Düne kadar yeni bir dünyanın kurucusu olarak adeta tapınılan, bugün ise heykelleri yıkılan ve elleriyle kurduğu eseri yıkılmış olan ünlü Rus ihtilalcisidir.
Rus Komünist Partisinin kurucusu, sosyalist fikirlerin ilk tatbikçisi, yazar, ihtilâlci ve diktatördür.
1870 yılında bugün ismiyle anılan Simbirs şehrinde doğdu. Aslen Yahudi olup, babası sadık bir hükümet memuruydu. Annesi Alman asıllı köylü bir kadındır. Ağabeyi Alexander, Çar'ı öldürme komplosuna karıştığı için idam edilen genç bir radikaldi. Lenin 23 yaşına geldiğinde ateşli bir Marksist oldu. 1895'te ihtilalci faaliyetleri sebebiyle çarlık hükümeti tarafından tutuklandı ve 14 ay hapis yattıktan sonra Sibirya'ya sürüldü.
Asıl adı Vlademir IIiç Ulyanof olan Lenin, çıplak kafalı, buruşuk yüzlü, kısa boylu bir adamdı. Bacakları çok kısa olduğundan, iskemleye oturduğu zaman, ayaklarının ancak uç kısmı yere değerdi.
Kitaplarından başka hiçbir şeyle ilgilenmezdi; pantolonu çok defa uzundu, burnu hafifçe yukarı kıvrıktı, gözlerinden birinde hafif şaşılık vardı. Ömründe lüks giyindiği görülmezdi.
Sibirya'da sürgünde iken kendisi gibi Marksist olan Nataşa adlı kadınla evlendi. Sürgün yeri Sibirya'nın dondurucu soğukları ile ün yapan küçük bir kasabaydı. Lenin orada Rus köylülerinin trajik fakirliğini gözleriyle gördü. Bu adamlar o kadar fakirdiler ki, büyük dinî bayramların dışında bir gün bile et yiyemiyorlardı; yani et yedikleri günler yılda yirmi defadan fazla değildi.
Lenin çocukluğunda ciddi ve asık suratlıydı. Arkadaşlarıyla hemen hemen hiç oynamaz, atletik oyunlara ilgi göstermezdi. Ergenlik çağında da müzik, şiir ve din ile ilgilenmedi; fakat mükemmel bir hukuk öğrenimi gördü. Fransızca, Almanca ve İngilizce konuşmayı öğrendi.
Büyük kıtlık yılı olan 1891'de fakir köylülerden milyonlarca kişi gıdasızlık, tifüs ve koleradan ölünce, Lenin kökten bir değişim yapmanın gerektiğine inandı. Ve o dakikadan sonra ateşli bir ihtilâlci oldu.
Bundan sonraki 25 yılını bir ülkeden ötekine gitmekle, çeşitli tarihlerde Almanya, Avusturya, Polonya, İsviçre ve İngiltere'de dolaşmakla geçirdi. Londra'da bulunduğu sıralarda, sosyalizmin babası sayılan Karl Marx'ın mezarı başına gidip saatlerce oturur ve düşünürdü.
Tutuklanmaktan kurtulmak için çok defa köylü, gemici veya tüccar kâtibi kılığında gezerdi. Ara sıra da sahte bıyık ve sakal takar, hatta kadın kıyafetine girerdi. Bavulun alt kısmında, göze görünmeyecek şekilde hazırlanmış bir cep vardı; gizli evrak ile onu suçlu çıkarabilecek vesikaları burada gizlerdi. Zora kalınca bu evrakı bahçesinin bir köşesine gömer, üzerine de soğan ve kabak ekerdi.
Kitaplarından birini hapiste yazmıştı, kimsenin anlamaması için de mürekkep yerine süt kullanmıştı. Sıcak suya batırılınca harfler meydana çıkar ve okunabilirdi. Kendi adamlarına da aynı usulü kullanmalarını söylemişti. Onlardan bir mektup gelince gardiyandan çay ister, gardiyan yanından uzaklaşır uzaklaşmaz, kâğıdı sıcak çaya batırır ve okurdu.
Birinci Dünya Savaşı, Lenin'in beklediği büyük fırsatı ortaya çıkarmıştı. Savaş Rusya için askeri ve ekonomik bir felâket oldu ve Çarlık sistemine karşı olan hoşnutsuzluğu arttırdı. Çarlık Hükümeti 1917'de devrilince Rusya bir süre demokratik rejimle idare edilecek gibi göründü. Çarın devrildiğini gören Lenin Rusya'ya döndü. Oraya varınca geçici bir hükümet kurmuş olan demokratik partilerin fazla bir güçleri olmadığını, ortada sayısının azlığına rağmen disiplinli Komünist Parti'nin kontrolünü ele almak için mükemmel bir fırsat bulunduğunu gördü. Bolşevikleri geçici hükümeti hemen devirmeye ve yerine komünist bir hükümet geçirmeye teşvik etti. Temmuz'daki ayaklanma girişimi başarısız olunca Lenin saklanmak zorunda kaldı. Kasım 1917'de ikinci girişim başarı kazanınca Lenin devletin yeni başkanı oldu.
Lenin, özel mülklerin hepsini kamulaştırdı. Köylüler bu mülklere el koydukları sırada bunların sahipleri dünyanın dört bir yanına kaçıştılar.
Köylüler çok değerli ve pahalı halıları kesip pabuçlarına pençe yaptılar. Avrupa'nın en mühim sanatkârları tarafından yapılan paha biçilmez vazoları turşu küpü olarak kullandılar.
Bu sırada Rusya açlıktan kıvranıyordu; halk şeker bulamadığı için Lenin de çayını şekersiz içiyordu. Rusya'nın hâkimi olduğu halde israf ve lüksten kaçındı. Sekreter bile kullanmadan Rusya'yı idare etti. Her gün on sekiz hatta yirmi saat çalışıyor, mektuplarını kendi eliyle yazıyordu.
Lenin, komünizmin başarıya ulaşması için; "Birinci vasıta yalan söylemek, aldatmaktır. Ne kadar büyük yalan söylerseniz, o kadar muvaffak olmuş sayılırsınız" diyordu. Bu zihniyetle Rusya'daki Müslümanlara "Çarlar ve zalimler tarafından dinleri tahkir edilen Müslümanlar! Dininizin ve kültür müesseselerimizin serbest olduğunu bildiriyoruz." dediyse de büyük bir zulüm ve kıyı hareketi başlatmıştır. Buna rağmen İslam'ın kökünü kazımaya muvaffak olamamıştır.
Şiddet yanlısıydı
Lenin, şiddet taraflısıydı. "Tarihte şiddet dışında halledilmiş bir tek sınıf mücadelesi problemi yoktur" diyordu. Ve ekliyordu: "Proletarya diktatörlüğü kuvvete dayanan ve hiçbir şey tarafından engellenemeyen iktidardır."
Lenin yaptığı bir konuşmada ''Parti için tartışmaları bir lüks'' olarak niteliyor ve şöyle bitiriyordu sözlerini: ''Vaktimizi tartışmalarla harcadık hep; şimdiyse söylemem gerekiyor ki 'silahlarla tartışmak' muhalefetin tezlerini kullanarak tartışmaktan iyidir. Yoldaşlar, muhalefete hiç ihtiyacımız yok, şimdi bunun zamanı değil! Hangi yandan olursa olsun, muhalefetle değil silahla tedavi edeceğiz.''
Komünist devrimi yaptığında, kendisine selâm durmayan, önünde baş eğmeyen ve beynini kendisine teslim etmeyen bütün aydınları "haşarat" olarak nitelendiriyor, onlara "zararlı böcekler" adını veriyor, hakaretin dozunu daha da artırarak onlara "bok" diyordu. Parolası: "Asmak, asmak, herkesin Lenin bilip tanıması ve teslim olması için hiç tereddüt etmeden asmak"tı.
Bu fikirlerini hemen uygulamaya koydu. İlk birkaç yıl boyunca, Bolşevikler karşıtlarına karşı bir iç savaş verdi. Acımasız bir liderdi. İktidarda kaldığı süre içinde milyonlarca insanın ölümünden sorumludur. Komünist programa karşı politik muhalefeti ezmek için ceza kampları kurmuştur. İç savaş Rusya ekonomisinin çoğunu yok etti ve milyonlarca insan açlıktan öldü.
İktidara geldikten 5 yıl sonra damar sertliği hastalığına yakalandı ve sağ tarafına felç indi. Konuşma kabiliyetini kaybettiğinden, küçük bir çocuk gibi konuşmayı yeniden öğrendi. Sağ kolunu kullanamadığı için sol eliyle yazı yazmaya başladı. İki yıl ölümle pençeleşti. "Yapılacak daha pek çok işim var" diyordu. 1924'te öldü, yerine kendini zulüm ve kanlılıkta aratmayacak olan Stalin geçti.
Lenin, Rusya'da çok seviliyordu. Resmi hemen her tarafa asılmıştı. Cesedi özel ilaçlarla korunmuştu. Her gün yüzlerce kişi bu sözde halkların kurtarıcısı, gerçekte ise insanlığın felâket hazırlayıcısı olan Lenin'in mumyasını ziyaret ediyordu. Artık o komünist Rusya'nın türbesi olmuştu.
1980'li yıllara gelindiğinde dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi komünizmin kurulduğu Rusya'da da bu zalim ve kanlı rejim yıkıldı. Ardından Lenin'in heykelleri vinçlerle yerle bir edildi. 1997'de Moskova Kızıl Meydan'daki mumyasının kaldırılması gündem oldu. Çünkü mumyanın masraf ve giderleri Rus yönetimini düşündürmektedir. 1993 yılında Lenin'in şeref muhafız alayı lağvedildi. Ardından Lenin müzesi kapatıldı. Bu kadar kısıntı ve kesintiye rağmen Lenin'in mezarı Rus halkına ayda 60 bin dolar masrafa yol açmaktadır.
Bir sahte kahraman daha tarihin müzesinde yerini almıştır. Artık Lenin'e herkes kanlı ve zalim diktatör nazarıyla bakmakta, eliyle kurduğu diktatörlüğün yerinde yeller esmektedir.
Darısı diğer putların başına...
Prof. Dr. Sefa Saygılı
KAYNAKLAR
1- Ünlü Adamların Bilinmeyen Yönleri. Dale Cornege. Deniz Kitaplar Y.
2- Meydan Larousse Ansiklopedisi. Sabah Y.
3- Yeni Rehber Ansiklopedisi. Türkiye Gazetesi Y.
4- En Etkin 100. Michael H. Hart. Sabah Kitapları.
5- Filozoflar Ansiklopedisi. Cemil Sena. Remzi K.
6- Felsefe Sözlüğü. Orhan Hançerlioğlu. Remzi Kitabevi.
7- Le Point Dergisi'ne atfen. Akit 22.7.1997.
8- Lenine. Prof. Dr. Helene Carrere d'Encausse. Fayard Yay.