21
Saksılarımda birbirinden nadir çiçekler vardı. Türlü zahmetlere katlanarak onları toplamıştım. Toprağına kadar özenmiştim. İlk sene tüm güzellikleriyle kendilerini gösterdiler.
Sonra topraktan bildiğimiz bitkiler de çıkmaya başladı. Onları koparmaya kıyamadım. Elim gitmedi. Yaşasınlar, istedim. Hikâyenin sonunda, iyice çoğaldılar ve nadir olan bütün çiçekleri yok ettiler.
Yaşantımız da böyle değil midir? Sıradanlığa göz yumdukça, öyle kimseleri ve davetsiz gelenleri hayatımıza doldurdukça, kıymetli olanları kaybediyoruz.
22
Bir insanın kötülüğünü istememek, iyiliğini istemek anlamına gelmeyebilir.
23
Hata, hayat bahsinin içindedir. Ona dâhildir. Birilerinin hata yapmasını bekleyip o hatadan medet umanlar, bu vesileyle kendilerine yol açanlar, asla iyi bir yere varamazlar.
*
Bir insana tamamen güvenmek, öncelikle ona haksızlık etmektir. İnsanlara hata payı bırakmalıyız ki hem hakkaniyetli olsun hem yalnız kalmayalım.
24
Fıtrat kolaylıkla değişmez. Fena bir iş ettikten sonra kendisine ikinci bir şans verilenlerin birincisinden daha fazlasını yapma ihtimalleri her zaman yüksektir.
25
Biri size sırrını açtığında, onun nezdinde güvenilir bir insan olduğunuzu düşünüp sevinebilirsiniz. Oysa bazen sırdaş değil, suç ortağı aranır.
26
Mutluluğu hedefleyen adımlar, uzun soluklu yürüyüşler başlatmaz. Çünkü mutluluk, anlık ve geçici bir hâldir. Huzur daha kalıcıdır. Modern hayatın içinde, mutlu olmak için huzurlarını feda eden insanlar görüyoruz. Her şeyi kontrol etmeye çalışırken hayatının kontrolünü kaybedenlere şahitlik ediyoruz.
27
Çok fazla kötülüğe maruz kalmış bir kimse, zamanla iyi insanların halisane yaklaşımına da şüpheyle bakmaya başlar. Bu davranışından dolayı onu yadırgayamayız.
28
Dostluk, iki kalbin birbirine güzelce değmesidir. İçini dünya sevgisiyle doldurmuş bir kimseden dostluk bekleyemeyiz.
29
Dost bildiğimiz bir kimse hakkında hiçbir şey bilmediğimizi öğrendiğimiz gün, dünyanın gerçekten de üzücü bir yer olduğunu anlamış bulunuruz.
30
Hiçbir şey kaldığı yerden devam etmez. Devam ettiğini düşündüğümüz şey, artık başka bir iklimin, farklı bir duygunun, ayrı bir dünyanın parçasıdır. Sonunda soru bile bellidir: Neden eskisi gibi olamıyoruz?
31
Menfaat, insana mahsus bütün güzel şeylerin düşmanıdır. Bataklık gibidir. Onun üstüne sağlam bir şey kurulamaz. Menfaat için bir araya gelenler, yine aynı nedenden dolayı çabucak dağılıp giderler.
32
Geçmiş insanın gölgesi gibidir. Bazen arkamızdan gelir, bazen önümüzden yürür. Geçmiş asla geçmez, geçen ömürdür.
33
İnsanoğlu kendi hatasını, şahsi yanlışını başkalarına, özellikle kadere yüklemeye meyillidir. Şarkımız ne anlamlıdır: Kader diyemezsin, sen kendin ettin.
*
Hata anlıktır. Aylar yahut yıllar süren bir yanlışa 'hata' diyemeyiz. Tercih veya gaflet olabilir ancak.
34
Bardağı bir defaya mahsus kullandın. Onunla su içtin. O bardak yüzlerce kez yıkansa bile senin onunla su içtiğin hakikati değişmez. Ne yaparsak yapalım hakikatin üstünü örtemeyiz. Ona sırtımızı dönemeyiz. O yokmuş gibi davranamayız.
35
Bir kere dalgaya yakalanıp ıslandıktan sonra diğer dalgaların pek bir önemi kalmıyor.
36
Tutkunun yerini temkin alınca belki daha az hata yaparız. Fakat buradan büyük hayatlar ve eserler çıkmaz.
37
Aralarında belli bir mesafe olan iki ağaç gibiyiz. Birbirimizi görüyor, kavuşmak istiyor, fakat bir adım dahi atamıyoruz.
Ah Allah.
38
Yıllanmış bir objeyi satarken, onda kırık, atık, çatlak, silik varsa buna "yaşanmışlık izi" diyorlar. Aynı objeyi alırken de söz konusu şeyleri kusur kabul ediyorlar. Galiba yaşamak biraz da kusur biriktirmektir.
39
Çocuklarımızın kölesi değil, anne - babası olmalıyız. Birçok insan fedakârlık ile kendini feda etmek arasındaki farkı iş işten geçtikten sonra anlıyor. Fedakârlığa evet, kendini feda etmeye hayır. Nihayetinde hepimiz dünyaya bir kere geliyoruz.
40
İyiliği ve inceliği karşılama adabından yoksun olanların verdiği gönül yorgunluğu, başka hiçbir şeye benzemiyor.
İbrahim Tenekeci