(Bu makâlenin ikinci bölümü geçen hafta neşredilmiştir)
Hat Bakımından Mühim Bâzı Taşlar...
Eskiden, mezar taşları -bugünkü gibi- yok edilmediği için, büyük hattatların yeri sâbit birer şâheseri sayılırdı. Meselâ Mustafa Râkım Efendi'nin Eyüb Sultan Camii hazîresindeki 1234/1819 tarihli kabir kitâbesi (Resim 1) geleceğin hat üstâdlarına âdeta hocalık etmiş ve hepsinde, yazılarını o üslûba benzetmek arzûsunu uyandırmışdır. Hattâ, taşın üzerine kâğıd koyup parmakla bastırarak kalıbını çıkaran ve mürekkeble doldurduğu bu kalıbı, dâima göz önünde bulundurmak isteyen hattatlar da vardır (Resim 2)'de görülen kalıb yazı, işte bu usûlle meşhur hattat Çırçırlı Ali Efendi (ö.1902) eliyle alınıp çizilmişdir, hâlen Türkpetrol Vakfı arşivindedir. Râkım'dan sonra gelen en büyük celî üstâdı Sâmi Efendi, bu taşın ehemmiyetini "Dünya kuruldu kurulalı böyle mezar kitâbesi yazılmamışdır" sözleriyle ne kadar vecîz bir sûretde anlatıyor. Bu kitâbenin içinde geçen "vedâ-ı âlem-i fânî eden" ifâdesi bol küplü harfleriyle hattatların ilgisini çekmiş ve sonraki tarihlere âid olan bazı celî sülüs kitâbelerde bunun taklîden tekrarlandığı görülmüşdür. Recâî Efendi'nin (1804-1874), zevcesi Edâkâr Emine Hanım için yazdığı Cerrahpaşa Camii hazîresindeki mezar kitâbesi (Resim 3), işte buna bir misâldir. Mezar kitâbelerinin de -tâbir câizse- modaya tâbî kılınışına başka bir misâl olarak, Sünbül Efendi hazîresinde bulunan meşhur Hattat Hâfız Osman Efendi'nin (1642-1698) kabri gösterilebilir. Bu kitâbeyi yazan Ağakapılı İsmâil Efendi (ö.1706) de vefât edince, aynı kitâbenin isim yerini ve târihini değişdirip, onun mezarı için de kullanmışlardır (bkz. Tuhfe-i Hattâtîn, s.123). Yine o devirden kalma, aynı şekil ve ibâreyle yazılmış bir hayli taşa tesâdüf edilmişdir.
Hattatların san'at hayatına girişlerinden hayata veda edişlerine kadar yazdıkları bütün kitâbeler göz önüne alınırsa, mesleklerinde nasıl tekâmül etdikleri anlaşılır. İşte (Resim 4)'deki 1322/1904 tarîhli nadîde kitâbeyi yazan Sâmi Efendi'nin, 42 yıl daha öncesine âid 1279/1862 tarîhli pek iptidâî bir kitâbesi Koca Mustafa Paşa'da Sünbül Efendi Camii hazîresindedir. Sâmi Efendi'nin ta'lîk hocalarından Kıbrısîzâde İsmâil Hakkı Efendi'ye (1785-1862) âid olan bu taş, avluya girişde, sağ tarafın sonlarındadır. Sâmi Efendi'nin arkadaşlarından Beylikci Nâsır Bey, çok yıllar sonra, kendisini kızdırmak için ara sıra "Sâmiciğim, seninle bir Hazret-i Sünbül'ü ziyâret etsek mi?" latîfesinde bulunur, o da "Başlatma şimdi sünbülünden, lâlesinden" diye cevab verirmiş.
Mustafa Râkım Efendi'nin de, bir mekteb hocası için yazdığı 1222/1807 tarihli kitâbeyi (Resim 5) aradan yıllar geçince beğenmediği ve bu yüzden imzâ kısmını kazıyarak okunmaz hâle getirdiği söylenir.
Muhtelif kabristanlardaki güzel hatlı kitâbelerin hepsini belirtmek yerine, mükemmel bâzı örneklerini resimleriyle birlikte sizlere tanıtmağa çalıştık.
Ancak, yukarıda ismi geçen hattatlar dışında, enfes kitâbeler yazmış olan namlı hat üstadlarını da sıralamadan geçemeyeceğim: Abdülfettah Efendi (1815-1896), Ahmed Râkım (ö.1866), Çarşanbalı Hacı Ârif Bey (ö.1892), Filibeli Bakkal Efendi (Resim 6 1836-1909), Azîz Aktuğ (Resim 7 1871-1934), İsmâil Hakkı Altunbezer (Resim 8, 1873-1946), Hâmid Aytaç (1891-1982), Hâşim Efendi (ö.1845), Hulûsî Yazgan (1869-1940), Mahmud Celâleddin (Resim 9 ö.1829), Mehmed Şefîk Bey (1819-1880), Mehmed Şevkı Efendi (Resim 10 1828-1887), Mehmed Vahdetî Bey (1833-1871), Necmeddin Okyay, Ömer Vasfî Efendi (Resim 11), 1880-1928), Halim Özyazıcı (1898-1964).
Netîce...
Dönüşü olmayan bir âlemin sâkinlerine doğru, birlikde çıkdığımız bu -dönüşü olan- seyâhatin sonunda, hâtırıma şu eski kıt'a geliyor:
"Nâmını hayr ile andırmağa eyle himmet,
Âleme geldiğine bir taşı terk etme delîl.
Taşı da, nakşını da mahv eder eyyâm ammâ,
Ebedî, elsinede dâir olur zikr-i cemîl!"
Evet, taş da, üstündeki nakışlar ve yazılar da yok olabilir; ama daima iyilikle anılmak... Gâye bu değil midir? Âkif merhûmun dediği gibi:
"Rahmetle anılmak, ebediyyet budur ammâ..."
Ammâ azîz okuyucularım, eski kabristanlarda da bütün azametiyle bir Osmanlı tarihi yatıyor. Ey, toprakdan çıkan Bizans eserleri için yol değiştirtenler! Her biri başka san'at yâdigârı olan bu eski mezar taşlarını, kırılası ellere kırdırtmasak da, tarihimizi toprağa gömmesek olmaz mı?
Prof. Uğur Derman
Resim altları:
Resim: 1- Mustafa Râkım'ın yazdığı 1234/1819 târihli "Kethudâ-yı Sadr-ı Âlî, Şıkk-ı Evvel Defterdarı ve Reisü'l-küttab Çelebi Mustafa Reşid Efendi" kitâbesi. San'atkârımız, Eyüb Sultan Camii hazîresinin hamam önü tarafında dikili olan bu taşda, celî sülüsdeki üslûbunun zirvesine çıkmışdır.
Resim: 2- Aynı taşın, üstüne kâğıd koyup bastırılarak Hattat Çırçırlı Ali Efendi (ö.1902) tarafından çıkarılmış olan kalıbı. Ali Efendi'nin çizgi hâlinde tesbît etdiği bu celî sülüs hat şâheseri, harflerin içi mürekkeble tarafımızdan doldurularak, görünür hâle getirilmişdir; aslının boyu 2 m.'ye yakındır.
Resim: 3- Râkım üslûbunda, Mehmed Recâi Efendi tarafından zevcesi Edâkâr Emine Hanım için celî sülüsle yazılan, 1248/1833 târihli mezar kitâbesi (Cerrahpaşa Camii hazîresinde).
Resim: 4- Sâmi Efendi'nin 1322/1904 târihli celî sülüs istif şâheseri (Karacaahmed Kabristanı).
Resim: 5- Râkım Efendi'nin 1222/1807 târihinde yazdığı bu celî sülüs kitâbenin, imzâ yerini sonradan okunmaz hâle getirdiği söylenir (Edirnekapı Kabristanı'nda).
Resim: 6 - Bakkal Ârif Efendi'nin celî sülüs hattıyle Rasim Ağa'nın 1314/1897 târihli kabir kitâbesi.
Resim: 7 – Aziz Efendi'nin yazdığı, Şeyh Mehmed Nuri Efendi'ye âid celî sülüs kabir kitâbesi (1327/1909).
Resim: 8- Tuğrakeş Hakkı Bey'in 1354/1938 yılında Hacı Reşid Paşa ve zevcesi Fatma Nevber Hanım için celî sülüsle yazdığı Karacaahmed'deki kabir kitâbesi (Harf inkılâbından sonra bu harflerle Türkçe kitâbe yazmak yasaklandığı için, ibâre Arabca olarak tertiblenmişdir).
Resim: 9- Mahmud Celâleddin Efendi'nin Nedîme Kadın için yazdığı celî sülüs kabir kitâbesi (Yahya Efendi Dergahı, 1226/1811).
Resim: 10 – Mehmed Şevkı Efendi'nin Hasan Rıza Paşa için yazdığı celî sülüs kabir kitâbesi (1294/1877).
Resim: 11- Fâtih Türbedârı Ahmed Amiş Efendi Hazretlerinin celî sülüsle Ömer Vasfi tarafından yazılmış kabir kitâbesi (Fâtih Hazîresi, 1338/1920).