Öncelikle şunu söyleyelim: İnsanların ne kadar mutlu olduğu beyanlarıyla anlaşılır. Kısacası mutlu insanlar, beklenecek şekilde görünür ve davranırlar:
*Genelde dışa dönük olurlar,
*Kararlı ilişkiler kurarlar,
*Sağlıklı ve üretken hayat sürerler.
Mutlu insanlar mala mülke fazla değer vermez, reklam ve propagandadan daha az etkilenir, iktidar ve başarı arzusunun peşine takılmaz.
Berrak ve belirli amaçlara dönük zorlu uğraşlara giren insanlar, rahat ve keyifli bir hayat sürenlere oranla genelde daha mutludur.
Bir kişi sırf kendisi için çalışmaktan ne kadar uzaklaşırsa, ilişkilerinin ve bağlılıklarının kapsamı ne kadar genişlerse, daha mutlu olma ihtimali o ölçüde artar.
Bilim adamları tarafından hazırlanan ve Birleşmiş Milletler 'in de kabul ettiği Dünya Mutluluk Endeksi her yıl olduğu gibi bu yıl da açıklandı. Birleşmiş Milletler raporunda; kişi başına gelir, sağlıklı yaşam beklentisi, sosyal destek, özgürlük, kendini güven içinde hissetmek ve cömertlik gibi kıstaslar kıyaslanmakta. Bu faktörler göz önüne alındığında sonuçta son 6 yıldır olduğu gibi yine Finlandiya en mutlu ülke seçildi.
Finlandiya'nın mutluluk sırrı
Neydi Finlandiya'nın sırrı? Neden hep en üstte yer alıyor? Araştırmalar şu faktörleri gösteriyor:
*Sosyal destek: Fin kültürü, sadece yakın aile ve arkadaşları değil, aynı zamanda iş arkadaşları ve komşuları da içeren sosyal desteğe güçlü bir vurgu yapar. Bu durum Finlandiyalıların işbirliği, güven ve karşılıklı saygıya odaklanarak birbirleriyle etkileşim kurma biçimlerine de yansımaktadır. Bu topluluk duygusu, ülkenin ihtiyaç sahiplerine destek sağlayan güçlü sosyal refah sistemi ile pekiştirilmektedir.
*Eğitim: Finlandiya'nın eğitim sistemi yaygın olarak dünyanın en iyilerinden biri olarak kabul edilmektedir. Ezbercilik ve standart testler yerine yaratıcılığı, bağımsız düşünmeyi ve problem çözmeyi vurgular. Finli öğretmenler son derece eğitimli ve saygın profesyonellerdir ve sınıfta yüksek derecede özerkliğe sahiptirler. Eğitim sistemi de son derece eşitlikçidir, öğrenim ücreti yoktur ve tüm öğrenciler için eşit fırsatlar sağlamaya güçlü bir vurgu yapılmaktadır.
*Doğa: Finlandiya, uçsuz bucaksız ormanları, binlerce gölü ve geniş vahşi alanları ile zengin bir doğal çevreye sahip bir ülkedir. Finlandiya'da doğaya erişim temel bir hak olarak kabul edilir ve neredeyse tüm açık alanlara halkın erişimini garanti eden yasalar vardır. Bu da Finlilere, ruh sağlığı ve refahı üzerinde olumlu bir etkisi olduğu kanıtlanmış olan açık hava rekreasyonu (dinlenme, istirahat) ve rahatlama için geniş fırsatlar sunmaktadır.
*İş-yaşam dengesi: Finlandiya nispeten kısa iş günleri ve cömert tatil politikalarıyla bilinir. Standart iş günü genellikle yaklaşık 7,5 saattir ve çalışanlar yılda en az 25 gün ücretli tatil hakkına sahiptir. Ayrıca, zorunlu dinlenme araları ve fazla mesai sınırlamaları da dâhil olmak üzere çalışanların haklarını korumak için güçlü yasalar mevcuttur. Bu da Finlilerin iş ve boş zaman arasında sağlıklı bir denge kurmasını sağlamaktadır.
*Sağlık hizmetleri: Finlandiya'nın sağlık sistemi kamu tarafından finanse edilir ve tüm sakinlere evrensel kapsam sağlar. Tıbbi hizmetler genellikle kamu hastaneleri ve klinikleri tarafından sağlanırken, tercih edenler için özel sağlık hizmetleri de mevcuttur. Sistem, düşük bekleme süreleri ve yüksek hasta memnuniyeti seviyeleri ile oldukça verimli ve etkilidir.
İşte bu saydığımız sebeplerden dolayı Finlandiyalılar mutlu olmanın sırrını yakalamış durumdalar.
Çünkü bilim insanı ve araştırmacıların ileri sundukları görüşlere göre; mutluluğun % 50'si sabit genetik noktası, % 10 koşullara bağlı ve kalan % 40'ı bilinçli aktivite ile ilgilidir.
Finlandiyalılar nasıl mutlu oluyorlar?
Saydığımız imkân ve şartlara sahip olan Finlandiyalılar şu sebeplere uyarak mutluluğu yakalamışlar:
1. İnsanlar duygularına karşı dürüstler: Finlandiya'da duygularınız konusunda, 'iyiyim' diye geçiştirmek yerine açık ve dürüst olmanız teşvik ediliyor. Finlandiya Mental Sağlığı MIELI stratejik işler direktörü Meri Larivaara üzgün olduğunuzda direkt "kötüyüm" diye cevap vermenin iki taraf içinde daha iyi olduğunu söylüyor. Larivaara, bu duygusal dürüstlüğün mutluluk konusunda çok önemli olduğunu söylüyor. Duygularınızı bastırmanın hem psikolojik hem de fiziksel açıdan çok sakıncalı olduğunu biliyoruz.
Meri Larivaara
2. İş ve hayatı dengeliyorlar: Finlandiya çalışkan bir ülke, ancak çalışma saatleri dünyanın birçok yerine göre daha makul ve dengeli. Bu da vatandaşların dinlenmeleri ve kendilerine zaman ayırmalarını sağlıyor.
3. Doğanın tadını çıkarıyorlar: Finlandiya tam bir doğa harikası. Vatandaşları da ülkenin bu imkânlarından rahatça faydalanabiliyor. Finlandiya'da doğanın herkesin hakkı olduğu düşünülüyor ve Finler neredeyse her orman, göl ve deniz kenarından ücretsiz bir şekilde yararlanabiliyor. Oulu Üniversitesi psikoloji profesörü Mirka Hintsanen şöyle diyor: "Doğanın stresi azalttığına ve bunun mutlulukla bağlantılı olduğuna dair araştırmalar var. Daha az stres, daha çok mutluluk demek."
Prof. Mirka Hintsanen
4. Finler kendini geliştirmeye pek hevesli: Larivaara, "Kendimizi geliştirmeye gerçekten hevesliyiz" diyor ve "yeni şeyler öğrenmek akıl sağlığınıza iyi geliyor" diye ekliyor. Ancak kendinizi geliştirmek derken yeni bir dil öğrenmek gibi işinizle ilgili alanlardan bahsetmiyoruz aslında. Yemek yapmayı seviyorsanız yeni tarifler öğrenmek ya da dışarıda bisiklet sürmek gibi basit ve eğlenceli aktiviteler en iyisi!
5. İnsanlar birbirine güveniyor: Fin halkı arasındaki güven seviyesi çok yüksek. Ülkenin oldukça küçük olmasından dolayı Finler, etraflarındaki insanları daha çok tanıyor ve güveniyor. Bu durum da yalnızlığın azalmasını sağlıyor. Ulusal Tıp Kütüphanesi tarafından 2021 yılında yapılan bir araştırma, yalnızlığın mutluluğu engelleyen en güçlü etkenlerden biri olduğunu ortaya çıkardı. Etrafınızdaki insanların hayatta olumlu bakması ve size de bu konuda yardım etmesi mutluluk için önemli faktörlerden biri.
6. Finler halinden memnun, aşırı mutlu değil: Larivaara, kültürel olarak Finlandiya'da mutluluğun 'sürekli mutluluk hali' anlamına gelmediğini düşünüyor. Finlandiya'daki mutluluğun daha çok hayattan ve sahip olduklarınızdan memnuniyet duymak gibi olduğunu söylüyor. Larivaara, bu durumu 'sessiz duygu' olarak tanımlıyor. Sürekli coşku aramaktansa hayattan memnun ve minnettar olmak mutluluk için daha önemli.
FİN FELSEFECİ FRANK MARTELA'YA GÖRE
Frank Martela
Günümüz ünlü Fin felsefeci Frank Martela, kendisine bu sorunun sık sık yöneltildiğini söylüyor ve "Şu üç davranışı hiç sergilemiyoruz" diyor:
"Birincisi, kendimizi komşularımızla kıyaslamıyoruz"
Felsefeci, Fin şair Eino Leino'nun şu anlama gelen satırlarını hatırlatarak bunu açıklıyor: "Mutluluğumuzu başkalarıyla kıyaslamayalım ya da bununla övünmeyelim."
İskandinav ülkesinde yaşayanların, özellikle maddiyat ve zenginlik konusunda bu tavsiyeye uyduğunu belirten Martela, bir anısını anlatıyor:
"Bir keresinde Finlandiya'nın en zengin adamlarından biriyle karşılaşmıştım. Çocuğunu bebek arabasında tramvay istasyonuna götürüyordu. Kendine pahalı bir araba satın alabilir ya da şoför tutabilirdi ama toplu taşımayı tercih etmişti.
Psikoloji üzerine de araştırmalar yürüten uzman, "Başarılı görünmeye daha az, sizi mutlu eden şeylere daha çok odaklanın. Gerçek mutluluğa giden ilk adım, kendinizi başkalarıyla karşılaştırmak yerine kendi standartlarınızı belirlemek" diyor.
"İkincisi, doğanın faydalarını görmezden gelmiyoruz."
Finlandiya'da iki sene önce yapılan bir ankette katılımcıların yüzde 87'si doğanın iç huzur, enerji ve rahatlama sağladığını söylemişti.
Martela pek çok çalışanın 4 haftalık yaz tatili hakkını kırsal kesimlere gidip kendisini doğaya bırakarak kullandığını kaydetti. Finlandiya'daki kentlerin çoğunda doğaya erişimin kolay olduğunu da vurgulayan felsefeci, şu tavsiyeyi veriyor:
"Doğada zaman geçirmek zindelik sağlıyor ve mutluluğa iyi geliyor… Evinize sadece birkaç bitki satın alarak bile olsa hayatınıza biraz yeşillik katmanın yollarını bulun."
"Üçüncüsü, toplumdaki güven çemberini bozmuyoruz."
2016'da yayımlanan bir araştırma, bir ülkede güven düzeyi ne kadar yüksekse yurttaşların o kadar mutlu olduğunu göstermişti. Başkent Helsinki'de geçen sene yapılan bir deneyde, 12 kayıp cüzdandan 11'i sahibine iade edilmişti.
Martela ülkede halkın birbirine güvendiğini ve dürüstlüğe değer verdiğini ifade etti:
"Dizüstü bilgisayarınızı bir kütüphanede unutursanız veya telefonunuzu trende kaybederseniz, onu geri alacağınızdan emin olabilirsiniz."
Felsefeci, tanımadığınız kişiler için kapıları açmak ya da toplu taşımada yer vermek gibi küçük eylemlerle bile toplumda güven duygusu yaratılabileceğini savunuyor.
Evet, Finlandiya'nın mutluluk sırları böyle. Darısı gerilerde olan ülkemizin başına…
Prof. Dr. Sefa Saygılı