Türkiye hem yurt içinde hem de yurt dışında FETÖ ile mücadeleye devam ediyor.
Bu mücadelenin farklı alanlarda farklı düzeylerde sonuç verdiğini gözlemliyoruz.
Bu süreçte kamuoyunu kimi zaman rahatsız eden çeşitli tartışmalar, söylemler ve eylemler olduğunu da gördük.
Birçok manipülasyona rağmen açılan davalar bir bir sonuçlanıyor. Hem davalar hem de bu manipülasyonlar kamuoyunda çokça tartışıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bütün yurt dışı seyahatleri ve diplomatik temaslarının en önemli gündem maddelerinden birisi olmasına rağmen mücadelenin yurt dışı boyutu hayli zorluklar içeriyor.
Bu zorluğun iki temel sebebi mevcut.
Birincisi ABD'nin örgütün ele başını ve avanesini korumaya devam etmesi. ABD'nin bu tavrının etkisi yalnızca ABD'de olanlarla sınırlı kalmıyor.
ABD'yi gözlemleyerek pozisyon alan birçok ülkenin karar vericileri benzer bir tavır sergiliyor. Halbuki ABD'nin bu anlamda Türkiye ile işbirliği yapması durumunda örgütün uluslararası ağının hızla çözülmesi zor olmayacak.
Tam da bu noktada ABD'nin FETÖ'yü neden bu kadar sahiplendiği sorusu akla geliyor. Her şeyden önce FETÖ'nün Türkiye'deki manipülasyon ortağı olduğu artık ortaya çıkmış durumda. Türkiye'de olası bir iktidar değişiminde bu yapının yeniden yerleşmesi ve işine kaldığı yerden devam edeceğine dair hesaplar da hala mevcut.
ABD'nin FETÖ ve avanesini koruması benzer düzeyde iş tuttuğu diğer ortakları nezdinde güvensizlik yaratmak istememesi ile ilgili. ABD'nin birçok ülke yönetimi ya da FETÖ benzeri yapıları kullandığını herkes biliyor.
Dolayısıyla FETÖ konusunda vereceği bir taviz bu aktörlerin hepsini tedirgin edecek.
Bu hesabı alt üst etmenin yolu bu yapının etkinliğini kırmaya devam etmek ve ne FETÖ'nün ne de benzer başka yapıların (seküler ya da dini) kullanışlı olmadığını göstermek.
İkinci sebep ise FETÖ'nün Türkiye'de kurduğu ağın bir benzerini diğer ülkelerde de kurmuş olmasıdır. Bu ağı ABD ve diğer ülkelerin hizmetine sunduğunu düşünün, bu durumda ABD'nin bu ülkelere FETÖ'ye dokunmaması için baskı yapacağını tahmin etmek zor değil.
Bu durum Türkiye'nin mücadele konusundaki azmini etkilemiyor.
Aksine bir yandan muhataplarına FETÖ ile ilgili bütün gerçekleri anlatıyor. Kendileri için geç olmadan gerekli tedbirleri almalarını aksi takdirde bu yapının Türkiye'de darbe girişimi de dahil gerçekleştirdiği faaliyetlerden geri durmayacağı konusunda uyarıyor.
Öte yandan FETÖ'nün tasfiyesi konusunda gerekli bütün işbirliği imkanlarını da sunmaktan geri durmuyor.
Türkiye sahip olduğu imkanlar çerçevesinde, bu ülkelerde FETÖ'nün bulunduğu sektörlere alternatif sunmaya çalışıyor.
Bu elbette kolay değil. Ancak FETÖ Türkiye'nin muhataplarına bir şekilde maliyet çıkardıkça bu ülke yönetimleri gerekli adımları atmaya başlar.
Tabi kendileri için çok geç olmazsa.
Veysel Kurt