İki gün önce idrak ettiğimiz Mevlid kandili ile başlayan Mevlid-i Nebi Haftası'nda, yurt içinde ve dışında Sevgili Peygamberimizi anma ve anlama etkinliklerine devam ediliyor.
Günümüzde bir taraftan –apaçık bir proje olduğu ayan beyan ortada olan- "Peygambersiz Din" söylemlerinin kol gezdiği; diğer taraftan gençlerin Deizme kaydığı görüşlerinin dillendirildiği şu ortamda Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bu yıl için belirlenen temanın, "Hz. Peygamberimiz ve Gençlik" olması son derece anlamlıdır ve isabetli bir karardır. Zira her bir Mevlid Kandili, Rahmet Peygamberinin aynı zamanda yaşanan çağın manevi karanlıklarına bir kandil gibi ışık saçması ve aydınlatması anlamına gelmektedir. Biz de bugünkü yazımızda Peygamber Efendimizin (sav) gençlere verdiği değer konusuna değinmeğe çalışacağız.
Değerli okuyucum.
İnsanoğlunun hayatında önemli bir dönüm noktası olan ergenlik çağının, çocukluktan gençliğe geçiş döneminde yaşanmış olması, gençlik yıllarını ayrıca önemli hâle getirmektedir. Hayatının her safhasında "müminler için en güzel örnek" olma özelliğine sahip bulunan Sevgili Peygamberimizin gençlik yılları da gençlere örnek nice güzelliklerle doludur. Ahlâksızlığın ve kötülüklerin kol gezdiği bir toplumda yaşamış olmasına rağmen, O'nu Rabbimiz korumuştu… Böylece tertemiz bir gençlik dönemi yaşamıştı Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz…
Dahası gençlik yıllarında, yüreğinde taşıdığı sorumluluk şuûruyla toplumunun problemlerine ilgisiz kalmamıştı. Halkın güvenliğini sağlamak, haksızlıkları önlemek, mazlumlara yardım etmek ve zayıfların haklarını korumak gibi tamamen insanî ve toplumsal barışı temin etmek amacıyla kurulmuş olan "Erdemli İnsanların Yemini" (Hılfu'l-Fudûl) şeklinde adlandırabileceğimiz bir cemiyetin içinde bulunmuştu. Birkaç kez, zulme uğrayanların hakkını alarak mazlumlara teslim etmişti.
Sevgili Peygamberimizin, müşrikler tarafından kurulmuş olan, ancak hayırlı işleri gerçekleştirme amacındaki bu dernekte faaliyet göstermesi, zamanımızdaki gençler için son derece güzel bir örnektir. Zira gittikçe sorumsuzlaşan bir dünya, sorumluluk almaktan kaçınan bir gençlik ve gününü gün etmek isteyen bir anlayışa sahip gençlerle karşı karşıyayız. Gençlerin böylesi sosyal sorumluluk projelerinde görev alması, muhtelif sivil toplum kuruluşları bünyesinde çaba sarf etmeleri son derece önemli bir ayrıcalık olarak görülmelidir.
Eşsiz güzellikteki hayatına baktığımızda, Resûl-i Ekrem (sav) Efendimizin gerek peygamberlik öncesindeki davranışları ve yaşantısı, gerekse peygamberlikten sonraki inisiyatifleri, "gençlere değer vermek" ve onlara "sorumluluk yükleme" şeklinde tezâhür etmiştir.
Sözgelimi, 20 yaşlarındaki Muaz b. Cebel'i Yemen'e, 25 yaşlarındaki Mus'ab b. Umeyr'i Medine'ye öğretmen olarak gönderirken, yine 20 yaşlarındaki Attab b. Esîd'i Mekke'ye vali tayin etmişti. 20 yaşlarındaki Üsâme'yi ise Şam'a gidecek orduya komutan olarak atamıştı.
Görüldüğü üzere Sevgili Peygamberimiz, kendisine imân eden genç ashabına gereken yakınlığı ve ilgiyi göstermiş, kâbiliyetleri doğrultusunda onların kendilerini geliştirmelerine imkânlar hazırlamıştır. Zira O; genç müminleri ilgilendiren hususlarda Allah Teâlâ'dan aldığı birtakım müjdelere sahipti…
"RAHMET GÖLGELİĞİNDEKİ GENÇLER…"
Sevgili Peygamberimizin bazı sözleri bizi uyarıp kendimize gelmemize vesile olurken, bazıları da asırlar öncesinden günümüze yansıyan müjdeli ışıltılar gibidir. Nitekim bir gün şöyle buyurdu Sevgili Peygamberimiz:
"Rahmet Gölgeliğinden başka hiçbir gölgeliğin bulunmayacağı mahşer gününde, Allah Teâlâ yedi sınıftan birtakım kimseleri kendi Rahmet Gölgeliği altına davet ederek onları burada ağırlayacaktır. Bunlar: Toplumunu adalet üzere yöneten idareciler, Allah'a kulluk şuuru içinde ibadetle serpilip büyüyen gençler, birbirini Allah'ın rızası için seven kişiler, kalbi mescidlere takılı, gönlü mescidlerde kalanlar, güzel ve varlıklı bir kadın kendisine gayr-ı meşru bir teklifte bulunduğunda "Ben Allah'tan korkarım" diyen kimseler, sadaka verdiği zaman gizliliğe dikkat ederek sağ elinin verdiğini sol elinden saklayanlar ve kimsenin bulunmadığı yerlerde Allah'ın adını anarak O'na olan saygısından ve sevgisinden dolayı gözleri yaşlarla dolan kişilerdir."
Kıymetli okuyucum.
Sadece bu müjdeli hadis-i şerif bile, Allah'a kulluk şuuruyla ibadetlerini devam ettirerek çocukluktan gençliğe geçen müminlerin, Allah Teâlâ katında ne denli değerli kimseler olduğunu anlamamız için yeterlidir.
Dahası bir başka hadis-i şerif de sözlerimizi perçinleyecek niteliktedir:
"Allah katında en sevimli olanlar hatalarından dolayı Allah'tan af dileyen ve tövbe eden gençlerdir."
Kur'ân-ı Kerim'de Ashâb-ı Kehf gibi gençler topluluğundan ve her bir peygamberin gençlik çağında başından geçen ibretli ve eğitici hatıralarından bahseden ayetleri bize okuyan ve bildiren Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz, yaşamış olduğu eşsiz güzellikteki hayatında da gençlere verdiği değerin en müstesna örneklerini sergilemiştir.
Gelecek yazımızda bu örneklere yer vermek üzere şimdilik sağlıcakla kalınız efendim…