlikelerden koruma yerine kendisi bir tehlike kaynağı ise ne kadar zor bir durumdur! Özellikle dış streslerin arttığı, rekabetin vazgeçilmez hale geldiği, insanların birbirine daha acımasız davrandığı günümüzde ailenin fertlerinin birbirine bağlılık ve dayanışma göstermesinin önemi daha da artmıştır.
Konuyu bir de çocuklar açısından ele alırsak, çocukların sağlıklı ve dengeli gelişmeleri için aile ortamı şarttır. Ailede geçimsizlik varsa, en büyük zararı çocuklar görecektir.
Tabii hep geçimsiz çiftleri değerlendirmek yetmez. Mutlu ve uyumlu evlilikleri olan ve çevrelerine sevgi, saygı dağıtan birçok karıkocayı da dinledim, mutluluklarının sırrına ermeye çalıştım. Karşılıklı fedakârca hareket eden, birbirlerine mutluluk veren çiftleri incelediğimde şu temel birliktelikleri tespit ettim:
* Eşler birbirlerini oldukları gibi kabul ederler. Uzun yıllar evli olan ve evliliklerinden çok memnun olan kişiler, eşlerini iyi veya kötü yönleriyle değil, nasılsa öyle kabullenmişlerdi. Eşlerinin iyi yönlerini öne çıkarır, kötü yönlerini görmezlikten gelir veya önemsemezlerdi. Onları değiştirmek yerine kendilerini değiştirmeye çalışırlardı.
Aysel hanımın ailesi bunlardan biriydi. "Önceleri var olan kocamın kahvehane alışkanlığı beni çok üzüyordu. Onu dışlamadım, reddetmedim. Aksine üzerine daha çok düştüm, güzel yemekler yaptım. Güler yüzle karşıladım. Sonunda onu evimize bağladım. İşte 30 yıllık mutlu evliliğimizin sırrı." demişti.
Bir başka hanım şöyle ifade etmişti: "Kocamın kusurlarını ve tuhaflıklarını görünce gözümü yarı kapatırım. Tabi iyi yönlerine ve her türlü şefkat ve sevgi gösterisine ise gözlerimi tam açarım."
* Eşler birbirleriyle dost ve arkadaştır. Oldukça uyumlu, beraber yürüyen bir evlilik kuracakların üzerinde duracakları en önemli faktörlerden birisi, birbirlerinin en iyi dostu ve arkadaşı olmalarıdır. En mutlu ve en sağlam beraberliklerde, eşler hem sevgili ve ortaktır, hem de iyi bir dostturlar. Gerçekten karşılıklı sevgi ve saygıya dayanan evliliklerde arkadaşlıklar derinleşir ve çiftler sadece ruhî olarak değil fiziki olarak da birbirlerine benzemeye başlarlar.
Bunun için eşlerin birbirlerine daha çok zaman ayırmaları gerekir. Hakikaten derinlikli ve kalıcı bir arkadaşlık kurulabilir ve eşler birbirlerinin "en yakın dostu" olabilir.
Beraber vakit geçirmek sadece evde olmamalıdır. Birlikte tatile gitmek, seyahatlere çıkmak, piknik yapmak, ziyaretlerde bulunmak önemli fırsatlardır.
* Eşler birbirlerine moral verir, hep desteklerler. Mutlu çiftler birbirlerini her fırsatta teşvik ederler. Özellikle sıkıntılı günlerde hep birbirlerinin yanındadırlar.
Ahmet Bey başarılı görülmediği için işinden çıkarılmıştı. Birden işsiz duruma gelen Ahmet Bey çıkmaza girmiş, tam anlamıyla depresif tabloya bürünmüştü. Kendisine güveni kaybolmuş, yetersiz fikirleri zihnine hâkim olmuştu. Bu yüzden muayeneye getirilmişti. Karşıma oturduğunda yanındaki hanımı atılmış ve "Doktor bey, evet beyim Ahmet şu an bunalımda. Fakat ben onun işinde başarısız olduğuna inanmıyorum. Patronu onu gerektiği gibi değerlendiremedi. O her işte başarılı olur ve ekmeğini çıkarır. Ahmet beye güvenim tam. Yersiz endişeye kapılıyor." demişti.
Eşinin bu desteği ve yakınlığı Ahmet beyin iyileşmesinde ilaçlardan daha çok yardımcı oldu. Sonunda düzeldi ve başka bir işe girdi. Yeni işinde çok başarılı oldu.
* Mutlu çiftler birbirleriyle iletişim sırasında kibardır, saygı ve sevgi doludur. Sanki sekreteriyle veya bir yabancıyla konuşuyormuş gibi kibar, nazik ve düşüncelidirler. Konuşurlarken birbirleriyle zıtlaşmaktan kaçınırlar. Biri bir fıkraya güldüğünde, diğeri "hiç komik değil" demez. Birbirlerinin her konuda aynı fikirde olamayacağını bilir ve bu durumu kabullenerek tartışmaktan kaçınırlar. Aksine "bu değişik bir bakış açısı" "gerçekten ilginç şeyler söylüyorsun" diyerek konuyu geçiştirirler. Birbirlerinin ayrılıklarını değil, birlikteliklerini ön plana çıkarırlar. Veya farklı düşündükleri konu geldiğinde, mevzuyu değiştirirler.
* Yine uyumlu çiftler çocuk eğitiminde birlikte hareket eder, birbiriyle çelişkiye düşmekten kaçınırlar. Disiplin konusunda tutarlı hareket ederler. Her ikisinin de uyacağı kurallar vardır. Önemli bir konuda çocuklara "annenize veya babanıza soracağım, ona göre karar vereceğim" derler. Birbirlerinin yaptıklarını küçümsemezler. Çocuklar babalarından bir şey istediğinde baba, anneye dönüp "Sen ne diyorsun?" diye sorar. Bu şekilde, çocuklar babalarının annelerine değer verdiğini, kararları beraber aldıklarını anlar. Ayrıca anneleri de kocasının kendisine gösterdiği kıymeti hisseder, özgüveni artar.
* Mutlu eşler birbirlerini tanımışlardır ve eşini üzen davranışlardan kaçınırlar. Meselâ kadın fazla konuşuyor, devamlı isteklerde bulunuyor ve dırdırıyla kocasını rahatsız ediyorsa bu evliliğin mutlu olması zordur. İşte bu gibi uygunsuz hareketlerden kaçınmak gerekir. Mutlu çiftler buna dikkat ederler.
* Fikir ayrılıklarında uzlaşmaya istekli olurlar. Eften püften konularda anlaşmazlığa düşmekten kaçınırlar. Aralarında görüş ayrılıkları elbette olur ve bir noktada tatlıya bağlarlar. Tartışmalarda kendinin haklı olduğu önyargısı ile davranmazlar aksine anlaşalım isteği ile hareket ederler.
* En mutlu, en sevgi dolu ilişkilere baktığımızda çiftlerin birbirleriyle dalga geçebilen, espri yapabilen kişiler olduğunu görürüz. Hararetli bir etkileşim esnasında mizah duygusunu korurlar.
* Bakış açılarını farklı olabileceğini bilirler. Erkeğin daha çok doğrusal (mantıksal) ve kadında duygusal yaklaşımın ön planda olduğunu göz önünde bulundururlar.
* Eşinden ters bir davranış gördüğünde, 'Bu her zaman böyle' demek yerine 'Kendini kötü hissettiği bir dönemde olmalı' diye düşünürler.
* Birbirlerine iltifat eder, teşekkür etmeye önem verirler. Başkalarının yanında bilhassa birbirlerini terslemezler.
* Özel günlerde hediyeleşmeye önem verirler.
* Öfkelendiklerinde aynaya bakarlar ve ne gibi başka problemlerin bu durumda rol oynadığını düşünürler.
* Karşısındakini olduğu gibi kabul ederler ve değiştirmeye uğraşmak yerine kendisini uyumlu hale getirirler.
Eşiyle ömür boyu sevgi ve saygı dolu yaşamak isteyenler şu noktaları göz önüne alırlar:
* Eşine sevgi, anlayış ve saygıda kusur etmemeye çalışırlar.
* Ayrılıklarda uzlaşmaya isteklidirler ve eşinin ihtiyaçlarını karşılamaya hazırdırlar.
Prof. Dr. Sefa Saygılı