Kuruluş ve var oluş amacı "iyilik ve yardım" olan sivil toplum kuruluşları; ihtiyaç hissedilen alanlarda ve konularda, insana ve topluma dokunan gönüllü hizmetler üretiyorlar. Bunlardan bazıları, hatta büyük bir çoğunluğu; dünyanın ve içindekilerin tamamını, ilgi ve sorumluluk alanı olarak kabul ediyorlar.
Beş yıllık hizmet dönemini geride bırakan ve giderek daha anlamlı ve değerli faaliyetler yapan Mavera Vakfı da bu gönüllü teşekküllerin içinde. İsmi ile müsemma bir sivil toplum kuruluşu refleksiyle, az imkanla çok değerler üretmenin peşinde.
Son iki yıldır, üniversite çağındaki gençlerin bilinçaltı ve bilinçüstü merkezlerine; bire yedi yüz veren tohumlar atıyor. Dünyanın ve insanlık aleminin ortak sorunları haline gelen alanlarda ve konularda; ödüllü deneme yarışmaları yapıyor.
2018 Yılının yarışma konusu için, yetim ve esir şehir Kudüs tercih edilmişti. Dereceye giren 10 ve vakfın burslu öğrencilerinden seçilen 3 üniversiteli gence, verilen muhtelif ödüllere ilave olarak, bir haftalık seyahat organizesiyle, kutsal şehir gezdirilmişti.
Yarışmanın öncesinde, esnasında ve sonrasında; katılımcılar açısından, çok bereketli bir sürecin yaşandığı hissedildi. Ciddi emeklerin, adanmış yüreklerin ürünü olduğu anlaşılan metinlerin öncelikli ve önemli kısımları seçilerek; Türkçe, Arapça, İngilizce dillerinde yayınlanan bir kitap haline getirildi.
Katılımcılardan çok ciddi geri dönüşler alındı. "İyi ki organize etmişiz" denildi ve isabetli bir geleneğin başlatıldığı kanaatine varıldı.
2019 Yılının yarışma konusu olarak, "Aliya İzzetbegoviç Anısına Küresel Barış ve Adalet" seçildi. Bir önceki deneme yarışmasının kazandırdığı tecrübe de göz önünde bulundurularak; daha büyük bir aşkla ve şevkle organize edildi.
Duyurular daha çok üniversiteye, daha fazla gence ulaştı. Organizasyonun tüm safha ve süreçlerinde, ekipler canla başla çalıştı.
Öngörülen süre içinde, 118 farklı üniversiteden, 505 katılımcının konuyla ilgili denemeleri geldi. Değerlendirme Kurulu tarafından, iki aşamalı bir ölçme ve değerlendirme yapılarak, dereceye giren eserler seçildi.
Geçtiğimiz hafta İstanbul Üsküdar'da yapılan geniş katılımlı bir iftar programında, toplam 13 genç ödüllerini aldılar. Yakın gelecekte yapılacak bir Bosna gezisiyle, Aliya İzzetbegoviç'in izini sürerek, "Küresel Barış ve Adalet" yolundaki yürüyüşlerini taçlandıracaklar.
Ayrıca, dereceye giren denemeler ile tüm katılımcıların metinlerinden seçilecek anlamlı bölümler gene kitap haline getirilmiş olacak. Üç dilde (Türkçe, Arapça, İngilizce) yayınlanarak, hem katılımcıların hem de kamuoyunun hizmetine sunulacak.
Bu anlamlı ve değerli faaliyet, geniş bir kesimde yankı buldu. Ödül töreninde Vakıf yöneticileri tarafından verilen çarpıcı mesajlarla birlikte, medya mecralarında haber ve yorum konusu oldu.
Ancak, yeteri kadar farkında olunmayan ve onun için de pek üzerinde durulmayan bir nokta var. Bu deneme yarışmasının, katılımcı gençlerin tamamına sağladığı yahut vesile olduğu kazanımlar.
Her şeyden önce, sosyal ve kültürel çevre özellikleri bakımından, geniş bir kesimin konuya ilgi duyduğu anlaşılıyor. Metinlerde yer alan mesajlardan ve muhtevalardan; küresel barışın ve adaletin tarifi, tanımı ve temini konusunda geniş kapsamlı bir zihinsel mutabakatın bulunduğu kanaatine varılıyor.
Ayrıca, anlaşılan o ki; bu vesileyle ciddi bir okuma, araştırma faaliyeti yapmışlar. Savaşın ve barışın, zulmün ve adaletin sebeplerini ve sonuçlarını tahlil etmek; olanın da olması gerekenin de sosyal ve siyasal haritasını çıkartmışlar.
Birbirinden bağımsız ve habersiz hazırlık yapan yüzlerce genç, aslında birbirini tamamlayacak tespitlerde ve tekliflerde bulunmuş. Mümkün ve muhtemel barışın ve adaletin, teorik altyapısı oluşturulmuş.
İçlerinde özel yeteneklerin, potansiyeli yüksek gençlerin olduğu görülüyor. Dünyayı onlar yönetiyor olsalar, her şey daha iyi ve daha güzel olurdu herhalde kanaatine varılıyor.
Bilindiği gibi "Marifet iltifata tabidir, müşterisiz meta zayidir". Kabiliyetler ve kapasiteler, ortamı oluştuğu zaman ortaya çıkabilir.
Genel kabule göre çocukların, gençlerin, yetişkinlerin yüzde iki buçuğu (kırkta biri) özel yahut üstün yetenekli kişilerden oluşmaktadır. Bu kabiliyet ve kapasite potansiyelini keşfedip geliştiren, aktif hale getirip verimli çalıştıran ülkeler ve toplumlar; hayatın bütün alanlarında ve konularında, üstün başarı seviyesine ulaşmaktadır.
Farklı alanlarda üstün yetenek sahibi olup, henüz fark edilmemiş nice çocuğumuz ve gencimiz var. Onlar, yer altında bulunan madenler gibi çıkarılıp işlenmeyi bekliyorlar.
Mavera Vakfı'nın kemiyet açısından küçük ama keyfiyet açısından büyük bu faaliyeti, diğer sivil toplum kuruluşlarımıza da örnek olmalı. Herkes kendi ilgi ve ihtisas alanına uygun keşif faaliyetleri yaparak, hem imkanımız hem de ihtiyacımız olan özel yetenekleri bir an önce bulmalı.
Zekeriya Erdim