Arama

İsmail Güleç
Ağustos 16, 2019
Makdısî’ye göre Türklerin 25 fazileti

Çalışkanlığı ve üretkenliği ile örnek aldığımız hocalarımızdan Prof. Dr. Ramazan Şeşen, Cahız'ın Türklerin Faziletleri isimli eserinden sonra Ebu Muhammed el-Makdısî'nin Türk Memlüklerinin Faziletleri (İstanbul: Yeditepe Yayınları, 2019) isimli eserini de Türkçemize kazandırdı. Hocamızı Memluklular ve Eyyubiler üzerine yaptığı çalışmaların yanı sıra Arapçadan tercüme ettiği eserleri ile de biliyoruz. İslam coğrafyacıları ve eserleri üzerine olan çalışmaları alanında en önemli başvuru eseri.

Resmen emekli olsa da fiilen emekli olmayan ve birbirinden değerli eserleri dilimize kazandırmaya devam eden Ramazan Şeşen Hoca'nın son tercümesi olan el-Makdısî'nin eseri iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde Memluklular tarihi anlatılır iken ikinci bölüm Mısırlılara Türkler Mısır'ın tuzudur darbımeselini dedirten Memluk Türklerinin üstün meziyetlerine ayrılmış. Eser Abbasiler döneminde Türklerle tanışan Arapların Memluk Türklerine (1250-1517) bakış açısını yansıtması açısından önemli. Eminim günümüzde de Makdısî gibi düşünen Arapların sayısı düşünmeyenlerden daha fazladır.

Makdısî'nin Türkler hakkındaki görüşlerini sizler için maddeler halinde özetlemeye ve günümüzdeki durumla da gördüğüm ve bildiğim kadarı ile karşılaştırmaya çalışayım.

Makdısî'ye göre Türklerin 25 Fazileti

1. Kalpleri temizdir, saftırlar. Kızgınlıkları çabuk geçer. Gönülleri alınırsa kızgınlıklarından eser kalmaz. Bir diğer deyişle ikna edilmeleri, yani kandırılmaları kolay. Bu konuda pek değişmedik sanırım.

2. Salih kişilerdir ve Allah dostlarına karşı hürmetkârdırlar. İçimizde mutlaka böylelerimiz var ama sayıları o kadar çok değil.

3. İçlerinden birinin rütbesi yükselse veya zengin olsa o buna layıktır deyip sevinirler. Maalesef bu konudaki tecrübelerim bana pek öyle olmadığımızı söylüyor. Toplumumuz, maşallah kendisini liyakati olup olmamasına bakmaksızın her göreve layık görenlerle dolu.

4. Tabiatlarında iyilik, cömertlik, müsamaha, dilencilere sadaka vermek vardır. Malları çoğalınca fakir fukaraya dağıtırlar, sevdiklerine hediye ederler. Son yıllarda istismarlar ve bunların haberlere çıkması insanlarımızı tedirgin etti ama hâlâ hayırseverlerimiz çok fazla. Emin oldukları takdirde hiçbir ihtiyaç sahibini boş çevirmeyen bir millet olmayı sürdürüyoruz çok şükür.

5. Allah'tan çok korkarlar. Evet Allah'tan çok korkuyoruz ama Allah'tan korkan birinin yapamayacağı işleri yapmaktan da geri durmuyoruz. Bizimki farklı bir korkuya dönüşmüş. Mahalle korkusu Allah korkusunun önüne geçmeye başladı sanki.

6. Ömrü uzun olsun diye dua etmek yerine son nefesi hayırla olsun diye dua ederler. Eskiden duyardım böyle duaları. Rahmetli annem ve babam hep sonumuzu hayreyle, bizi son nefesimizde imandan ayırma, diye dua ederlerdi. Şimdi de sağlıklı ve bereketli ömür dilerken uzun ömrü de ilave ediyoruz.

7. Meşhur Arap atasözüdür, Arapların adaletini değil, Türklerin zulmünü tercih ederim. Çünkü onlar hak etmeyene zulmetmezler. Onların yönettiği yerde halk silah taşımaz, çünkü gerek olmaz. İki hasım tartıştığında biri askere gidelim dediğinde haksız olan kaçar, kabul etmez. Buna benzer cümleleri Türkler Balkanları fethederken de işitirdik. Onlar da Katolik külahlarına Türk sarıklarını tercih etmişlerdi. En çok üzüldüğüm de burası oldu. Yıllardan beri tanıdığım ve bildiğim insanların adaletine beni muhtaç etme Allah'ım, diye dua eder oldum. Sanırım bu konuda o zamanlar kadar iyi değiliz.

8. Cesurdurlar, ölmekten korkmazlar. Frenklerin gönüllerine korku salmışlardır. Haramiler onlardan korkup yol kesmezler. Fellahlar korkularından fesat çıkaramazlar. En son 15 Temmuz'da gördük, büyük bir kısmımız mevzu vatan olunca ölmekten korkmuyoruz.

9. Emanete hıyanet etmezler. Başlarına geldiği vakıfların mallarını yağmalatmazlar. Bu konuda da irtifa kaybettik maalesef.

10. Edeplidirler, büyüklere karşı son derece hürmetlidirler. Buna kısmen diyelim. Artık çocuklarımıza edep öğreteceğimiz imkanlar kalmadı. Anne-babalar bu konuda yetersiz. Dedeler, neneler çaresiz. Öğretmenlerin eli-kolu bağlı. Komşuluk kalmadı. Adab öğrenilen mektepler kapalı. Eh edep dediğin şey de alışveriş merkezlerinde, tatil köylerinde öğrenilmiyor maalesef.

11. Küçüklerine karşı da kırıcı değildirler, değer vererek konuşurlar. Buna da kısmen diyelim.

12. Birbirlerine karşı hürmet ederler, birbirlerini yüceltirler. Bu konuda biraz farklılaştık. Kendi cemaatimizden ve ideolojimizden olanlara karşı dersek daha doğru olacak. Bir de menfaat temin edebileceğimiz kimselere karşı hürmette kusur etmeyenlerimizin sayısı bir hayli fazla.

13. Arkadaşlarına çok değer verirler. Başlarına bir şey gelse kendi başlarına gelmiş gibi ilgilenirler, dertlenirler. Evet, gerçekten arkadaşları olanlar böyle. Ama sorunumuz artık arkadaşları olmayan ve her biri bireysel takılan çocuklarımızın olması. Ömer Seyfettin'in Ant isimli hikayesini hatırlatayım ve geçeyim.

14. Şehadet onlar için ülküdür. Şehitlik onlar arasında en yüksek mertebedir. Çok şükür hâlâ öyleyiz.

15. Kendilerine sığınanları korurlar. Çarşı pazar esnafı mallarının ve canlarının emin olduğunu bilirler. Bu konuda da çok kötü durumda olduğumuzu söyleyemeyiz.

16. Para biriktirmezler, rahatça harcarlar. Gelecek endişesi yoktur. Hatta kazanmadığımız parayı bile harcamaya başladık.

17. Nasihat dinlerler. Kalpleri temiz olduğu için hayra ve doğruya çabuk ulaşırlar. Ne güzel bir adet imiş. Kimse vaaz ve nasihat dinlemiyor artık. Cami cemaati bile sıkılır oldu.

18. İlk şikâyet edeni dinlerler, haklı da olsa diğerini dinlemezler. Bu konuda da hâlâ aynıyız. Bize söylenen ilk söze hemen inanıyor, doğru mu yanlış mı diye düşünmeden atlıyoruz hemen. Sosyal medyada bu tuzağa çok düşüyoruz.

19. Arkadaşlık hukukuna riayet ederler, sevdiklerine ikramda bulunurlar. Evet, bu konuda da bir değişme olmadı çok şükür.

20. Kendilerine iyi bakarlar, sıhhatlidirler. Sağlıklı beslenirler. Sakatını, cüzzamlısını göremezsin. Çalışıyoruz diyelim ama başka hastalıklarla boğuşmaya başladığımıza göre atalarımız kadar çok dikkat etmiyoruz demektir.

21. Çirkinleri çok azdır. Erkekleri yakışıklıdır, kızları daha güzeldir. Bu konu göreceli. Bir şey diyemeyeceğim.

22. Kılık kıyafetlerine dikkat ederler, güzel giyinirler. Kılık kıyafete dikkat konusunda bir şey diyemem ama güzel giyinme konusunda pek dikkatli olduğumuzu söyleyemeyeceğim.

23. Güzel atlara binmek en büyük tutkularıdır. Tutkumuz değişmedi, sadece bineklerimiz değişti.

24. Faydalı ve lezzetli yemekler yerler. Etleri haşlayıp, kızartıp veya ateşte pişirerek yerler. Etin her türlüsü hâlâ makbul. Seviyoruz eti ve etli yemekleri.

25. Evleri çok güzeldir ve düzenlidir. Bu konuda maalesef iyi durumda değiliz. Şehirlerimize bakmak kafi kanaat sahibi olmak için.

Düşündüklerimi paylaştım. Siz ne düşünürsünüz bilmem ama üç aşağı beş yukarı benim gibi düşüneceğinizi tahmin ediyorum. Can alıcı sorumu sormadan önce arkamıza yaslanalım, gözlerimizi kapayıp şu sorunun cevabını düşünelim: Bugün, diğer milletler bizim hakkımızdaki kanaatleri Makdisî ile ne kadar aynı? Türkler dünyanın hâlâ tuzu mudur?

Mahçup olacağımız bir sonuç çıkarsa başımızı ellerimizin arasına koyup kendimize soralım: Biz eskiden böyle değildik, biz nerede hata yaptık, neden böyle olduk?

Unutmayın, dünyada ikinci bir Türkiye yok ve Alev Alatlı'nın dediği gibi Türkiye batarsa okyanuslar taşar.

İsmail Güleç

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN