'Farmasonluğun ('Serbest Yapı Ustalığı') Selefi: 'Tapınakcılık' ('Mabet Muhâfızlığı')
Hikâyenin geçmişi, Birinci (1095 - 1099) ile İkinci (1147 - 1149) Haçlı seferlerine değin geri gider. Haçlılar, ele geçirdikleri Kudüs'te 1099'da Hırıstıyan devleti kurmuşlardır. Burada Müslüman âlimlerle de ilişki kuran bir kısım Hırıstıyan rahip, bâtınî vechesi ağır basan zanaat ile ticâret loncaları ve yarı-askerî muhâfız alayları teşkîl etmişlerdir. Bunlardan en tanınmış muhâfız teşkilâtı Gerard Tenque (1040 - 1120) tarafından 1113'te kurulmuş Hospitalarius[1] ile comtes de Champagne sülâlesinden Hugues de Payns (Hugo de Paganis: 1070 - 1136) ile Felemenk asıllı Geoffroi de Saint-Omef ce (Godefridus de Sancto Andemardo) 1118/1119'da vucuda getirilmiş olan Templaristir.[2] İkisi de dinî-askerî (L religiosus-militaris) teşkilâttır. Bunlardan Hospitaliariuslar, Türkçesiyle, Ağırlamacılar, başta Kudüs olmak üzre, Filistine gelen Hırıstıyan hacılara barınma ile iâşe imkânlarını sunarken, Templarisler, yânî Tapınakcılar, koruma işini üstlenmişlerdir. Ağırlamacılık (OrL Hospitalarius) ile Tapınakcılık lakablı dinî-askerî teşkilâtlardan, çalışmamızla ilgisinden dolayı, ikinci anılanı burada bahis konusu kılıyoruz.
Bu asilzâde muharip (Fr chevalier) keşişler, Hz Süleyman mabedinin bulunmuş olduğu mıntıkayı kendilerine karargâh kılmış ve Filistindeki Hırıstıyan mabetlerin muhâfızlığını üstlenmiş olduklarından, Tapınakcılar yahut Mabet muhâfızları (OrL Templares) unvânıyla anılır olmuşlardır.
1128'de Papa II. Honorius (ö: 1130) ile 1139'da Papa II. Innocens (ö: 1143) tarafından onaylanmış olan Tapınakcılık (İng Templary), Hırıstıyan âleminde 'ordo' (Fr ordre) biçiminde anılmakla birlikte, bu terim, İslâmın tarîkattan anladığına tam anlamıyla tekâbül etmediğinden, biz onu burada teşkilât şeklinde adlandırıyoruz.
Evlenme yasağına uymak gibi, sıkı kurallarla kayıtlanmış bir manastır hayatına uygun yaşayan Tapınakcılar, tahkîm olunmuş mabetleri[3] savunma ile serhat boylarında Müslümanlarla savaşmanın yanında, zamanla önceki askerî faaliyetlerini hiç andırmayan yeni bir etkinliğe geçip bankacılık ile tefeciliğe yöneldiler. Söz konusu etkinlikleri pek geniş sahalara yayarak yürüttüler. Çıkardıkları taahhütnâmelerden[4] öncelikle papalar ile hükümdarlar yararlandı. O dönemde Müslüman - Hırıstıyan dünyasının bir ucundan öbürüne[5] para, teminât mektubu yoluyla kolayca ve güvenlik içerisinde iletilebiliniyordu. Yine tâcir, bulunduğu yerde ödemede bulunarak taleb ettiği malları uzaklardan Tapınakcılar aracılığıyla getirtebiliyordu.
Tapınakcılar, Batı Asya'da ortaya çıkmış önemli toplum ile iktisât kurumlarından etkilenip yararlanmışlardır. Bunların arasında en kayda değer olanı, İslâmın zuhûrundan iki yüz yıl sonra, fıkıha dâhil olunmuş bulunan vakıflar ile iş ortaklıklarıdır.[6] Hayatî önem arzeden bu toplum-iktisât örgütlenmelerinin yanısıra, Tapınakcılar, İslâm medeniyetinde ortaya çıkıp aşama kaydetmiş fenni, özellikle de anıt tarzındaki mimarlık sanatını zamanla Hırıstıyan Avrupa'ya taşımışlardır. İran menşeli olup Hasan ibn el-Sabah (ö: 1124) önderliğinde örgütlenerek İslâm coğrafyasının doğu kesimlerinde 1090 ile 1272 arasında tedhiş (Fr terreur) rüzgârları estirmiş, ama bu arada, Cengiz Kağan'ın (1167 - 1227) Moğol ordusuna karşı yiğitce savaşmış Haşâşîn teşkilâtıyla da yakın temâs kurmuş, onların fikriyâtı ile döğüş yöntemlerinden etkilenmiş bulundukları rivâyet olunur.
Selâhaddîn Eyyubî (1137 - 1194), Kudüsü 1187'de geri aldıktan ve Müslümanlar, Akraya sıkışıp kalmış son Hırıstıyan devletini 1291'de ortadan kaldırdıktan sonra, Tapınakcılar, İslâmî özellikler kazanmış hâlde, ayrıca, edinmiş oldukları hatırı sayılır miktardaki servetlerini de yanlarına alarak, Ortaçağın başlarından beri, Avrupada bağımsız ve birlikli (Fr unitaire) devlet geleneğini sürdürmüş iki büyük devletten biri durumundaki Fransaya —ötekiyse, İngilteredir— varıp yerleşmişlerdir. Bilâhare, pâyitaht Parisin o günlerde hemen yanıbaşında, Seine ırmağının kıyısında bataklığın kenarında bir miktar arazî satın alıp bir müstahkem mabed inşâa etmişlerdir. Dillere destân hazinelerini de bu mabette saklamışlardır.
Ondördüncü yüzyıl başlarında, öteden beri savaşılan İngiltereye karşı tertiplenmiş seferlerden bitkin düşüp hazinesi 'tam takır kuru bakır' çıkmış olan Fransa, 'meteliğe kurşun atar' duruma düşmüştür. Devlet bütcesini nasıl rahatlatabileceği hususunda kafa yormakta olan Kral Yakışıklı (IV.) Philippe'e (Philippe le Bel: 1268 - 1314) yakın çevresi, hemen yanıbaşlarındaki müstahkem mabede ve orada saklandığına inanılan hazineye el koymasını tavsiye etmiştir. Önceleri dostca ilişkiler içerisinde bulunduğu Tapınakcılara karşı, epeyi tereddüd ettikten sonra, harekete geçilmesi için fermân çıkarmıştır. Çok gizli tutulmasına rağmen, muhbirleri aracılığıyla Tapınakcılar, çıkarılmasından kısa süre önce fermândan haberdâr olunca, Mabette sakladıkları hazineyi kaçırdılar.[7] Ekim 1307'de, başta Üstâdıâzam (Fr Grand Maître) Jacques de Molay (1243 - 1314) olmak üzre, yüz otuz sekiz Tapınakcı tevkîf olundu. Çıkarıldıkları İnkisisyonda (OrL Inquisitio) ağır bedenî işkenceler ve Hz İsâ'ya hakaret etmek ile haça tükürmeğe zorlanmak neviinden manevî eziyetler altında sorgulanıp yargılandılar. Nihâyet, dinden imândan kopmakla, Müslümanlaşmakla, küfre, dalâlete, hattâ lûtîliğe sapmakla suçlanarak idâma mahkûm oldular. Sonunda, Üstâdıâzam Jacques de Molay'ın kendisi de 18 mart 1314'te idâm edilmiştir. İlkin Papa V. Clemens (1264 - 1314), Tapınakcıların tutuklanıp yargılanmalarını yerip bu işlemin durdurulmasını taleb etmişse de, sonradan IV. Philippe'e bahis konusu davâda arka çıkmak zorunda kalmıştır. İdâmlar infâz olunduktan sonra, Tapınakcıların tekmil mal varlığı Ağırlamacılara (Hospitalarius) devrolunmuştur. Kudüs'teki Hz Süleyman tapınağını temsîl ettiğine inanılan Müstahkem mabet ile onu çevreleyen bütün binâlar yıktırılmıştır. Müteâkip devirlerde bataklık da kurutularak bahse konu mıntıka Paris şehir sınırlarının içerisine alındı. Nitekim bugün, sözünü ettiğimiz mıntıka, Parisin Temple adıyla anılan bir semtidir.
Ölümünden az önce Jacques de Molay, teşkilât —tarîkât— berâtını, kendisine halîfe tayîn ettiği Kudüslü Jean-Marc Larmenie'ye 1314te teslim ettiği biliniyor. Teşkilâtın bütün kayıtlarını, kuralları ile şartlarını, usulleri ile muâmelelerini hâvî berâtını, Jean-Marc Larmenie de, halefi İskenderiyeli François-Thomas Theobald'a 13 ocak 1324'te emânet etmiştir.
Katliâmdan kaçıp kurtulanların çoğunluğuysa, Iskoçya'ya sığınmıştır. Kaçırabildikleri servete gelince; bu da, ileride onlara sermâye olacaktır. 'Kellesini kurtarabilmiş' Tapınakcılar, bir araya gelip kendilerine bunca zulmü revâ görmüş, başta IV. Philippe' in mensubu olduğu Capetiens olmak üzre, Fransız hânedânlarından öc almak hususunda Iskoçya'da and içmişlerdir.[8]&[9]
(Ş. Teoman Duralı'nın, Dergah Yayınları'nca yayınlanan 'Çağdaş Küresel Medeniyet – Çağdaş Küreselleştirilen İngiliz Yahudi Medeniyeti – Anlamı, Gelişimi ve Konumu' isimli kitabından alıntılanmıştır.)
[1]Fr Hospitaliers de Saint-Jean de Jerusalem; İng Knights Hospitallers
[2]Fr Ordre des Chevaliers de la Milice du Temple; İng Knights Templars, yahut, Poor Soldiers of the Temple Christ.
[3]L templum munitum; Fr temple fortifie.
[4]OsmT süftece; İng bill of exchange.
[5]sözgelişi, Venedikten Bağdata.
[6]Tam tabîriyle, kâr - zarar ortaklığı: Mudâraba —bkz: Murat Çizakca: " A Comparative Evolution of Business Partnership/ The Islamic World and Europe with specific reference to the Ottoman Archi- ves", 109. s ve ötesi;
ayrıca bkz: Murat Çizakca: "Towards a Comparative Economic History of the Waqf System", "Al-Sha- jarah"da, 1. sayı, II. cilt, 63.- 102. syflr.
[7] Nitekim, o tarihlerden itibâren Fransız hükümetleri, bahse konu hazineyi, uzun süre aratıp durmuşlardır.
[8] Benzer olay, Osmanlı Türk tarihinde de vukûu bulmuştur. Pâdişâh II. Mahmut Han (1784 - 1839), Devletiebedmüddetin birliği ile dirliğini zedeliyor gerekcesiyle, Şeyhülislâm Tâhir Efendi'nin de fetvâsını alarak haziran 1826'da Yeniçeri teşkilâtını kanlı biçimde lağvetmiştir. Ardından da, Yeniçerilerin bağlı bulundukları Bektaşî tarikatını aynı yılın temmuzunda yasaklamıştır —bkz: Thierry Zarcone: "Mystique, Philosophies et Franc-Maçons en Islaml Rıza Tevfik, Penseur Ottoman (1868 - 1949), du Soufisme a la Confrerie", 87 - 119. syflr.
Gördükleri zulüm üzerine Bektaşîlerin dahî, Osmanlı hânedânına karşı intikâm yemini etmiş ve bu cümleden olmak üzre, Meşrutîyet ile bilâhare Cumhuriyet nizâmlarının tesîsinde bilfiil yer almış oldukları rivâyet olunur.
[9] Bkz: Comte Le Couteulx de Canteleu: "Histoire des Societes Secretes: Les Sectes et Societes Politiqu- es et Religieuses; Essai sur leur Histoire depuis les Temps les plus Recules jusqu'a la Revolution Fran- çaise", 89.-105. syflr;
ayrıca bkz: Serge Hutin: "Gouvernements Invisibles et Societes Secretes", 138.-158. syflr; ayrıca bkz: Georges Bordonove: "Les Templiersl Histoire et Tragedie", 13.-250. syflr; ayrıca bkz: Regine Pernoud: "Les Templiers", kitabın tamamı;
ayrıca bkz: Jean Favier: "Philippe Le Bel, Renforce du Pouvoire Central', 6.-9. syflr; ayrıca bkz: Paul Naudon: "La Franc-Maçonnerie", 9. s;
ayrıca bkz: Ivan Gobry: "Comment le Roi de France Soumit la Papaute: Un Melange de Ruse et de Fermete', 12.-18. syflr;
ayrıca bkz: Ivan Gobry: "Comment le Roi de France Soumit la Papaute: Un Melange de Ruse et de Fermete', 12.-18. syflr;
ayrıca bkz: Jacques Wolff: "La Chute des Moins-Banquiers", 18.-22. syflr;
ayrıca bkz: Pierre Vital: "L'Arrestation Spectaculaire des Templiers: Etaient-ils Innocents ou Coupab- les?", 23.-30. syflr;
ayrıca bkz: Caulette Baune: "La Malediction Frappe les Capetiens", 30.-32. syflr "Histoire", no: 578, "Le Dossier Philippe Le Bel";
ayrıca bkz: Paul Bernstein&Robert W. Green: "History of Civilization", I. cilt, 225. s;
ayrıca bkz: L.C. Pascoe: "Encyclopızdia of Dates and Events", 151. s;
ayrıca bkz: "Shorter OED", I. cilt, 988. s, II. cilt, 2258. s;
ayrıca bkz: "Le Petit Robertl Dictionnaire des Noms Propres", 1752. s;
ayrıca bkz: "Dictionnaire Encyclopedique Larousse", 1381. s.