Tarih geri dönüyor
Moğol vahşetine ve Haçlı barbarlığına karşı tüm gücüyle direnen Sünni ana gövde idi. İşte bu gövdenin Irak, Suriye ve Filistin bölümü, Amerika'nın haydutluğuna, İran'ın acımasızlığına ve Siyonistlerin azgınlığına maruz kaldı. Haliyle savunma hattı sistemli bir şekilde zayıflatıldı. İran, "direniş ekseni" yalanıyla gerçek ve tarihsel direnişi kırmaya çalışmış, bunda da ciddi mesafe kaydetmişti. Fakat günün sonunda her şey aslına rücu etmeye başladı. Tarih geri döndü, dönüyor.
Dinsiz terör örgütü, Tel Rıfat beldesinde kırk altı camiyi kullanılamaz hale getirmiş. Caminin içine uçaksavar bile yerleştirmişler. Dindar görünen ve isminde İslam kelimesi geçen bir rejimin normalde buna tepki göstermesi lazım, değil mi? Fakat biz bugüne kadar iş birliğinden başka bir şey göremedik. Evet, "hilalden" söz eden ve esasında İslam âleminin sırtındaki hançer olan İran'dan bahsediyoruz.
Suriye'deki kirli ve karanlık rejim bir gün mutlaka yıkılacaktı. Mezhepçi azınlık kaybetmeye mahkûmdu. Fakat asıl konuşulması gereken, Osmanlı sonrası İngiliz ve Fransızların icat ettiği Irak, Suriye, Lübnan gibi devletlerin yeniden ve gerçekten kurulmasıdır. Buralarda belli nedenlerden dolayı nüfus sayımı dahi yapılmıyor, yapılamıyor.
Birkaç gündür Suriye'deki vahşi rejimin hapishaneleriyle ilgili videolar yayınlanıyor. O görüntülerin tanesini bile sonuna kadar izleyemiyoruz. Bakamıyor, ağlamaklı oluyor, hatta ağlıyoruz.
İnsanlık tarihinde emsali görülmemiş bir kötülükle karşı karşıyayız. Yerin yedi kat altına adeta cehennemi inşa etmişler. Kameralarda görülen fakat bulunamayan gizli zindanlar yapmışlar. Sadece buradaki mazlumları kurtarmak bile her türlü sevincin üstündedir.
Ülkemizdeki Suriyeli muhacirleri ısrarla kanlı rejime teslim etmek isteyenler meseleye bir de bu açıdan bakmalı ve vicdan muhasebesi yapmalıdırlar.
Çok şükür, bizim safımız bellidir: Mümin ve mazlumlarla ezeli dost, münafık ve zalimlerle ebedi düşmanız.
***
Anadolu yurdunun kapıları vardır ve ne yazık ki bu kapıların tamamı dışarda kalmıştır. Mesela Halep, Musul ve Kerkük güneydeki, Batum kuzeydeki, Dedeağaç batıdaki kapılarımızdır. Misak-ı Millî, esasında, bu kapıları içeriye alma fikridir. Karşımızda artık düşman olarak bulunan Amerika'nın batıda yaptığı ilk iş, Dedeağaç kapısına asker ve silah yığmak olmuştur.
Türkiye, elinden geldiği kadarıyla bu kapıları açık tutmaya çalışıyor. Şu tarih itibariyle Halep kapısı tekrar Anadolu'ya açılmıştır. Bunun ne anlama geldiğini önümüzdeki günlerde ve yıllarda daha iyi göreceğiz.
İbrahim Tenekeci
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.