Başlığı saçma mı buldunuz? Lütfen az sonra söyleyeceklerimi dinledikten sonra başlığı tekrar okuyun ve kararınızı o zaman verin.
Hatırlayacaksınız, geçtiğimiz hafta haber sitelerinde Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nun seneler önce verdiği bir fetva tekrar gündeme getirilerek tartışma konusu haline getirildi. Birileri, "Yengeç, ıstakoz, karides, kalamar, midye, kurbağa vs. gibi deniz ürünleri yenir mi?" diye sormuş, Kurul da önce Hanefi, sonra da Şafii mezhebine göre cevap vermiş.
"Hanefi mezhebi, zikredilen naslarda helal olduğu belirtilen "deniz hayvanları" ifadesiyle balık türünün kastedildiği, dolayısıyla balık sınıfına girmeyen midye, kalamar, yengeç, ıstakoz, karides gibi deniz hayvanlarının helal olmadığı görüşünü benimsemiştir.
Şafii mezhebinde konuyla ilgili şöyle bir ayrım yapılmıştır: Deniz canlıları sadece suda yaşayabiliyor ve sudan çıktığında boğazlanmış hayvan gibi kısa sürede ölüyorsa, şekline ve ölüm durumuna bakılmaksızın yenmesi helaldir. Ancak aslen suda yaşayan fakat karada da yaşayabilme özelliğine sahip olan hayvanlara gelince bunlardan eti yenen kara hayvanlarına benzeyenlerin yenmesi, boğazlanması şartıyla helal, eti yenmeyenlere benzeyenlerin yenmesi ise haramdır. Buna göre kurbağa, yengeç, kaplumbağa ve su yılanının yenmesi helal değildir."
Kurul, üzerine düşeni yapmış. Uyup uymamak artık size kalmış. İnancınıza göre yersiniz veya yemezsiniz. Veya gider ilmin ve irfanına güvendiğiniz bir başka hocaya sorarsınız ve ona göre amel edersiniz.
Şimdi siz haklı olarak bana "Bunları biz de okuduk, biliyoruz. Sen bize niye tekrar anlatıyorsun ki?" diye soracaksınız. Haklısınız, birazcık sabır lütfen.
Kurul'un verdiği fetva, birileri tarafından üzerinden onca yıl geçtikten sonra tekrar sosyal medyaya sürülünce birileri ıstakoz veya karides yerken çekilen fotoğraflarını yayınlayarak "Karides ve midye yerim, haram yemem." şeklinde paylaşımlarda bulundu. Binlercesi de paylaştı ve beğendi.
Bu ilk bakışta masum görünen cümle o kadar tehlikeli ve suçlayıcı ki okuyunca çok rahatsız oldum. Bu cümleyi kuranlar, akıllarınca inanan insanların hırsız olduğunu, haramlara dikkat etmeyenlerin daha dürüst olduklarını ima etmiş oluyorlar, dini ve dindarları aşağılıyorlar.
Belli ki bu paylaşımlarda bulunanların helal-haram konusunda bir hassasiyetleri yok. Dolayısıyla fetvanın muhatabı olmadıkları halde başkalarının inançlarını hafife alıp dalga geçiyorlar, küçümsüyorlar ve değersiz gösteriyorlar. Sizce bu matah bir şey mi? İlk itirazım bu. Aynı şekilde dindar Yahudiler de kabuklu deniz ürünleri ile yüzgeçsiz ve pulsuz balıkları yemezler. Hindular hiç et yemezler. Şimdi bu mantıkla gidersek Yahudilere ve Hindulara da hırsız mı diyeceğiz?
Mantık kurallarına da ters
İkinci itiraz ettiğim konu ise önermenin bâtıl ve fâsık kıyas olmasıdır. Mantıkta kıyasın kuralları bellidir. Bu kurallara göre de verilen hüküm geçersizdir.
Yazılan twitte iki önerme var: 1. Karides ve midye yerim, 2. Kul hakkı yemem. Sonuç cümlesi eksik bir kıyas.
Bunu biraz açalım. Mantıkta düzensiz kıyaslar arasında "kısaltılmış kıyas" başlığı altında kıyasın bir çeşidi anlatılır. Kısaltılmış kıyası, bir kıyasta bulunması gereken üç unsurdan büyük ve küçük öncül ile sonuçtan oluşan kıyasta bu üç unsurdan birinin veya ikisin söylenip diğerlerinin söylenmediği kıyastır. Örnek verelim.
Ben eşek değilim. Bana dayak atamazsın.
Burada birinci öncül eksik. Birinci öncülün, ikinci öncül ve sonuca bakarak "Eşeklere dayak atılır" olduğu anlaşılır.
İkinci öncülün söylenmediği kıyasa örnek verelim.
Hiçbir hippi benim kızımla evlenemez. Arkadaşın benim kızımla evlenemez.
Birinci öncül ve sonuç cümlesinden anladığımıza göre söylenmeyen ikinci öncül şu olmalı: Senin arkadaşın hippi.
Bazen de sonuç gizlenir, söylenmez.
Allah'tan korkan yanındakilere güzel davranır. Sen yanındakilere güzel davranmıyorsun.
Burada söylenmeyen sonuç ise şu: Sen Allah'tan korkmuyorsun.
Edebiyatçılar ve hatipler kısaltılmış kıyastan çok istifade ederler. Şimdi kısaltılmış kıyas olan bu cümleye tekrar bakalım:
Karides ve midye yerim. Kul hakkı yemem.
İki öncül var ve sonuç yok. Bu iki öncülü okuyunca okurun zihninde sonuç,: "Karides yiyenler kul hakkı yemez." şeklinde anlaşılıyor. Kul hakkı yememek karides yemek şartına bağlanınca önermenin mana-yı muhalifinden şu hüküm cümlesi anlaşılıyor: Karides yemeyenler kul hakkı yer. Karides yemeyenler kimdi? Fetvaya göre amel edenler, yani dindarlar, inananlar. Dolayısıyla bu twiti atanlar, beğenenler ve paylaşanlar, kabuklu deniz ürünleri yiyenlerin kul hakkı yemediklerini, ama inançlarından dolayı yemeyenlerin, dindarların kul hakkı yediklerini, yöneticilerin büyük kısmının da dindar insanlar olduğunu hatırlatacak şekilde milletin hakkını yedikleri ve çaldıklarını ihsas ettirmekte. Bu kısa cümle ile söylenen şey bu.
Ancak bu kıyas iki bakımdan batıl ve fasit, yani kıyas değil. Mantık yürütmede yanlışlık ve çarpıtma var. Dolayısıyla sonuç cümlesi de hatalı. İlki büyük öncülün kaplamı küçük öncülden daha geniş olmalı kuralına ters olması. Burada ilki maddi yemek, diğeri mecazi yemek olduğu için kaplamları farklı ve kıyasın öncülleri olamaz. Olsa olsa edebi sanat olarak müşâkele olur.
Kıyas olmamasının ikinci nedeni tümel-tikel ve tekil ayrımı olmaması, her iki öncülde de konunun tekil olması kıyası fasit ve batıl kılar ve buradan bir sonuç çıkmaz. Ayrıca öncüllerden biri olumsuz olursa diğerinin tümel olması kuralı da ihlal edildiği için de fasittir. Dolayısıyla mantık kurallarına göre yanlış bir kıyastır ve sonucu da yanlıştır.
Ayrıca, yanlış da olsa çıkarılan sonuca da itiraz ediyorum. Kurul'un verdiği fetvaya uyup kabuklu deniz ürünleri yemeyenler neden hırsız oluyor da fetvaya uymayanlar, yani inanmayanlar namuslu olarak kabul ediliyor? Genelleme yaparak böyle bir hükmü vermeye kimsenin hakkı var mı?
Din İşleri Kurulu, fetva verirken bizim hoşumuza gidip gitmemesine bakmaz, dinin dayandığı referanslara bakar. Yanlış hatırlamıyorsam Umberto Eco'nun sözü idi: "Katolik olup olmamakta serbestsiniz. Ama Katolik olmayı seçtiyseniz boşanamazsınız." Siz de Müslüman olup olmamakta serbestsiniz. Ama Müslümanım diyorsanız dinin helalleri ve haramları ile dalga geçemezsiniz. Tartışmalı konu olduğu için haramdır diyenler de var, mekruhtur diyenler de. Hatta yenilebilir diye fetva verenler de. Bu görüşlerden birine göre amel edersiniz. Ama ne verilen fetva ile dalga geçmeye hakkınız var ne de fetvadan yola çıkarak inanan insanlara mesnetsiz iftiralarda bulunmaya.
Şimdi başlığı bir kez daha okuyun ve söyleyin. Hâlâ saçma mı buluyorsunuz?