Arama

Prof. Dr. Ahmet Ağırakça
Temmuz 3, 2024
Yaşanan Sıkıntı ve Musibetlere Karşı Sabır Göstermek (I)

Cenab-ı Allah bütün kainat içinde yarattığı küçücük yer küresinde beşer türünü var etmeyi murad etmiş ve ilk insan olarak Hz. Adem ve ardından da eşi Hz. Havva'yı yaratıp bütün mahlukât içinde en şerefli mahluk olarak kabul ettiği ilk insana meleklerin saygı göstermelerini ve bu saygının işareti olarak Hz.Adem'e (a.s) secde etmelerini, (onu selamlamalarını) emretmiştir. İnsanın tabiatında var olan birçok özellik gereği insanoğlu arzu ve isteklere sahip olmuştur. Üzülmek, sevinmek, dünyada bazı nimetlere kavuşmayı arzu etmek, korkmak, acı duymak, ıstırap çekmek, heyecanlanmak, tedirgin olmak, dünya ve içindekileri arzu ettiği gibi kullanmak vs. duygu ve taleplere sahip kılınmış ve bu duygular hayatında ister istemez zaman zaman sıkıntı ve imtihanlara yol açmıştır. Hz. Âdem'den günümüze kadar tarih boyunca başta Peygamberler olmak üzere birçok kişi bu ıstırap ve sıkıntılara duçar olmuş, üzülmesine yol açan olaylarla karşılaşmış, imtihan gereği olarak bu olaylara bazen sabredebilmiş, bazen sabredememiştir.

Bu konu ile ilgili olarak tarihte yaşanan olaylara baktığımız zaman bu olayların bir imtihan aracı olduğunu ve kişilerin bu imtihandan nasıl kurtulduklarını, ahiret veya dünyayı tercih etme ile ilgili olarak takındıkları tavırlara göre Allah'ın inayet ve yardımları görülmüş ve mutlaka bir gün gelip bu zorlukların aşıldığı görülmüştür. Bu zorlukları aşmanın en kısa yolu, dünyalık bir nimete kavuşma arzusu olup da bu konuda engeller ve sıkıntılarla karşılaşıldığında ölümün insan için bir gerçek olduğunu düşünmektir. Ölümü düşünen kişi bu nimetin de geçici olduğuna inanır ve sabırlı olur.

Hz. Adem (a.s)'den günümüze kadar insanoğlunun bireysel veya toplumsal olarak yaşamış olduğu zorluklar karşısında nasıl sabrettiğini, sabırlarının sonunda bu sıkıntıların nasıl sona erdiğini, Cenab-ı Allah'ın Peygamberlerine indirdiği vahiyden kısaca Kur'an-ı Kerim'den öğrenmek en kısa öğrenme ve sabır yoludur. Kur'ânî usul ve yöntemlerle bu imtihan ve musibetler karşısında neler yapılması gerektiğini yüce Allah insana öğretmiştir. Cenab-ı Allah Şöyle buyurmaktadır: "(putları mı hayırlıdır) Yoksa, bunalmış olana kendisine dua ettiğinde duasını kabul edip o kötülüğü gideren ve sizi yeryüzünün halifeleri yapan mı? Allah ile birlikte ilah mı vardır? Ne kadar az düşünüyorsunuz? (en-Nemil, 26/62). Aynı şekilde rabbimiz bir başka ayet-i kerime'de şöyle buyurur: "her zorluktan sonra bir kolaylık vardır. " Hz. Peygamber bu ayetin verdiği mesajı ashabına bir müjde ile bildirmiş ve: "Senin, hem de pek çok sevinin, zira size rabbinizden müjde gelmiştir. Çünkü bir zorluk iki kolaylığı birden asla yenemez,"buyurmuştur.(1*) Bu yazımızda söz konusu ayetin verdiği müjde ile er geç her türlü sıkıntıyı çekenlerin, sonunda bu sıkıntılı dönemleri nasıl geride bıraktıklarını anlatmaya çalışacağız. Abdullah İbn Mes'ud şöyle der: "Canımı elinde tutan Rabbime yemin olsun ki, eğer zorluk bir deliğe girseydi kolaylık onun peşinden ayrılmaz, hemen yakalardı. Bir zorluk iki kolaylığı yenemeyecektir.

İlk insandan bu güne kadar yaşanan sıkıntılar olmuş ve bu sıkıntıların kıyamete kadar da devam edeceği de kaçınılmazdır. Önemli olan bu musibet ve sıkıntıların sebebi nedir, kimler kimlere bu sıkıntıları yaşatıyor, sıkıntı çeken ile çektirenlerin konumu tarih boyunca ne olmuştur. Bu iki kesimin tavırları kimden, hangi hukuktan, hangi yönetim ve adalet anlayışından kaynaklanmaktadır. Bunlar üzerinde birkaç yazı ile durulacak, başta Allah'ın kelâmı Kur'an-ı Kerim olmak üzere hangi naslar ve usuller, hangi yöntemler bu musibet dönemlerini geride bırakmış, despot, dayatmacı, aldatıcı, zalim yönetici ve gaddar insanların diğer insanlara çektirdikleri sıkıntı ve musibetler nasıl atlatılmış ve bunlardan kurtulmak nasıl mümkün olmuştur. Bunlar üzerinde duracağız.

"Biz sana göğsünü senin için açıp genişletmedik mi? Ve sırtına çok ağır gelen yükünü indirmedik mi? Hem biz şanını yükseltmedik mi senin? Gerçekten her güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Evet gerçekten her güçlükle beraber bir kolaylık vardır. O halde boş vakit buldun mu hemen doğrul ve yorul ve yalnız Rabbine yönel." (el-İnşirah, 94/1-8).

İşte ilk ve en büyük reçete budur. Hayatta zorluklar olacak, zulüm olacak, ıstırap olacak, sıkıntılar yaşanacak, zalim ve gaddar yöneticilerle birlikte aynı dönemlerde hayat sürülecek, dünyayı egemenliği altına almak isteyecek şeytan ve yandaşlarının Peygamberler ve yandaşlarına karşı zalimce tavırları olacaktır. Mü'minler hayatları boyunca işkence, hapis, zindan ve sürgün görmüş ve göreceklerdir. Unutmayalım ki asıl olan bu imtihan ve musibetlere karşı Allah'ın gösterdiği çıkış yollarını kullanmasını bilecek kadar vahyî bilgiye ve akla sahip olmaları gerektiğini bilmektir. İnşirah suresi bu çıkış yollarının ilk anahtarı olduğu gibi bütün Peygamber öğretilerinde bu çıkış yolları görülmüş ve özellikle Hz. Peygamber'den (sav) gelen öğretiler genelde insanlığın ve özelde mü'minlerin kurtuluş reçeteleri olmuştur.

"Ezse seni zulmün bela ve musibetleri

Dar etse sana dünyayı zulmün felaketleri

Üzülme, düşün, "Elem Neşrah"teki hikmetleri

Görürsün surede iki yüsr'ün ortasındaki usreti..."

Dünya müstekbirleri, işgal kuvvetleri, sömürgeci güç ve devletler, zalim ve despotlar insanları kendilerine kul ve köle ettirip onları arzu ettikleri gibi kendilerine hizmet ettirmek maksadıyla daima ezmeye çalışmış ve kendilerine itaat etmeyenlere savaşlar açmış, topraklarını işgal etmiş, sıkıntılar çektirmişlerdir. Dünyaya egemen olmak isteyen şeytan ve yandaşları, Âdemoğullarını Allah'a karşı isyan ettirmek için ya onları aldatarak buna sürüklemiş veya metotları gereğince boyun eğmeyenler için onları zorla ve zulümle kendilerine itaat ettirmeye ve ezmeye çalışmışlardır. Allah'tan ve ona itaatten yana tavır takınanlar ise, ya bunlara karşı direnmiş veya güçleri yetmeyince ölüm, ıstırap, sıkıntı ve işkencelere maruz bırakılmışlardır. Bu işkence ve zulümlere duçar olanları ancak vahyi bilgi kurtarmış ve rahatlatmıştır. İnşirah suresindeki güçlüklerden sonra kolaylıkların olduğunun dile getirilmesi dünya hayatında mutlaka zorluk ve sıkıntıların olacağını ve bunların mutlaka bir gün sona ereceğini öğretmektedir.

Dünya hayatında her türlü sıkıntı ve ıstırabın olması mümkündür. Mü'minler için dünya hayatının en önemli yanı iman esaslarından ve ahirete bağlılıktan ayrılmamaktır. Geri kalan hayat geçici ve zorluklar da aşılabilecek dünyevi engellerdir. Zorba, işgalci ve despot devletler ve diktatörler dünyadaki makam ve mevkileri ellerine geçirdikleri zaman artık dünyaya hükmetme imkânını yakalamış iken bu fırsatı kaçırmak istemediklerinden dolayı diğer insanların itiraz ve karşı gelmelerini engellemek için onları sosyal hayattan bertaraf ederek yönetimi sürekli olarak ellerinde tutmak isterler. Zulüm, varlığını sürdürürken mazlumların ahında boğulacağı günleri asla hatırlamak istemez. Buna karşılık mü'minler de bu zulmün behemahal sona ereceğine inanarak azimle, ısrarla ve hiç bir kınayıcı zalimin kınamasına da aldırış etmeden inançları uğruna yollarına devam ederler. Sabır onların kuşandıkları en güzel özelliktir.

İnsanoğlu dünya hayatında hayır ve şer, iyilik ve kötülük, rahatlık ve zorluk anları ile hayatını sürdürmektedir. Hayatın bu iniş ve çıkışlarında, imtihan ve sıkıntı günlerinde sabrı kuşanmaktan başka bir çıkış yolu yoktur. Sabır ve Allah rızası için işkence ve ıstıraplara adaletsizlik ve haksızlıklara tahammül etmek, zalimleri çileden çıkarır ve onları mağlubiyet girdaplarına sürükler. Müminlerin direnişi zalimleri çileden çıkarır ve zulümlerini daha da arttırırlar. Unutulmasın ki zafer her zaman sabreden ve direnenlerin olmuştur. Mü'min ve mazlumların karşılaştıkları bu musibetlere karşı sabrı kuşanmaları düşmanlarını her zaman rahatsız etmiş ve kendilerini ise güçlü kılmıştır. Bu sıkıntıların bütün gücüyle estiği sıralarda kişinin Allah'a gönlünü açması, O'na dua ile yaklaşmaya çalışması bu ızdırap dolu günleri geride bırakmanın önemli bir adımı ve ilacıdır.

İnşirah suresinin sıkıntı ve musibetlerden kurtuluşun ilk reçetesi olduğunu ifade ettik. Bu suredeki inşirah-ı sadr, göğsün açılması ve rahatlatılması, ızdırap ve sıkıntılardan kurtulması bir sabır neticesindir diye ifade edilmekte ve hayatta karşılaşılan zorluklardan sonra mutlaka bir kolaylık olduğu beyan buyrulmaktadır. Suredeki zorluk kelimesi iki kolaylık arasında görülmektedir. Bunun için de:

"Dünya hayatında bir ıstırap ve sıkıntı ile karşılaşırsan, Elem Neşrah suresini düşün, Orada zorluk iki kolaylık arasında yer almaktadır, Bunu düşünürken, sevin…" şeklinde Arapça bir beyit ile bu sözleri ifade etmeye çalışan şair, surede zorluklardan sonra mutlaka ferahlık ve kolaylık olduğunu müjdelemektedir. (Yazımız devam edecek).

Prof. Dr. Ahmed Ağırakça


(1*) İmam Malik, el-Muvatta', Cihad, 6.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN