Arama

Zekeriya Erdim
Ekim 3, 2017
Bu hainliğin ‘temel eğitim’de işi ne?

DERS KİTAPLARI DEĞERLENDİRMESİ-3

TEMEL EĞİTİM

Şimdilerde, dört ders yılı olarak uygulanan ilkokul; aileden topluma geçişin birinci basamağıdır. Yaş ve dönem özellikleri bakımından; çocuklar için, daha çok "oyun çağı"dır.

Öte yandan, hayata dair temel anlayışların ve alışkanlıkların kazandırıldığı dönem olması sebebiyle; diğer adı, "temel eğitim"dir. O bakımdan; mevzuatı da, müfredatı da, müfredatın uygulama araçları olan ders kitapları da fevkalade önemlidir.

ANDIMIZ KİME?

"And içme"nin sözlükteki anlamı; "Allah'ı ya da kutsal bildiğimiz şeyleri şahit tutarak, herhangi bir konuda yemin etmek yahut söz vermek". Bir başka ifadeyle; benimsediğimiz değerlerin bağlayıcılığı içinde, taahhüt altına girmek.

Yıllardır usulü de muhtevası da tartışılan, nihayet okul bahçelerinde sabah duası gibi tekrar edilmesinden vazgeçilip uygulamadan kaldırılan "andımız"; ilkokul birinci, ikinci, üçüncü sınıfların tüm ders kitaplarında yer almaya devam ediyor. Köklü bir devletin, asil bir milletin, evrensel bir ümmetin varisleri olan çocuklarımız; tarihi ve kültürel geçmişlerini Cumhuriyet dönemi ile sınırlandırıp, sadece "Büyük Atatürk"ün "açtığı yol"da yürüyor, "gösterdiği hedef"e doğru gidiyor.

Artık, bu trajikomik duruma son verilmeli. Yetişme çağındaki çocukların ve gençlerin değerler dünyasına; Atatürk ve Atatürkçülük dışındaki şeyler de girebilmeli.

ATATÜRK DE ATATÜRK

Bir çocuğa, bir gence, bir yetişkine , en çok sevdiği yemeği yahut tatlıyı bile her öğünde önüne getirip zorla yedirmeye kalkışırsanız; kısa süre sonra nefret eder. Kavli yahut fiili olarak tepki gösterip, "yeter artık" der.

İlkokul ders kitaplarında; bu derecede abartılı Atatürk mesajları ve muhtevaları var. Şarkılar, türküler, okuma parçaları, vecizeler, şiirler, hikayeler, tarihler, biyografiler; hep Atatürk'ün etrafında dönüyorlar.

Mesela, ilkokul üçüncü sınıfın Türkçe kitabında; Atatürk'le ilgili üç metin ile bir şiire yer verilmiş. Müzik kitabında ise; beş adet şarkı, türkü, marş ile Atatürk tekrar tekrar dile getirilmiş.

Biz, öğrencilik yıllarında; 10 Kasım' larda ağlayan bir nesiliz. Öğrenme süreçlerimiz geliştikçe duygularımızda, düşüncelerimizde bazı değişiklikler oldu ama; şimdi de Atatürk düşmanı değiliz.

Ancak; şartlı reflekslerimizi bir kenara bırakıp, "bu kadarı da fazla" demek istiyoruz. Çünkü; devlet ve millet olarak, kültür ve medeniyet olarak, Cumhuriyet'ten önce de tarihimizin, Atatürk'ten başka da büyüklerimizin olduğunu artık biliyoruz.

İSİMLER VE TEMSİLLER

Anneler ve babalar olarak çocuklarımıza, dedeler ve nineler olarak torunlarımıza; olabildiğince uygun, güzel, anlamlı, değerli isimler vermek isteriz. Arkasından, dua ederken yahut yönlendirme yaparken; "ismi ile müsemma (yani adı gibi) olsun" deriz.

Şüphesiz, insanların tercih ettikleri isimlerle; inanç, ahlak, yaşayış, tarih, kültür, medeniyet dünyaları arasında bir ilişki vardır. Bir başka ifadeyle; adımız, kimliğimizi anlatır.

TÜİK verilerine yahut Nüfus İşleri Genel Müdürlüğü'nün istatistiklerine göre; Türkiye'de hangi isimlerin, hangi oranlarda tercih edildiği bellidir. Hatta bazı isimlerin, dünya genelinde de yaygın olduğu bilinir.

Bu açıdan bakıldığında; ilkokul ders kitaplarında, çok kullanılan isimlere az, az kullanılan isimlere çok yer verildiği kolaylıkla anlaşılabiliyor. Mesela, ilkokul birinci sınıfın İlk Okuma Yazma kitabında; bir yandan, "Görkem, Muni, Asu, Azra, Rana" gibi nadir rastlanabilecek cinsten isimler cömertçe tercih edilirken, öte yandan dünya çapında bile yaygın olan "Muhammet, Ayşe" gibi isimlere hiç yer verilmediği görülüyor.

Sonuç olarak; ders kitaplarındaki kadın ve erkek isimleri, Türkiye toplumunu adil, makul ölçüler içerisinde temsil etmiyor. Sayfalara, satırlara bakanlar; bu konuda, standartları belirlenmiş sistematik bir bakış açısının bulunduğunu hissetmiyor.

KIYAFET AMBARGOSU

Cumhuriyet tarihi boyunca verilen başörtü mücadelesi, yakın geçmişte sona erdi. İnancından dolayı örtünen kadınlar ve kızlar; artık okullara da devlet dairelerine de girdi.

Ancak; ders kitaplarında, başörtü yasağı büyük ölçüde devam ediyor. Ya bilinçli engellemeler var; ya da psikolojik engelleri aşamama acizliği halen sürüp gidiyor.

İlkokul bir, iki, üç ve dördüncü sınıfların ders kitaplarında; muhtelif vesilelerle kullanılmış, 558 yetişkin ya da yaşlı kadın resmi yahut fotoğrafı var. Bunlardan 476'sı açık (yaklaşık %85), 82'si kapalı (yaklaşık %15) kadınlar.

Üstelik, başı açık kadınlar; annelerin büyük çoğunluğunu, öğretmenlerin ve itibarlı meslek-meşguliyet sahiplerinin tamamını temsil ediyor. Başı örtülü kadınlar ise; az miktarda anneden, temizlikçi teyzeden, yaşlı anneanneden ve babaanneden meydana geliyor.

Bu durum; fevkalade üzüntü verici. Toplumun büyük bir kesimi için; en hafif ifadesiyle, rencide edici.

AKILSIZLAR ÜLKESİ

İlkokul ikinci sınıfın Hayat Bilgisi kitabında; "Güzellikler Ülkesi" adlı bir metin var. Okudukça anlaşılan o ki; aslında "Akılsızlar Ülkesi", çünkü orada, "aklını kullanamayan insanlar" yaşıyorlar.

Dahası; ormanları kesip kuraklık getiren, çevreyi kirletip hastalık üreten cahil bir millet. Tepeden tırnağa, akılsızlık; toplumun bütününü sarmış ortak ve temel bir illet.

Padişah aciz kalıyor; çünkü aklı ermiyor. Vezirleri işe yaramıyor; çünkü, hiç biri, hiçbir şey bilmiyor.

Çaresiz; komşu ülkeden yardım ve destek istiyorlar. Onların verdiği "akıl" sayesinde; "Güzellikler Ülkesi" haline gelebiliyorlar.

Metnin içine serpiştirilen resimlerden anlaşıldığına göre; bu "akılsız"lar; sarıklı, cüppeli, sakallı müslümanlar. Padişahıyla, veziriyle; apaçık Osmanlılar.

Bu durumda; akıl verip aydınlatan komşu ülke deAvrupalı olmalı. Efendiler, söyleyin; böylesine bir gafilliği yahut hainliği, adına "milli" dediğimiz "temel eğitim"in neresine koymalı?

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN