Arama

İsmail Güleç
Eylül 21, 2024
Bülbül Yuvası: Yakova

Kosova'ya gidenler genellikle Sultan Murad Türbesi'ni ziyaret ettikten sonra Prizren'e uğrar, duruma göre birkaç saat vakit geçirdikten veya bir gece kaldıktan sonra bir başka ülkeye geçerler. Oysa kanaatimce İpek ve Yakova da mutlaka gezilmeli ve görülmelidir.

İpek bir başka yazının konusu olsun, ben size Evliya Çelebi'nin "Bülbül yuvası" dediği Yakova'yı neden görmeniz gerektiğini açıklamaya çalışayım.

Ben, bir şehre gittiğimde ilk olarak ulu camine, çarşısına, sokaklarına ve evlerine bakarım. Bunların yanında medrese, çeşme, tekke, köprü gibi her şehirde bulunmayan diğer mimari unsurlar gelir. Bunların uyum içinde olması ve şehrin tarihinin bir dönemini yansıtacak şekilde korunması da çok önemli. Apartmanlar arasında kalmış bir çeşme beni çok heyecanlandırmaz ancak tarihi dokusunu koruyan bir sokağın köşesindeki çeşme, yakın bir arkadaşımı görmüş gibi beni sevindirir. Yakova'nın merkezi tarihi dokunun korunmuş olması ve yapılarının çeşitliliği ile ziyaret edilmeyi hak ediyor.

Sırasıyla önemli yerlerini anlatayım.

(Caminin giriş kapısı)

Hadum (Bîzebân Süleyman Efendi) Camii

Bu şehre sadece bu cami görmek için bile gelinir diyebilirim. İlk gördüğümde çok şaşırmıştım. Adını verdiği caddedeki kapısından içeri girdiğim andan itibaren sıradan olmayan bir camiye girdiğimi hissetmiştim. Mimar Sinan'ın yaptığı hangi eser sıradan ki bu da sıradan olsun.

Hadım Süleyman Ağa Külliyesi'nin en önemli parçası olan cami, birçok örneğini gördüğümüz kare planlı, tek kubbeli ve tek minareli. Duvarları düzgün kesme taştan, üstü kubbe ve yarım kubbeler ile örtülü.

(Caminin minberi)

Cami değil, bir sergi salonu

Caminin içindeki ahşap unsurlar da oldukça süslü işlemeli. Duvarlar, pencerelerin çevresi, köşelerdeki tromplar, kubbe, mihrap, müezzin mahfili, fevkana, hâsılı gözün gördüğü her boşluk hatta son cemaat mahfili bile türlü çiçekler, vazo, perde, meyve ve başta servi olmak üzere çeşitli ağaç nakışlarıyla doldurulmuş. Gök kubbeye benzetilen kubbeye ise yıldızlar çizilmiş. Vitraylı pencerelerden gelen ışıklarla âdeta her an değişen bir renk cümbüşü. Nakışlar arasındaki boşluklarda da hüsnühatla ayetler ve her camide gördüğümüz lafzatullah, Hz. Muhammed ve hulefâ-i râşidîn isimleri yazılmış. Ahşap olan minber, kürsü ve kadınlar mahfili de nakışlarla işlenmiş ve rengarenk boyanmış. Camide, bezeme, tasvir, nakış, ahşap boyama, hüsnühat hâsılı tezyinî sanatların neredeyse tamamından örnek bulmak mümkün.

(Caminin Harimi)

Camideki tezyinî unsurlar arasında en dikkat çekici olanlarından biri de 19. yüzyılın ikinci yarısında yapıldığı düşünülen duvarlardaki tasvirler. Nakış ve süsle bezenmiş ahşap giriş kapısının hemen üstünde Hadım Camii ile Yakova'nın resmi var. Kubbede bulunan ve neresi olduğu bilinmeyen üç tasvirden ikisi yapı iken biri bilmediğimiz bir kentin panaromik resmi.

Hadım Süleyman Ağa kim?

Yakova yakınlardaki Guski köyünde dünyaya gelen Hadım Süleyman Ağa Bîzebân çocuk yaşta devşirilerek İstanbul'a götürülmüş. Enderun'da tahsil gördükten sonra sarayda muhtelif vazifelerde bulunmuş. Ömrünün sonuna doğru, doğup büyüdüğü memleketine bir eser kazandırmak ve adını yaşatmak istemiş ve bir cami, medrese, kütüphane, hamam ve muvakkithaneden oluşan bir külliye inşa ettirmiş.

Caminin inşasıyla ilgili de bir menkıbe anlatılır. Rivayete göre arazi Jak Vula adında birine aittir ancak satmaya yanaşmamaktadır. Sonunda kurulacak şehre adının verilmesi teklif edilince ikna olup satar. Yakova'nın Jak Vula'dan geldiğine inanılır.

Birçok savaşın yaşandığı Kosova'da defalarca tamir ve tadil edilen caminin bahçesinin ve haziresinin de ayrı bir güzellikte olduğunu söylemeliyim.

Tekkeler şehri

Kosova'da tekkelerin ve tarikatların merkezi Yakova'dır. Burada hâlen faal olan 12 tekke bulunuyormuş. Sadî, Kadirî, Rıfâî ve Bektaşî tekkeleri bulunur. Bu 12 tekke içinde dikkatimi çeken üçünden ve üç özelliğinden bahsetmek isterim.

(Tekkenin meydanı)

1. Bektaşî Tekkesinin sade meydanı

Kosova'daki tek Bektaşî Tekkesi Yakova'dadır. Bu tekkenin dikkatimi çeken, diğer Bektaşi tekkelerinden görmediğim özelliği meydan-ı şerifte herhangi bir resmin olmaması, oldukça sade olmasıdır.

(Tekkenin giriş kapısı)

(Bektaşi Tekkesi)

Hiçbir Bektaşî tekkesinde bu kadar sade bir meydan görmedim. Meydan dışındaki odalarda çok sayıda resim hatta büst olmasına rağmen burada bulunmaması benim için oldukça ilginçti. Sebebi sorduğumda hep böyle olduğu söylendi.

(Sadi Tekkesi'nin Semahanesi)

2. Sadi Tekkesi ve yeni inşa edilen semahanesi

Yakova'da gördüğüm bir diğer dikkat çekici yapı Sadi tekkesinin yeni yapılan semahanesi idi. En ince ayrıntının düşünülerek yapıldığı anlaşılan semahane genişliği, feraflığı, temizliği, ahşapın fevkalede kullanılması, mimari dokunuşuyla tekke yapılarının nasıl inşa edileceğini gösteren çok başarılı bir örneği olduğunu söylemeliyim.

(Sadi Tekkesi)

(Rıfai Tekkesi'nin semahanesinin girişi)

3. Rıfai tekkesinin nakışlı ve bezemeli semahanesi

İzin alamadığım için fotoğrafını yayınlayamadığım Hacı Şeyh Musa Rıfai tekkesinin semahanesi gördüğüm istisnai meydanlardan biri idi. Yeşile boyanmış ahşap kapılı girişteki kemerin kilit taşına iki tarafında iki teber resmi bulunan bir Rıfai tâcı ve hemen altında "Yâ Pîr Seyyid Ahmet er-Rıfâî" yazılmış. Hemen yanında bir hilal ve bir rozet çizilmiş.

(Şeyh Hacı Musa Rıfai Tekkesi)

Tekkenin meydanına dört basamaklı bir girişten geçilerek giriliyor. Özellikle kubbe ve mihrap kısmında neredeyse boş bir santimetre kare yer yok. Kubbede Kâbe, Medine ve Mescid-i Aksa tasvirleri var. Göbek kısmında ise mühr-i Süleyman sembolü nakşedilmiş. Duvarlarda Rıfaîliğe ait topuzlar, teberler, ziller, geyik boynuzları asılmış. Muhtelif hatların yer aldığı levhalar arasında Türkçe beyitler de var.

Görülecek diğer yerler

Yakova'nın tarihi Türk çarşısı, yeniden yapılan saat kulesi ve meşhur terzi köprüsü de görülmeye değer diğer mekanlar.

(Saat Kulesi)

Saat Kulesi

Osmanlılar döneminde inşa edilen saat kulesi Balkan savaşları esnasında yıkılır ve yerine yenisi inşa edilir. Bu haliyle geçen yüzyıldan kalma bir eser olup Osmanlı ile ilgisi olmamasına rağmen şehri süsleyen bir unsur olarak yerinde duruyor.

(Çarşı)

Çarşı

Yakova çarşısı da eski görünümünü koruyor. Kosova'nın en eski çarşısı imiş burası. Bir kilometre uzunluğunda bir caddeye çıkan sokaklarıyla birlikte yaklaşık 500 esnafın bulunduğu şehrin ticaret merkezi olan çarşı külliyenin inşasından sonra oluşmuş ve gelişmiş. Hadım Camii'nin mütemmim cüzü gibi olan çarşıda hâlâ geleneksel zaatlarini yürüten esnaf bulunuyor. 1999 savaşında hasar gören çarşı yenilenmiş haliyle eskilerden hatıralar taşımaya devam ediyor.

(Terzi Köprüsü)

Terzi Köprüsü

Erenik köprüsü üzerine inşa edilen köprüden Yakova'da iki tane var. Şehrin iki taraftaki çıkışında bulunan köprünün üstünde kemerlerin eğimine göre inişli-çıkışlı yürüme yolu en önemli özelliği. Osmanlı eseri olan 221 metre uzunluğu, beş metre genişliği ve 11 kemer gözlü köprü Kosova'daki taş köprülerin en uzunu imiş. Terzi köprüsü denilmesinin nedeni ise Yakova çarşısındaki terzi esnafının katkılarıyla 1796'da tadilatının yapılması imiş. Benim bundan anladığım terzi esnafının durumunun iyi olduğu dolayısıyla Yakovalıların kılık kıyafetlerine özen gösterdikleri oldu..

Kosava'ya kadar gitmişken Prizren'in yarım saat ötesinde olan bu kadar tarihi bir şehri görmemek sizce de eksik değil mi?

İsmail Güleç

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN