PANİK ATAK SORU VE CEVAPLARI VII
İnancım zayıf olduğundan mı panik atak geçiriyorum?
Panik atağın, inanç zayıflığıyla kesinlikle ilgisi yoktur. Gereksiz yere kendinizi suçlamayın. Çok dindar insanların da panik atağa yakalandıklarını görüyoruz. Panik atağı aynı gastrit veya hipertansiyon gibi değerlendirmelisiniz.
Aksine dinimizde hastalıklar bize dünyanın faniliğini ve geçici olduğunu, ölüm gerçeğini hatırlatırlar. Bir hastam, "Panik atağa yakalanmamın faydası namaza başlamam oldu" demişti. Sonra rahatsızlıkların günahları döktüğünü, Allah'ın sevdiği kullarına bu dünyada zorluk ve meşakkatleri daha çok verdiğini biliyoruz. Bu yüzden rahat olun ve tedavinizi sürdürün.
Namazın ve duanın paniğe faydası olur mu?
Tabi olur. Yabancı kitaplarda tavsiye edilen meditasyon tekniği yerine dünyanın gaile ve dertlerinden uzaklaşarak Rabbimizin huzurunda namaza durmak ve O'na el açıp dua etmek elbette koruyucu ve rahatlatıcıdır. Üstelik dini görevini yapmanın mutluluğu da buna eklenir.
Camide ön saflara geçemiyorum. Neden?
Panik rahatsızlığı olanlar, "panik geçirdiğimde dışarı çıkamam ve çevreye mahcup olurum" düşüncesiyle kapıya yakın yerlerde namazlarını kılmaktadırlar. Özellikle Cuma namazındaki kalabalık onları ürkütür ve en son safta yer alırlar. Sanki panikleri gelecek, kendilerini dışarıya atacaklar havasındalar.
Bizim tavsiyemiz, bu korkunun üzerine gitmeleri ve elden geldiğince ön saflara geçmeleridir. Zaten panik gelse bile kişiye zararı olmayacaktır.
Araba kullanırken panik atak geçiriyorum. Ne yapmalıyım?
Birçok hasta özellikle anayolda araba kullanırken panik atak geçirmektedir. Bunun sebebi hastaların belki de arabada kapana kısıldıklarını ve arabayı kolaylıkla yol kenarına çekemeyeceklerini hissetmeleridir. Baygınlık hissi oluyorsa mümkün olduğunda yol kenarında durmalı ve derin nefes alma uygulaması yapmalısınız. Panik atakların çoğu çabuk geçer, ancak işin en kötü kısmı arkalarında bıraktıkları korkudur.
Kişi durumunun panik bozukluğu olduğunu anladığında kalp krizi geçireceğine veya delireceğine inanmaktan vazgeçer. Problemi tanıma, genellikle panik atak hastasına yararlı olan zaman bakımından sınırlıdır. Hastalar sadece atağın geçmesini bekler ve ardından yola devam ederler. Temel fikir, durumun yol ve araç kullanma fobisine dönüşmesine izin vermemektir.
Bir hastam atak geçirecek olursa arabayı yolun kenarına çekmeye hazır olmak için anayolda daima sağ şeritten giderdi. Araç kullanma sırasında panik atak geçirme ihtimali onu oldukça kaygılandırıyordu. İlaçlar ve psikoterapi kendisine iyi geldi ve panik ataklardan kurtuldu ancak hala sağ şeritte araç kullanmayı ve kaygılanmayı sürdürüyordu. Bu alışkanlığını değiştirebilmesi için sorun üzerinde yoğunlaşmamız uzun zaman aldı.
Uçakta panik atak geçirdim. Şimdi her seferinde uçağa binmekten endişe ediyorum. Ne yapabilirim?
Uçakta panik atak geçirmek yaygındır. Bir hastam, bir akşam, bir yere çarpacağından veya düşeceğinden emin olduğu bir uçağa binmekten nasıl kaçtığını anlatmıştı. Uçağa hiçbir şey olmamıştı. Hastam daha sonra ilk panik atağını geçirdiğini anlamıştı. Şimdi her uçağa binişinde 0,5 mg xanax alıyor ve bu ilaç sakin kalmasına yardım ediyor. Benzer korkularınız varsa doktorunuzdan, uçuş sırasında size yardım edecek düşük dozda bir trankilizan (yatıştırıcı) yazmasını isteyebilirsiniz. Buna alternatif olarak bazı kimseler bilişsel (kognitiv) davranış terapisinde öğrendikleri teknikleri veya gevşeme egzersizini tercih etmektedir.
Hissettiklerinize olumsuz şartlanma denmektedir. Uçarken panik atak geçirme korkunuz olduğundan, iki olay arasında bir bağlantı olmasa bile zihniniz uçmayı panik atakla birleştirmiş.
Rus psikolog Dr. Ivan Pavlov 1800'lerde olumlu ve olumsuz şartlanmayı inceledi. Pavlov bir zil çalıyor ve sonra bir köpeğe et veriyordu. Köpek yiyeceğiyle zil sesini birleştirene kadar bunu birkaç kez yaptı. Sonunda köpeğe yemek vermeden zil çalmaya başladı. Hayvan yine de salya salgılıyordu; et verilmese de zihni iki olayı birleştirmişti.
Her seferinde xanax alarak ve panik ataklardan kaçınarak uçağa binen hasta, uçmak ve panik atak arasındaki bağı kırar. Sonunda iki olay arasındaki çağrışım ortadan kaybolur.
Bilişsel davranış terapisi hastaya, uçmanın panik ataklara sebep olacağına ilişkin korkularının akıl dışı olduğunu öğretir ve uçağa binerken kullanmayı deneyeceği uçuşa ilişkin daha gerçekçi görüşler sağlar.
Gevşeme egzersizini kullanarak derin ve yavaş nefes alabilir ve hayatınız veya hayalinizdeki olumlu bir şeyi hayal edebilirsiniz. Bu olumlu hayal herhangi bir şey olabilir; bir deniz kenarında güneş batımını hayal edin ve kendinizi orada, gökteki renklerin değişimini izlerken, sahilde dalgaların sesini dinlerken ve deniz kuşlarını başınızın üzerinde öterken ve yosunlu oksijeni bol havayı içinize çekerken görün. Bu hayalle ağır ve derin nefes çalışması gevşeme yeteneğinizi arttırır. Bedeniniz gevşerken panik atağı tetikleyebilecek olan anksiyete azalır.
Kız kardeşimde şizofreni ve panik atak birlikte var. Bu mümkün mü?
Panik atak birçok başka psikiyatrik tanıyla bir arada olabilir. Bazı şizofreni hastaları da panik atak geçirebilir. Dünya nüfusunun % 1'inin şizofreni hastası olduğu düşünülmektedir. Biz tıp camiasında bu bozukluğun beyindeki organik değişikliklere bağlı olduğunu gittikçe daha iyi anlıyoruz.
Şizofreni hastalarında genellikle hezeyanlar (sabit, yanlış inançlar) ve/veya halüsinasyonlar (görüntüler, bu tür bir uyaran veya durum mevcut değilken bir nesne veya olaya ilişkin çoğu zaman güçlü sübjektif algılamalar; bunlar görsel, işitsel, dokunsal olabilir veya koku ya da tat duyumlarını içerebilir) görülür. Hezeyanlar paranoid türde olabilir yani kişi hezeyanlardaki kişiler tarafından izlendiği veya kendisine kötülük yapılacağı duygularına sahip olabilir. Halüsinasyonlar ise genellikle işitseldir; yani hastalar kendileriyle konuşan sesler duyar. Bu sesler diğer insanlardan, genel olarak evrenden veya kişinin kafasının içinden geliyormuş gibi görülebilir. Şizofreni hastaları da donuk emosyonel duruma (DSM-IV'te affektif donukluk denir) düzensiz davranışa (çocuksu veya tuhaf davranışlar) ve avolisyon (bir amaca yönelik faaliyetleri başlatıp sürdürememek) sahip olabilirler.
Şizofrenik bir kişi panik atakları durdurmak için diğer hastaların kullandığı ilaçları kullanabilir. Bu ilaçlar SSRI antidepresanlar veya minor trankilizanlar olabilir. Bu hastalar antidepresan kullanırsa hezeyan ve halüsinasyonların tetiklenmesi riski ortaya çıkabilir; bu yüzden bazen bu hastaların rivotril veya xanax gibi minör trankilizanlar kullanmaları daha iyi olabilir. Birçok şizofreni hastası zaten zyprexa ve risperdal gibi major trankilizanları kullanacaktır. Minör bir trankilizan eklenmesi majör trankilizan kullanan bir hastayı daha da yorgun veya uykulu yapabilir, bu yüzden bunların antidepresan almaları tercih edilebilir.
Panik bozukluktaki kusma ile bulimia arasındaki fark nedir?
Bulimia'da hastalar aşırı yemekten sonra aldıkları kiloları kusarak veya laksatifler (müshil) kullanarak ya da bir süre yemeyerek veya aşırı egzersiz yaparak kontrol ederler. Kusma genellikle istemlidir. Panik atak hastaları ise çok sık kusmaz, mide bulantısı hissedebilir veya karın ağrıları olabilir. Panik atak hastalarında kendilerini sakinleştirmek maksadıyla aşırı yemek ortaya çıkabilir.
Panik atak hastalarımdan birinde gerçekten kusma fobisi vardı. Kusan birini gördüğünde panik atak geçiriyordu; bu yüzden hasta veya kusan herkesten kaçmak için elinden geleni yapıyordu.
Bazı hastalarda hem panik atak, hem bulimia olabilir. Çoğu psikiyatrik bozukluklar komorbid olarak (aynı anda) ortaya çıkma eğilimindedir.
Bir hastamda panik atak ve bulimia birlikte bulunuyordu ve Lustral'la tedavi olmuştu. Bu yolla iki sorununu da çözebilmişti. Lustral (100 mg) panik atak sorununu çözmüş ve birkaç ay süren ilaç ve psikoterapiden sonra bulimia epizotlarını günde üçten haftada bire düşürebilmişti. Nihayet aylar süren tedavi ile bulimiadan kurtulmuştu ve yılda sadece birkaç panik atak geçiriyordu.
Panik atak geçirmeye başladıktan sonra anneme çok bağımlı olmaya başladığımı anladım. Bu beni çok rahatsız ediyor. Daha bağımsız olmak için ne yapabilirim?
Birçok kişi panik atak geçirdiğinde rahatsız edecek derecede başka insanlara dayanmaya başlar. Bu, başlangıçta iyi olabilir, ancak şüphesiz sonsuza dek süremez.
Hastalarımdan biri panik atakları başladığında kocasından gittiği her yere kendisiyle gelmesini istemişti. Bir süre sonra kocası bu işin kendisi için boğucu olduğunu fark etti; üstelik bu işi yapmak istemiyordu. Terapide hastanın bağımlılık ihtiyaçlarını çözümledik. Çocukken annesi tarafından terk edilmiş hissettiğini ve annesi yanındayken umutsuzca kendisine tutunduğunu keşfettik. Hasta olduğunda bu davranışını kocasına transfer etmişti. Onu tedricen kocasına bu bağımlılığından kurtardık; böylece panik atakları azaldı.
Bir hastam panik ataklarından çok utanıyordu. Panik atakların kimyasal bir dengesizlik olduğunu öğrenmesi bir dereceye kadar bu utançtan kurtulmasına yardım etti. Bu hasta birçok bakımdan kendisini yetersiz hissediyordu. Biricik annesi hastaya, "eğer o zamanlar çocuk aldırmak daha kolay olsaydı aldırırdım" diyerek istenmeyen bir çocuk olduğunu hissettirmişti.
Hastama sık sık yaşamın kendisi için büyük bir karmaşa olduğu anlatılmıştı. Belki de mağazada terk edilme, annesinin bilinçaltı olarak "kasıtlı" bir eylemiydi. Hastam istenmediğine ilişkin utanç ve suçluluk duyguları yaşıyordu. Bu sorunları enine boyuna tartıştık ve annesinin kendisine yaptıklarının kendi hatası olmadığını görebildi. Sağlık sorunu (yani panik atak) olması da onun hatası değildi. Bunları anlaması daha az utanmasına yardım etti.
Terapistinizle konuşun. Terapistiniz kendinize ilişkin yeni anlayışlar kazanmanıza yardım edebilir. Kişisel geçmişinizi ve/veya korku doğuran sebepleri bir kez görebildiniz mi o otomatik tepkiyi bırakıp daha olumlu olan yeni tepki davranışları geliştirebilirsiniz. Böylece dünyada daha güvenli davrandığınızı görür ve başka bir panik atak geçirdiğinizde size yardımcı olacak araçlar bulursunuz.
Babam öldükten sonra panik atak başladı. Arada bir ilişki var mı?
Her tür acı kayıp panik atakları tetikleyebilir çünkü nörotransmitterler gibi hormon düzeyleri de kayıpla birlikte değişir. Çoğu hasta panik ataklarının sevdikleri birinin vefatıyla başladığını görebilir. En iyi plan, ebeveynden biri, eş veya çocuk gibi sevilen insanlarının ölümünden sonra herhangi bir sorun belirtisinde bir psikiyatriste başvurmaktır. Çoğu insan kayıpların depresyonu tetikleyebileceğini bilir, fakat panik atakların kayıplar tarafından tetiklendiği yeni bir kavram olabilir.
Psikoterapi babanızın kaybına ilişkin duygularınıza nüfuz etmenizi sağlar. İlaçlar ise panik ataklarınızı tedavi eder. İnsanlar çoğu zaman yaşamla bağlarının sağlam olması gerektiğini düşünür ve kayıplar üzerinde çok durmaz. Babanızın ölümünden sonra kendinize gelmeniz en az altı ay sürecektir. Panik ataklarınızdan kurtulmanızın ise çok daha kısa süre alacağı umulur, çünkü antidepresan tedavisi genel olarak dört hafta sonra etkili olur.
Sevdiğiniz birinin yakında ölme ihtimali varsa yaşanacak kaybın şokundan kaçınmak için mümkün olduğu kadar çabuk bu olayla başa çıkmaya başlamak en iyi fikirdir. Bu, aileniz ve/veya terapistinizle kayıp hakkında konuşmaktan ibarettir. Yas terapisi genellikle yararlı olur. Çoğu zaman sözü dinlenen bir dini otoritenin yasa ilişkin nasihatleri de yararlı olur. İlmine güvendiğiniz saygın bir zatı ziyaret edin ve ölüm hakkında dinimizin söylediklerini dinleyin.
Adet günüm yaklaştığında panik ataklarım sıklaşıyor. Bu konuda ne yapabilirim?
Bazı hastalar panik atakları veya karında gaz toplanması, baş ağrıları, gerginlik, yorgunluk ve genellikle emosyonel değişkenliğe sebep olan mastruasyon öncesi sendrom sırasında çökkünlüğü önlemek için koruyucu olarak SSRI türü antidepresanlar alır. Bu bir çözüm olabilir.
Yine bu dönemde doktorunuzun vereceği ve hormonal dengesizlikte kullanılan hapların da faydası olabilir
Rivotril'i bıraktığımda panik atak geçirdim. Bundan dolayı birkaç ay daha kullanmaya karar verdim. Bu hapı nasıl bırakabilirim?
Tüm benzodiazepinler, özellikle panik atak hastalarında uzun bir sürede ve çok yavaş olarak kesilmelidir. Bazı hastalar rivotril gibi haplardan hiç kurtulamayacaklarını sanırlar, çünkü her denemelerinin panik atakla sonuçlandığını bilirler. Bazen rivotrili keserken hastaya başka bazı ilaçlar verebiliriz. Çoğu kez dozu haftalar boyu yavaşça azaltmak gerekir. Her zaman rahatsız edici bir dönem olur ve ilacın bırakılmasından bir iki gün sonra panik atakların ortaya çıkması mümkündür.
Panik ataklarını kontrol etmek gayretiyle on iki yıldır gizlice günde 1 mg rivotril alan bir hastam vardı. İlaca yıllarca devam etmişti ve sistemi direnç geliştirmişti. Bu bilgiyi benimle paylaşmak yerine rivotril yazdırmak için doktordan doktora dolaşıyordu. Kontrolünü kaybetti. Alışkanlığına yetecek kadar rivotril alamadığı bir gün kasılmalarla acil servise kaldırıldı. Onu orada gördüm ve rivotril alışkanlığının derecesini kabul etmeye zorladım. Onu hastaneye yatırdık ve hafif bir detoks (arınma) programı ile başka bir ilaca başladık. Hastanede bile rivotril'den kurtulması çok zor olmuştu.
Panik ataklara xanax mı, rivotril mi daha iyi gelir?
Herhangi bir sakinleştirici almak panik bozukluğu hastaları için zordur. Bu benzodiazepinler sadece sınırlı süreler için alınmalı ve küçük dozda kullanılmalıdır. Rivotril en iyisi olabilir çünkü yarı ömrü daha uzun, yani 12 saattir. Xanax'inki ise sadece 3 saattir; bundan dolayı hasta daha çabuk yeni bir doza ihtiyaç duyar ki bu da xanax'ın daha alışkanlık yapıcı olduğu anlamına gelir. En iyisi bu sakinleştiricileri, antidepresanlar etkisini gösterene kadar kısa bir süre kullanmaktır.
Çoğu zaman hastalar kendisine iyi gelen şu veya bu ilacı tercih eder. İlaç almanın mahzurlu olduğu durumlar yoksa doktorlar ilaç yazacaktır. Eğer hasta rivotril kullanacaksa günde sadece iki kez verilmelidir. Elverişli bir takvimde, yirmi dört saatte bir, öğleden sonra bir kez alınabilir.
Prof. Dr. Sefa Saygılı