Son zamanlarda Batı medyasında yeni bir moda türedi. Türkiye'nin iç siyasi dengelerini yönlendirebilmek amacıyla bir ajandaları olduğu malumun ilanı. Uzun zamandır da uyguluyorlar bunu. Bilmeyen yok. Şaşırtıcı da değil.
Frenk frenkliğini yapıyor.
Türkiye'yi kendi yörüngelerinde tutabilmek için yapmayacakları şey yok. Kırk takla da atarlar mağaraya girip kırk tilkinin kuyruğunu birbirlerine de bağlarlar.
Gözleri o kadar kararmış durumda.
Cumhur ittifakı adayı Binali Yıldırım'ın 23 Haziran'daki İstanbul seçimlerini kazanmasından ödleri kopuyor. Gözlerine uyku girmiyor.
İyide size ne oluyor, niye bu kadar heyecanlanıyorsunuz?
Seçim İstanbul'da yapılıyor, Brüksel'de veya Washington'da değil.
Fakat son yıllarda Türkiye'nin kritik alanlarda sağladığı gelişmelerden dolayı korku tüneline girmişler bir kere.
Kaç kere ayağa fırladılar, artık Erdoğan gidiyor diye.
Sonunda milletimiz hepsini boşa çıkardı.
Hem sandıkları patlattı hem de darbecileri tepeledi.
Gerisin geriye oturdular yerlerine.
BATI'DAN ESEN YALAN RÜZGÂRI
Şimdi yine korku bacayı sarmış.
31 Mart'ta "artık yeniliyor" diye sevinç çığlıklarıyla nümayişler düzenledikleri Recep Tayyip Erdoğan'ın partisi AK Parti'nin İstanbul'da seçimi kazanma ihtimali uykularını kaçırtıyor.
Binali Yıldırım lehine oluşmaya başlayan kamuoyunu dağıtma gayretindeler.
Bir yandan kendi adayları kadar benimsedikleri, koruyup kolladıkları CHP adayı hakkında övgüler düzüyorlar diğer taraftan Cumhur İttifakı adayı hakkında kara propagandadan vazgeçmiyorlar.
Bu yüzden yeni alavere dalavere işlerine girmeye başlamışlar.
Dışarıdan yapılan propagandaya karşı AK Parti seçmeninin artık bağışıklık kazandığının farkındalar. Ne anlatsalar tutmuyor.
Sultan diyorlar, otokrat diyorlar, diktatör diyorlar falan diyorlar filan diyorlar ama tutmuyor. Yemiyor millet.
ADINI VERMEYEN BİR YETKİLİYMİŞ
Çünkü Türkiye'de toplum Batı'dan esen bu yalan rüzgârına olabildiğince aşina.
Sultan İkinci Abdülhamit döneminden hafızasına işlenmiş olan bu hakikati unutmuyor.
Bu yüzden İstanbul seçimleri öncesi yeni bir metot deneniyor.
Uydurma haber yapılarak seçmen davranışının yönlendirilme çabası var.
Geçen gün Reuters tarafından abonelerine geçilen bir haberde güya bir AK Partili yetkili ile konuşulmuş. İsmi yok. Cismi yok. Muhtemelen kanka oldukları birinin ağzından kendi planlarını aktarmışlar.
O isimsiz kişi de İstanbul seçimlerinde kendi partisinin üç puan geride olduğunu söylemiş.
Bak şu işe. Hiçbir ankette böyle bir veri yokken güya bir AK Parti'li çıkmış ve biz üç puan gerideyiz demiş.
Sonrasında da ama demiş, Erdoğan sahaya çıkıp ağırlığını koyunca toparlayacağız.
Nasıl bir kurgu ama!
Şeytana pabucunu ters giydirir!
REUTERS'IN ASPARAGAS HABERİ
Tabii ki böyle biri yok. Aksine Binali Yıldırım'ın durumu gayet iyi.
Eğer böyle bir veri varsa kamuoyunun doğru ve güvenilir şekilde bilgilendirilmesi açısından adının açıklanması gerekir. Gazetecilik mesleğinin etik ilkeleri ve şeffaflık açısından da olması gereken budur. İç siyasetin kilitlendiği kritik bir konuda kendi niyetlerini başkasına mâl ederek yazmak da bir panik havasını yansıtıyor aslında.
Dolayısıyla Reuters iç siyasi bir meselede kendi ilkelerini bir kez daha çiğnemiş oldu.
Meslek etiği ile ilişkisinin olmadığını ve Batı medyasının siyasi rekabet adına yok etmeyeceği ilkesinin olmadığını bir kez daha göstermiş oldu.
Devamı gelecektir bu türden uydurmaların.
Bunun adı tam olarak asparagas haberciliğidir.