Malum gençlerimiz geçen ay üniversite sınavına girdiler ve büyük bir merak içinde sınav sonuçlarının açıklanmasını bekliyorlar. Açıklanır açıklanmaz kendilerine göre en iyi okulu tercih edecekler.
Gençler genellikle kolay iş bulacakları ve para kazanacakları meslekleri tercih ediyorlar. Böyle düşündükleri için onlara hiçbir şey diyemem. Ancak üniversite eğitiminin sadece bir meslek eğitimi olmadığını da hatırlatmak isterim.
Eskilerin 'tahsil-i ilim' dedikleri, şimdilerde ise 'akademik çalışma' olarak tesmiye ettiğimiz bilim adamı olmayı düşünmelerini, sevdikleri alanda bilgi üretmeye de talip olmalarını isterim. Çünkü ilim öğrenmenin zevki hiçbir zevke benzemez ve onun yerini bu dünyada hiçbir şey tutmaz.
Hz. Ali, ilim tahsilinin yapmanın yedi nedenden dolayı para kazanmaktan daha iyi ve önemli olduğunu söyler. O bununla dini ilimleri kasteder ancak biraz daha genişletip akademik çalışmaları da ilim içinde değerlendirebiliriz.
1. İlim peygamberlerin, mal ise firavunların mirasıdır. Hz. Peygamber ilim şehri olduğunu ifade ederken peygamberlerin bir özelliğine dikkat çekiyordu. Firavun ile mal arasındaki ilişki ise kişinin malın ve mülkün sahibinin kendisi olduğunu düşünmesi, kazandığı her şeyi kendinden bilmesi ve Allah'ı unutmasıdır.
2. Mal vermek ile azalır, ilim azalmaz, belki artar. Mal çoğalıp azalan ve bir ölçü ile ölçülebilen şeydir. Birilerine verdikçe miktar olarak azalır. İlim ise anlattıkça ve öğrettikçe artar, pekişir.
3. Mal korunmaya muhtaçtır, ilim ise sahibini korur. Sahip olduğunuz malı, mülkü, parayı hırsızlardan ve haramilerden korumak için gerekirse adam tutarsınız. Oysa bilgi kişiyi kötülüklerden ve zararlı işlerden korur.
4. Kişi kabre varınca mal geride kalır, ilim ise onunla birlikte kabre girer. İlmin onunla kabre girmesi demek giderken yanında götürmesi, kendisi için faydalı olması anlamında kullanılır. Faydalı olması üretilen bilginin sadaka-ı cariye olmasından dolayıdır. Kişinin ürettiği bilgi insanların işine yaradığı müddetçe sevap defteri kapanmaz. Dolayısıyla onunla kabre girmiş, yani yanında götürmüş olur.
5. Mal itaat edene de isyan edene de verilir; fakat ilim sadece itaat edene verilir. Zengin olanların hepsi helal yollardan zengin olmuyor. Ancak ilim sahibi olanların hepsi çalışarak oluyor. Birini zengin edebilirsiniz ancak bilgin edemezsiniz. İtaat edilene verilmesi ile de usulünce çalışana verilen vehbî ilim kastedilir.
6. Bütün insanlar, dinlerinde âlime muhtaçtır fakat mal sahibine muhtaç değildir. Hangi dine ve inanca mensup olursanız olun o dini öğrenmek için o dini bilen birilerine muhtaçsınız. Dini zenginlerden değil, alimlerden öğreniriz. Din dışındaki bilimleri de bilim adamlarından öğrenilir, zenginlerden değil.
7. İlim sırattan geçerken sahibine yardımcıdır fakat mal zarar verir ve engeller. Malın sırattan geçerken engel olması hesabını vermenin güçlüğünden dolayıdır. Sahip olunan her malın, eşyanın, mülkün hesabı teker teker sorulacağı için zenginlerin sırat köprüsünden geçmeleri ilim sahiplerine göre oldukça uzun sürecek ve zorlu geçecektir.
Gençlerimizin üniversite tercihinde bulunurken sadece para kazanacakları meslekleri değil, bilgiye ve hikmete ulaşabilecek bir tahsili düşünmelerini de isterim.
Aklımız tohumdur. Bilgi o tohumdan büyüyen ağaçtır. Hikmetini düşünerek yaşamak ise o ağacın meyvesidir. Meyvesi olmayan eğitim-öğretim ise ilim değildir.
İnsanların güzel meyveleri sevmelerinin nedeni de budur.
İsmail Güleç