Hayat mektebinin mezuniyet belgesi
Çocukluk, gençlik yıllarımızda; okullara gidiyor, müfredat programlarındaki dersleri görüyor, ödevleri yapıyor, ölçme ve değerlendirme yahut seçme ve sıralama amaçlı sınavlara giriyor, notlar veya puanlar alıyor, kademe kademe sınıf geçiyor yahut "mezun" oluyoruz. Eğitim ya da iş hayatımızda, seviyemizi göstermek, başarımızı ispat etmek için; muhatap olduğumuz kişilere ve kurumlara, "karne, diploma, sertifika" cinsinden belgeler sunuyoruz.
İlaveten, adına "mülakat" denilen yüz yüze görüşmeler yapılıyor. Eğer varsa; bizi "ibra" edecek kimselerin yazılı yahut sözlü beyanlarına bakılıyor.
Bu süreç içinde; bütünleme-orta-iyi-çok iyi ile geçenler, sınıfta kalanlar, okuldan atılanlar var. Ders ve ödev başarıları ile hal ve gidiş durumlarına göre sonuç alıyorlar.
Dünyanın her yeri "mektep" ve hayatın her anı "imtihan" olduğu için; ömür öğrenciliği sona erdiğinde, her birimizin "mezuniyet belgesi", aldığımız notların yazıldığı "amel defteri" olacak. Sevabı fazla olanlar, cennet ile ödüllendirilecek; günahı fazla olanlar, cehennem ile cezalandırılacak.
Bu mektebin dersleri ve ödevleri; insan ve toplum hayatının anlamlı, değerli, huzurlu, güvenli olmasını hedefliyor. Dünya mektebinde aldığımız notlar ve puanlar; ahiret memleketindeki yerimizin, yurdumuzun standartlarını belirliyor.
Üstelik; hiç kimseye, hiçbir haksızlık ve adaletsizlik yapılmadan. Zerre miktarı iyilik de kötülük de "ölçme ve değerlendirme" denkleminin dışında tutulmadan.
Eskiden beri, ilim ve irfan sahibi kimseler; "Dünya, ahiretin tarlasıdır" demişler. İyilik ekenin iyilik, kötülük ekenin kötülük biçeceğini söylemişler.
Bu anlayış, zamanla atasözlerine dönüşmüş. Toplumsal hafızaya; "Edenin ayağına, doğrayanın kaşığına gelir" yahut "Rüzgâr eken, fırtına biçer" cinsinden notlar düşülmüş.
Bir başka ifadeyle; dünya hayatı, uçsuz bucaksız okyanuslarda yol alan geminin, kısa süreliğine mola verdiği bir adaya benzetilmiş. Uzun yol ve yolculuk için lazım olan ihtiyaçlarını görüp, gemiye hazırlıklı dönenlerin rahat edecekleri; adanın zevkine-sefasına dalıp, son dakikada ve hazırlıksız binenlerin sıkıntı çekecekleri belirtilmiş.
Mektebin ve mezuniyetin gidişatını özetleyen ayetler, hadisler var. Amel defterinin nasıl tutulacağını, not-puan hesabının nasıl yapılacağını anlatıyorlar.
Allah (cc), İsra suresi ayet 13'te, mealen; "Biz, her insanın günahını ve sevabını boynuna doladık. Öyle ki; kıyamet günü önüne, her şeyin açık açık kaydedildiği bir defter çıkaracağız" diyor. Zümer suresi ayet 69'da ise; "hesap günü bu defterin ortaya konacağını, peygamberlerin ve diğer şahitlerin de orada hazır bulunacağını, insanlar hakkında hak ve adaletle hüküm verileceğini, hiç kimseye zerre kadar haksızlık yapılmayacağını" söylüyor.
İnşikak suresinde; "sağ ehli" ile "sol ehli" arasındaki fark anlatılmış. Bir bakıma, ömür sınavında iyi not alıp geçenler ile kötü not alıp kalanların tasnifi yapılmış.
Söz konusu surenin 7,8,9. ayetlerinde; "Kimin amel defteri sağ tarafından verilirse, onun hesabı kolay bir şekilde görülecek. Sevinç içinde, ailesinin yanına dönecek" deniliyor. Ayet 10-15 arasında ise; "Kimin de amel defteri sol tarafından verilirse; o derhal yok olmayı dileyecek. Yanıp kavrulmak üzere, alevli bir ateşe girecek. Oysa, dünya hayatında, ailesi arasında, pek keyifli ve sevinç içinde yaşıyordu. Hiçbir şekilde, Rabbine dönmeyeceğini sanıyordu. Gerçek, sandığı gibi değildi. Rabbi onu, çok iyi gözetlemekteydi" şeklinde bilgi veriliyor.
Eskiden; bu gözetlemenin nasıl olduğunu ve olacağını bilmesek, anlamasak bile inanıyorduk. Bizim için gizli yahut meçhul olan şeylere de iman ediyor; "Rabbimiz her ne söylemişse doğrudur" diyorduk.
Şimdilerde, bazı şeylerin mümkün olduğunu ve olacağını kendi gözlerimizle görecek, kulaklarımızla duyacak hale geldik. Allah'ın, bilim ve teknoloji alanında bize verdiği nimetler sayesinde; kişilerin ve kurumların, ülkelerin ve toplumların en mahrem alanlarının ve konularının bile izlenebildiğini, gözlenebildiğini öğrendik.
Artık, her şeyi değilse bile çok şeyi biliyoruz. Ahiret âleminde olduğu, olacağı bildirilen şeylerin; dünya hayatında, benzerlerini görüyoruz.
Onun için; "aydınlanma" anlamına gelen hidayetin, şimdi daha çok vesilesi var. Âlemi ve içindekileri, doğru okuyup anlayabilenler; daha temiz ve düzgün bir hayatı tercih ediyorlar.
Peygamber (sav) Efendimiz'den rivayet edilen meşhur bir hadise göre; "Kişi öldüğünde, amel defteri kapanır; günah ve sevap yazılma işlemi biter". Ancak, bunun istisnaları vardır; "Arkasında hayrı-hizmeti devam eden bir iş yahut kurum, faydalı ilim ve talebe, salih amel işleyen evlat bırakan kimselerin amel defterlerine sevap yazılmaya devam eder".
Biz, biliyoruz ki; eğitim kurumlarından aldığımız notların, puanların, karnelerin, diplomaların geçerliliği "ecel kapıyı çaldığında" sona erecek. Âhiret âlemindeki adresimiz, konumumuz; hayat mektebinden aldığımız, alacağımız mezuniyet belgesinin derecesine göre belirlenecek.
Özellikle, yetişme çağındaki çocuklarımızı ve gençlerimizi; mola yerinin geçici hevesleri ile değil, uzun yolun ve yolculuğun kalıcı değerleri ile donatalım. Beden, akıl, ruh tarlamıza; bire yedi yüz verecek tohumlar atalım.
Zekeriya Erdim
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- İslam'ı doğru kaynaktan öğrenmek (04.06.2022)
- Maneviyat eğitimi ve danışmanlığı (30.05.2022)
- Toplum ağacının tohumu ve toprağı (24.05.2022)
- Yeni hikâyeler yazmak için (12.05.2022)
- Her imtihan bir imkândır (06.05.2022)
- Arınma, durulma, aklanarak var olma yolculuğu (01.05.2022)
- Siz kimin dostu ve arkadaşısınız? (25.04.2022)
- Hâlık’a vefa, mahlûka sefa (20.04.2022)